17 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ben üşüyorum dostlar!..

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

SEVMEK, güzeldir…

İçinde mutluluk barındırır en çok…

Huzur barındırır…

Umut, tutku, özen barındırır…

Özeldir de sevmek…

Ayrımcıdır da…

Sevdiğinizi, sürüden ayrı gösterir…

Farklılık barındırır…

Sıra dışılık, ayrıcalık barındırır…

Aslında sevin…

Sevin de neyi severseniz sevin…

İlla bir yar sevmek değildir “sevmek” dediğin. Bir yemek sevin…

Bir çeket, bir çorap mesela…

Bir çiçek sevin…

Bir koku, bir ses sevin…

Bir ağaç…

Sevmek, yürek açlığını, gönül boşluğunu dolduran en güzel duygudur…

Bulutlarda hissedersiniz kendinizi bile sevince…

Sevince, kuşların sesi başka, balığın tadı başka, papatyanın yaprakları bile başkadır…

Memleket bile başkadır; siz birini, bir şeyi sevince…

Ama yapamıyorsunuz değil mi?.. 

Oysa bu ülke, bir sevgi ülkesiydi bir zamanlar…

Sokaklarında yalınayak çocukların oynadığı köyler gibi kokardı kentler bile…

O sokaklardan gelmiş insanların o sevgileri, coşkuları, çocuklukları taşıdığı devasa şehirler bile daha samimiydi…

Bakkal amcalar, pazarcı teyzeler, berber dedeler vardı; İstanbul, Ankara sokaklarında…

Etimiz yayladan, samanımız tarladandı…

O samanla beslenen et, taa buralara öyle ulaşırdı…

Hiç tanımadığımızı bile severdik geleneklerimizle…

Soframıza buyur eder, yorganımızı döşeğimizi sererdik…

El gibi değildik karşı dairedeki komşumuzla…

Paylaşırdık nemiz varsa…

Çünkü hep bir şeyimiz vardı…

Şimdiki gibi değildik…

Pamuk hasadına yapardık alışverişi…

Tütünde öderdik taksitimizi…

Aşkla sevdiğimiz vatanımız, ana gibi toprağımız vardı…

Bir eker, bin biçer, doyardık…

Kimsenin gözü yoktu kimsenin ekmeğinde, karısında kızında, parasında…

Sonra?.. Sonra bir buzul çağına girdik sanki…

Sarı ışıkta bile sabırsızca kornaya sarılan sürücüler, yol vermedi diye, kafasına mermi sıktığımız öteki şoförler…

14’ünde kaçırılan kızlar; uyuşturucu batağındaki gençler…

Boşandığı karısının yaşamasına bile izin vermeyen bir nefret dehşeti oturdu bu insanların yüreğine…

Severken aynıydık…

Sevgiden uzaklaştık…

Sevginin, her kim olursa olsun birini sevmenin o derin ve özel anlamını, anlamsızca özetlediğimizden beri, “mandaların bile söğüt dalına yuva yaptığı” bu türkü memleketinde, sevgisizlik yuva yaptı dört bir yüreğimize…

Siz, çevrenizdeki o sıcak kanlı insanların artık çok soğuduğunu görmüyor musunuz gerçekten?..

Ne kadar ihtiyacımız varken sevgiye, o kadar uzaklaştığımızın sevgiden…

Ben asıl bu sevgisizlikten üşüyorum dostlar…

Bu sevgisizlikten…

Bu hoşgörüsüzlükten…

Bu ümitsizlikten…

Bu eksilmişlikten…

Hem de çok üşüyorum!..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *