05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

EZBER DEĞİL, İZ BIRAKAN BİR EĞİTİM MÜMKÜN MÜ?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Her sabah binlerce öğrenci, aynı sıraya oturuyor, aynı zil sesiyle derse giriyor ve aynı sistemin içinde "başarılı" olmaya çalışıyor. Peki, bu başarı neyin ölçüsü? Testlerde yüksek puan almak mı, yoksa hayatta kendi yolunu çizebilecek donanıma sahip olmak mı?

Eğitim sistemi yıllardır “öğreten” odaklı bir düzende ilerliyor. Öğrencilerden beklenti, bilgiye ulaşmaktan çok bilgiyi ezberleyip geri vermeleri. Oysa çağımız, bilgiyi ezberleyen değil, onu analiz eden, dönüştüren ve anlamlandıran bireylere ihtiyaç duyuyor. İşte tam da bu noktada eğitimde bir paradigma değişimine ihtiyacımız var: Ezber değil, iz bırakan bir eğitim anlayışı.

Bir düşünün, sizi derinden etkileyen, hayatınıza yön veren bir öğretmeninizi... Muhtemelen onun sizi sınavlara ne kadar iyi hazırladığından çok, size nasıl hissettirdiğini hatırlıyorsunuzdur. Belki bir sözü, belki bir bakışı, belki de size duyduğu güven... İşte gerçek eğitim, burada başlıyor. Kalbe dokunan, karakter inşa eden, yaşamla bağ kuran bir süreçtir eğitim.

Sadece akademik başarıyı hedefleyen bir sistem, çocukların ruhunu törpüler. Oysa insan, sadece matematik çözebildiği ya da tarih ezberlediği için değil; empati kurabildiği, düşünebildiği ve hayal edebildiği için insandır.

Elbette bilgi önemlidir. Ancak bilgiden daha önemlisi, o bilgiyi nasıl kullandığımızdır. Sorgulamayan, merak etmeyen, özgüveni kırılmış bireyler yetiştirerek geleceğe umutla bakamayız. Eğitim, bireyin sadece beynine değil, yüreğine de hitap etmelidir.

Bugün bir çocuğun sorduğu bir "neden?" sorusu, yarının bilimsel buluşunun ilk adımı olabilir. Ama biz o çocuğa "şimdi sırası değil" dersek, o tohum daha yeşermeden kurur.

Özetle, eğitim artık sadece bilgiyi aktaran bir süreç olmaktan çıkmalı. Öğrenmeyi öğreten, hayal etmeyi teşvik eden, farklılıklara saygı duyan ve en önemlisi insanı insan yapan değerleri önceleyen bir yapıya kavuşmalı. Çünkü sadece zeki bireyler değil, aynı zamanda vicdanlı bireyler yetiştirmek zorundayız.

Unutmayalım ki, 

“Ezberlenenler unutulur ama iz bırakan bir eğitim ömür boyu yaşar.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *