14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Filedeki deli Cengiz Tokgöz!..

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:


Yaşama, nasıl baktığınızı bilemem… 
Benim nasıl baktığımı da siz bilemezsiniz…
Ama bir adam var ki, onun yaşama nasıl baktığını, tüm Bab-ı Ali bilir…
O, Cağaloğlu Yokuşu'nun bilinen en klasik DELİ'sidir…
Bu "Deli" lakabını, sonuna kadar hak etmiş, yılmaz, yorulmaz, bıkmaz, inatçı bir medya neferidir…
Meşakkatlidir bizim meslek… Öyle karşıdan göründüğü gibi cilalı, yaldızlı değil… Sanmadığınız kadar zorlu, tahmin edemeyeceğiniz kadar kahırlıdır…
Gecelerin olmadığı, gündüzlerin gecelere uzandığı; bazen saatlerin durduğu, bazen saatlerin hızına yetişemediğimiz bir kavgadır gazetecilik…
İşte gazeteciliğin bu zorlu parkurunun en usta slalomcusudur O…
Gönlünü voleybola nasıl verdiğini kimse bilmez… Ama Voleybol, kendisine onun kadar aşık bir başkasının olmadığını çok iyi bilir…
70'li yılların ilk basamağında başladığı spor gazeteciliği mesleğinde, neredeyse yarım asırdır file ile olan aşkına tüm medya tanıktır ve bu aşktan şaşkındır da…
Bir adam, nasıl olur da hiçbir neden olmadan tutunduğu bir spor dalında bu kadar sadık, bu kadar inatçı, bu kadar heyecanlı ve bu kadar korsan olabilir diye…


O BİR KORSAN!..


Evet… Bir "korsan"dır da Cengiz…
Spor medyasının "spor sadece futboldur" ilkesine sarıldığı nereden baksanız 40 yıl boyunca, voleybolu gazete sayfalarına ancak "korsanca" girişimlerle girebilmesinin inatçı mimarıdır…
80'li yılların başında GÜNEŞ Gazetesi'nin spor servisinde başladı mesai arkadaşlığımız. O, Tercüman'dan transfer edilmişti, ben Cumhuriyet'ten… 
Ben, servisin "mutfak ekibinde" biri olarak, planı, programı bitmiş sayfalara gece yarısına kadar evine gitmeden bekleyip, herkes gazeteden ayrıldıktan sonra "korsanca" girişimle bir voleybol haberine hiç olmazsa tek sütuna koyabilmek için saatlerce beklediğini görmüştüm…
İnanılmaz bir "İNANÇ"tı onunki… 
Saygı duyulası bir "TUTKU"…
Meslek yaşamına sayısız ödül sığdırdı Cengiz… Hepimize sayısız saygı, sayısız şaşkınlık, sayısız hayret, sayısız inat sığdırdı… 
Öyle bir inançtı ki onunki, voleybol için verdiği savaşı görünce, inanmasanız bile ister istemez bir saygı duyuyordunuz…
Bir insanın, inancına, tutkusuna, çabasına karşı duyulan sonsuz bir saygıydı bu… 
Kimse görmese, hatta ceketiniz bile olmasa, o olmayan ceketinizin düğmesini iliklerdiniz bu tutku karşısında…


ANILARDA O VAR


Voleybol ailesi için bir "evlat" olarak çıktığı yolda, uzun yıllar "yoldaş" şimdilerde bir "duayen" oldu o…
Milli voleybolcuların bile anılarının yüzde 100'ündedir Cengiz Tokgöz adı…
Voleybol Milli Takımı'nın soyunma odasına girse, tüm sporcularımızın ayağa kalkacağından hiç kuşkunuz olmasın…
Onlar da tutkundur bu voleybol tutkunu deliye…
"Kadri kıymeti bilindi mi?" derseniz, boynumu bükerim… O denli voleybolsuz kalmış spor medyasında o denli anlaşılamadı ki, anlaşılabilmek için bir ara futbola tutunmak istedi… Trabzonspor'un peşine takıldı, orada da aşık edindi kendine çokça…
Ama yapamadı Cengiz… "File"ye olan aşkı,  futbolun "kale"sine evrilemedi bir türlü…
Son olarak Sabah Gazetesi'ndeydi…
Kapının önüne konulana dek…
Hoş, bizim meslekte "kötü gazeteci kovulmaz" zaten… Kovulanlar, hep "iyi gazeteciler"dir… O yüzden Sabah'tan yediği şut bile ona ödül oldu…
Şimdilerde, voleybol maçlarında Cengiz… Kendisi için izliyor, kendisi için fotoğraf çekiyor, kendisi için o camiayla röportaj tadında sohbetler ediyor….
Ve hepsini kendi internet sitesinde yayınlıyor… mayintarlasi.com belki de Cengiz'in meslek hayatında mutlu olduğu tek gazete… Ve o internet gazetesinin sahibi de kendisi…


ÇORAPLARI BİLE DELİ


Sevgili dostumu… Sevgili DELİ'yi size bir anımı anlattığımda daha iyi tanıyacaksınız…
Güneş Gazetesi Spor Servisi'nde bir sabah vaktiydi… Hepimiz işe yeni gelmiştik…
Cengiz'in bir ayağında kan kırmızısı bir çorap, öteki ayağında çimen yeşili bir çorap vardı…
Şaşkınlıkla dikkatimi çekmişti…
"Deli…" dedim… "Sabah karanlıkta karıştırdın herhalde… Bir ayağına kırmızı, bir ayağına yeşil çorap giymişsin…"
Sakince ayaklarına baktı ve dedi ki..
"Ne var?... Siz iki ayağınıza da aynı çorabı giyiyorsunuz ben size bir şey diyor muyum?.."
Cengiz buydu işte… O kadar renkliydi… 
Spor medyasının bu en renkli ismini size tanıtmayı çok istedim… Siz de ona bir merhaba demek için mayintarlasi.com adresine girin ve bir mesaj bırakın…
İçi boşalmış, koflaşmış, çatlamış, kaymış medyada neslinin son örneği olan sevgili dostum Cengiz, hiç mutsuz yaşamadı… Hiç bıkmadı, yorulmadı…
Bu hayat ve medya savaşçısı önünde saygıyla eğiliyor ve onun yanaklarından öpüyorum… Allah sana uzun ömür versin Delim!.. İyi ki varsın, iyi ki, dostumsun…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *