05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Sahabenin Yolu...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hazret-i Ebu Bekir, Şama gönderdiği bir zatla bir müddet yürüdükten sonra, o zat, kendisine ''Ey müminlerin halifesi artık dönseniz'' dedi. Hazret-i Ebu Bekir, ''Resulullah'ın Allah yolunda tozlanan ayaklara Cehennem ateşi haramdır buyurduğunu işittim'' diyerek kabul etmeyip, onunla beraber yola devam etti.

Ömer bin Abdülaziz şöyle buyurdu:

Allah'ü Teâlâ, idarecilerin zulmünden dolayı, halkı cezalandırmaz. Fakat kötülükler açıktan işlendiği vakit, gücü yetenler mani olmazlarsa, hep birden azaba müstahak olurlar.

Hazret-i Ebu Bekrin Hz. Ömere vasiyeti:

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e şöyle buyurdu:

Ya Ömer, vasiyetimi tutarsan, ölüm gelince, senin için ondan daha sevimli bir şey olmaz. Eger vasiyetimi tutmazsan, elbette mani olamayacagin ölüm gelince, senin nazarında ondan daha çirkin bir şey olmaz.

Allahü Teâlân'ın senin üzerinde gece yapman gereken bir hakkı vardır ki onu gündüz kabul etmez. Gündüzün bir hakkı vardır ki onu da gece kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri eda etmeden hiçbir nafile ibadetin kabul olmaz.

Ey Hattaboğlu Ömer, geride bıraktıklarıma bakarak seni yerime geçirdim. Biliyorsun ki, Resulullah ile çok arkadaşlık ettik. O bizi daima kendisine, ehlimizi de ehline tercih ederdi. O derece, ki Onun bize verdiklerinden artanları biz tekrar Onun ehline hediye ederdik. Sen de bana arkadaşlık ettin. Benim daima benden öncekilerin izini, Resulullahın yolunu takip ettiğimi gördün. Ben asla hak yoldan sapmadım.

Ey Ömer, senin kaçınmanı istediğim şeylerin ilki, nefsinin arzularına uymamandır. Çünkü her nefsin şehevi arzuları vardır. Onun yerine getirdiğin vakit, daha başkasını istemekte israr ve inat eder. Şu karınları şişmiş, gözleri dünyaya tamah etmiş, her birinin sevdiklerini kendisi için sevmiş olan kişilere karşı dikkatli olmanı, onları korkutmanı, kendinin de korkmanı istiyorum.

Sen Allah'tan korktuğun sürece, onlar da senden korkar. Sen doğru olduğun müddetçe onlar da senin yolunda doğruluğa devam ederler.

Hazret-i Ebu Bekir şöyle buyurdu:

Allah'tan korkmanızı, korku ile ümidi birleştirmenizi tavsiye ederim. Çünkü Allah'ü Teâlâ, Zekeriyya aleyhisselam ile ehli beytini överek buyuruyor ki:

Onlar, hayırlara koşarlar, korku ile ümit arasında bize dua ederler ve ancak bize boyun eğerlerdi. (Enbiya 90)

Biri, Hazret-i Ömer'e ''Allah'tan kork'' diyerek, söylenmeye devam etti. Oradakiler ''Emir-ül müminine karşı, böyle konuşulur mu?'' dediklerinde, Hazret-i Ömer şöyle buyurdu:

''Bırakın konuşsun. Eğer onlar bize söylemezse, onlarda hayır yok, onların doğru sözlerini kabul etmezsek bizde hayır yoktur.''

Allahü Teâlânın emrini, ancak başkasına boyun eğmeyen, yumuşaklık göstermeyen, Tamahkâr olmayan kimse, yerine getirir. Yine Allahü Teâlânın emrini ancak hak uğrunda kendi taraftarlarına karşı öfkesini yutmayan, doğru söyleyen kimse tatbik eder.

Hazret-i Ömer, Ebu Musa el-Eşariye şöyle yazdi:

Allah katında idarecilerin en iyisi, emri altındakileri mutlu eden, en kötüsü de, onların Cehenneme girmesine sebep olandır.

Kötülükten son derece sakın. Aksi halde emrindekiler de kötülüğe dalar. O zaman senin durumun, yerin yeşil otlarıyla beslenip yağlanmayı isteyen hayvan gibi olur. Onun ölümü ise semizliğine bağlıdır.

Hazret-i Osman, bir kabrin yanında durunca sakalı islanana kadar ağladı. Sebebi sorulunca Resulullah efendimizden işittiği şu iki hadis-i şerifi bildirdi:

''Kabir, ahiret menzillerinin ilkidir. Buradan kurtulana, sonrakiler daha kolaydır. Burada kurtulamayana, ilerdekiler daha zordur.''

Kabirdeki manzaralardan daha korkuncu yoktur.

Ömer bin Abdülaziz halife tayin edilince, halkın işlerinden yüklendiği mesuliyet sebebiyle iki ay üzüntü ve keder içinde kaldı. Sonra millet ve memleket işlerine nazar etti. Hakları sahiplerine iade etti. Vefatından sonra, devrin âlimleri onun ölümüyle Müslümanların ne kadar büyük bir kayba uğradıklarını, kederlerinin sonsuz olduğunu bildirdiler.

Hanımı anlatır:

Vallahi onun kadar Allah'tan korkan, Allah korkusuyla titreyen birisini görmedim. Hayatını insanlara hizmet uğrunda tüketti. Halkın ihtiyaçlarını gidermek için bütün gün vazifesi başında kalırdı.

Akşam olur da bazı kimselerin işi bitmezse gece de devam ederdi. Bir gece yine sabahladı. Kendi şahsi malından olan kandilini yakıp iki rekat namaz kıldı. Sonra elini çenesine dayayıp ağlamaya başladı. Gözyaşları yanaklarından akıyordu. Sabaha kadar bu şekilde ağladı. İmsak vaktinde oruca niyet etti. Bu hal ne diye sordum. Dedi ki:

Düşündüm ki bu millete halife oldum. Garip, kanaatkâr, kendi haline terkedilmiş biçareleri, fakirleri, muhtaçları, zorla tutulan esirleri, memleketin dört bucağındaki nice kederlileri hatırladım. Anladım ki Allahü Teâlâ onların hepsinin hesabını benden soracak. Resulü de onların lehine, benim aleyhime şahadet edecek diye düşünüp ağlıyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *