BU METİNDE EMPERYALİSTLERİN PARMAĞI VAR
Kim demiş bilmiyorum!
Galip sayılır bu yolda mağlup.
Onun gibi bir şey.
Kandil baronları, katiller sürüsü toplanmış.
Toplantının konu başlığı ne;
“Silahların bırakılması.
Akan kanın durması.”
Stratejik düşmanların çanlarına ot tıkayıp,
Türkiye’nin gerek stratejik olarak,
Gerekse ekonomik olarak önüne bakması.
Teröre harcanan servetimizin, insanımızın,
Refahına harcanması.
Terör belasından kurtulması.
Cumhur İttifakı PKK yönetenlerinin önüne,
Amasız, fakatsız bir teklifle gitti.
Katil Öcalan’ın da açıklaması hemen hemen bu yöndeydi.
Ama öyle olmadı.
Maalesef.
Kandil baronları bu işe sömürücülerin, ağa babalarının
diliyle cevap verdiler.
Lozan’dan dem vurdular.
Ermeni soykırımından dem vurdular.
Genel aftan dem vurdular.
Katil APO’nun siyasete atılmasını istediler.
Hatta daha ileri giderek söylemlerle,
Kandil baronu terörist bozmalarının,
Katillerin meclise girip siyaset yapmasını talep ettiler.
Katiller sürüsünün demokratik siyasetinden dem vurdular.
LOZAN
Lozan’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin güney sınırlarını
tanımayan kim?
ABD.
Sözde Ermeni soykırımını ortaya atan,
gündeme getiren, dünyaya kabul ettirip Türkiye’yi soykırımcı olarak
göstermeye çalışan kim?
ABD, Fransa ve diğerleri.
Görünen o ki sanal devrimci
Kandil baronları hâlâ kapitalist, sömürücü,
kendilerini Truva atı olarak kullanan
bu arkadaşların izinden yürüyorlar.
Belli ki okudukları o metne ABD, İsrail ve de Fransız kankalarının
eli bir şekilde değmiş.
Yıllarca kan dökerek elde edemedikleri
şeyleri şimdi fırsattan istifade barış, kardeşlik,
bütünleşme yalanı adı altında istiyorlar.
Veya yandaşlarına “Hâlâ buradayız, biz güçlüyüz.
Bakın neler talep ediyorum.” demeye getiriyorlar.
Görünen o ki bu tür taleplerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından
kabul edilmeyeceği aşikâr.
Ama istiyorlar işte.
Türkiye Cumhuriyeti içinde PKK bitmiş.
Mağaralarda pinekleyen, burunlarını bile çıkaramayan
40-50 terörist kalmış.
Ülke dışında, dağda bayırda mağarada bitlenerek yaşayan
katiller ise hem moral olarak hem de destek olarak tükenmiş durumda.
Eylem yapmayı bırakın,
bir otoya binip bir yerden diğer yere gitmeye bile korkuyorlar.
Gelişmiş savunma sanayi ile
Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri
anında tepelerine biniyor,
onları sanal Kürdistan cennetine gönderiyor.
Bu haldeki terörist örgüt baronları
yukarıda bir kısmını saydığımız talepleri niye yaptılar?
İşte işin can alıcı noktası burası.
Sanırım birileri “Şunları bunları talep edin.” dedi.
Onlar da ettiler.
Belli ki Hacivat ile Karagöz’ün ipleri hâlâ
birilerinin elinde.
Nereye çekerse oraya doğru meylediyorlar.
Özetle dostlar; silahların susması,
kanın durması hepimizin istediği bir şey.
Buna lafımız yok.
Ancak yenilmiş, bitmiş bir PKK’nın emperyalizm
uşağı olarak hâlâ kendini çok güçlü görerek
karşımıza zafer kazanan bir Napolyon edasıyla çıkması
inanın beni şaşırtmadı.
Ve de bu silah bırakma söylemini gözümde pek tutmadı.
Farz edelim ki devlet bu isteklerini karşılamadı.
Ne yapacaklar?
Silahları ellerine alıp tekrar karşımıza mı
dikilecekler!