05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hasta ziyaretinin önemi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hastayı ziyaret etmek Peygamberimizin (s.a.v)'in sünnetidir.

O, hastaları ziyaret eder, mü'minlere de hasta ziyaretini tavsiye ederdi (Buhârî)Hasta bir mü'mini ziyaret eden kişi hem hastaya moral vermiş olur, hem de kendisi sevap kazanır. (Tirmizî)

İnsan, hasta olmadıkça sağlığının kıymetini bilemez.

Hastalıklar imtihandır. Kaza ve kadere inanan bir mü'min için hastalıklara karşı tevekkül göstermek ve istircâ etmek Allah'a teslimiyet gerekir. Allah'ın her hastalığın şifasını yarattığı unutulmamalıdır (Buhârî).

Rasûlullah, karın ağrısından şikayet eden bir hastaya "bal içmesini" tavsiye etmişti (Buhâri). Bu, bir "tedavi" öğütüydü.

Peygamberimiz (s.a.v) hastaların ziyaret edilmesini, cenazelerin takip edilmesini, zira bunların "ahireti" hatırlatacağını söylemiştir (Buhârî)

Hastaları ziyaret ettiğinde elini hastanın alnına kor, hastanın elini kendi eli içine alır, şefkatle hatırını sorar: "Geçmiş olsun, inşallah hastalığın günahlarını temizler."buyurur (Buhârî)

ve hasta için dua ederdi. Kıyamet günü Allah Teâlâ'nın, " Falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin, etseydin beni onun yanında bulacaktın" diyeceğini bir kudsî hadisinde bize bildiren Rasûlullah (Müslim), Hz. Âişe'nin nakline göre ailesinden hasta olan birine şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi olan Allah'ım! Bu ızdırabı gider. Şifayı veren sensin, senden başka kimse şifa veremez" (Tirmizî) Yine o şöyle buyurmuştur: "Vücudunun ağrıyan yerine elini koy ve üç defa Bismillah dedikten sonra yedi kere şöyle de; " Hissettiğim hastalığın zararından ve tehlikesinden Allah'ın yüceliğine ve kudretine sığınırım" (Tirmizî).

Eğer hasta, ölüm hastası ümitsizse, ona kelime-i tevhîd telkin edilir. (Buhârî)

Hasta yanında daima hayır konuşulur. rivayetlere göre Yasin ve Ra'd suresi okunur.

Rasûlullah (s.a.v), mü'min, gayr-i müslim ayırdetmeden hasta olan bütün insanları ziyaret etmiştir (Ahmed b. Hanbel)

Hasta ziyareti gerçek müslüman için bir görevdir. Çünkü Rasûlullah, mü'mileri bir vücudun organları gibi birbirine bağlı görmüş, "Sevilmede, merhamet ve şefkatte mü'minleri bir vücut gibi görürsün. O vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa diğer azalar da onunla beraber ızdırap duyarlar" (Buhârî), buyurmuştur.

Rasûlullah, müslümanın müslüman üzerindeki beş hakkından söz ederek, şöyle buyurmuştur: "Onunla karşılaştığında selâm ver, seni davet ederse icabet et, senden nasihat isterse nasihat et, aksırır da Allah'a hamdederse ona yerhamükallah' de, hastalandığında ziyaret et, öldüğünde cenazesini takip et"(Tirmizî)

En güzel ahlâkı yaygınlaştıran Allah'ın Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.v) en insanî duygularla donatılmış bir yardımlaşma ve kardeşlik ortamı oluşturmuştur. Hasta ziyareti, insanî duygulardan biridir. Çünkü hasta, kendini yalnız hissetmez, ölüm karşısında kendini biçare görerek bedbaht ve ümitsizliğe düşmez, acıları hafifler. Yahudi bile olsa, Rasûlullah'ın yaptığı gibi hasta ise ziyaretine gidilir. Enes b. Malik'ten rivayet edilen hadiste şöyle denilmektedir:

Rasûlullah (s.a.v)'e hizmet eden bir köle vardı. Bir gün bu köle hastalandı. Hz. Peygamber (s.a.v) onu ziyaret için geldi ve başucuna oturdu. Ona: " Müslüman ol" dedi. Köle yanında, olan babasına baktı. Babası: "Ebu'l Kasım'a itaat et" dedi. Köle de müslüman oldu. Nebi (s.a.v) dışarı çıkarken şöyle buyurdu: "Onu ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun" buyurdu.(Buhârî).

Mü'min kullar hastalıklarından dolayı ziyaretçilerine şikayet etmezlerse, Allah onu azad eder, hastalıktan önceki etine karşılık daha iyi et, kanına karşılık daha iyi kan verir, sonra sıhhat bulur ve yeniden işe başlar. Hastalık halinde ne hasta, ne de ziyaretçiler sabırsızlık göstermemelidirler. Kahırlanmak, feryat ve figan ederek, ağlanıp sızlanmak hatta ölümü istemek iyi değildir. Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Kendisine isabet eden bir zarardan dolayı sizden biriniz ölümü istemesin. Eğer mutlaka istiyorsa şöyle desin: Allah'ım. Benim için hayat hayırlı ise bana hayat ver, ölüm hayırlı ise beni öldür" (Buhârî)Hasta olan birine sen hastasın yani şu hastalığın var denildiğinde hastanın "ben hastayım" demesi gerekir. Çünkü bu durumda sadaka ve hastalıkların gizlenmesi sünnetine aykırı gelinmiş olmaz. İbn Mesud, bir gün Hz. Peygamber'in yanına gitmiş ve onu sıtmadan titrerken bulmuştu. Elini dokundurmuş ve ateşini yükseldiğini görmüştü. Rasûlullah da " Evet sizden iki kişinin ateşi kadar" demişti. Yani doğru davranış, ne hastalığı gizlemek, ne de onu abartmaktır (Hâkim)

Erkeğin, kadın hastayı usulüne uyarak ziyaret etmesinde sakınca yoktur. (Ebû Dâvûd). Hatta mü'min, fasık müslümanı da ziyaret etmelidir. Çünkü fasık da olsa müslümandır. Ziyaretçinin bütün amacı hastayı yalnız olmadığına inandırmak, onu ümitlendirmek, moral ve yaşama sevinci vermektir.

Hastaya, canı çeken şeylerden hediye götürmek adaptandır.

Zaten hastalıkta insanın canı çekip alamadığı, yiyemediği şeyler vardır (İbn Mâce).

Rasûlullah bir müslüman hastayı ziyaret etmiş, ona şöyle dua etmeyi öğretmiştir. Allah'ım. Bize dünyada türlü türlü iyilik ver, ahirette de sayıya hesaba gelmez iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru" (Bakara, 2/201)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *