Ya Bendensin Ya da Kara Toprağın...
BAŞBAKAN Erdoğan, aylardan beri basını hedef gösteriyor. Başbakan'ın 11 Şubat 2009 tarihindeki mitingde yaptığı konuşmada, ''O medyayı okumayın, yokluğa mahkûm edin' çağrısının ardından yaşanan gelişmeler demokrasi ile yönetilen hiç bir ülkede görülmeyecek mecralara yöneldi...
Maliye'nin Doğan Yayın Grubu'na kestiği 826 milyon lira vergi cezası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Doğan TV Holding'in yüzde 25'inin Alman Axel Springer'e satışı işlemi dolayısıyla kesilen 826 milyon lira vergi cezası gazetelerin birinci sayfalarında günlerdir yer alırken, Doğan Yayın Grubu'nun yanıtı verilen tam sayfa ilanla kamuoyuna duyuruldu. İlanda, "Bu vicdansız ve kanunsuz cezanın arkasındaki gerçek niyeti ve kastı Türk kamuoyuna teşhir edeceğimiz kuşkusuzdur" vurgusu dikkat çekti.
MEDYA BİAT ETMEZ...
İKTİDARIN kızdığı bir medya grubuna karşı, onların burnunu sürtmek, onlara haddini bildirmek, onları bundan sonra muhalefet yapamaz hale dönüştürmek ürkütüyor.
Sayın Başbakan giderek işler kötüye gidiyor. Umarım daha kötüye getmez. Çünkü, bu gemi sadece sizin değil. Batarsa, içinde tek siz bulunmuyorsunuz.
Her gün ''Yandaş medya iftira atıyor'' diye bağırıyorsunuz.. Hemen şunu söylemek gerekir ki ''Yandaş medya'' lafı muhalefet için değil hükümet için kullanılır.
Türkiye'de siyasetçi, kendisine muhalefet edilmesinden hiç hoşlanmaz, bunu biliyoruz. Ancak Erdoğan kadar bu konuda aşırıya kaçanı da ilk kez görüyoruz.
Erdoğan'ın 'Yandaş medya'' dedikleri; AKP'nin haberlerini de çarşaf çarşaf veriyor. Genel olarak da haberciliğin gereğini yaptıklarını ve etik kurallara uyduklarını söyleyebiliriz. O medyanın bırakın muhalefeti, daha çok hükümeti kolladıkladığı bile iddia edilebilir. Ancak bu bile Başbakan'a yetmiyor. O kendisine ''biat'' edilmesini istiyor.
KORKU İMPARATORLUĞU...
''CUMHURİYET tarihinde devrim yaptık her şey güzelleşti'' diyen Erdoğan'a sadece şunu söylemek yeter: TÜPRAŞ, TELEKOM, TEKEL, TEDAŞ, Petrol Ofisi, Şeker Fabrikaları, SEKA Et Balık, limanlar, elektrik dağıtım şirketleri, demir çelik fabrikaları, bankalar vs, vs .. Ucuz ucuz yabancılara satıp günü kurtardığınız bu kurumlar ve fabrikalar herhalde uzaylılar tarafından kurulmadı. Siz fazla değil, bir kaç tane kurduğunuz fabrika ismi verin de dişimizi kıralım.
Şimdi basın özelleşmede dönen dolapları, yakınlara çekilen peşkeşleri yazıyor diye suçlu öyle mi?
Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanısınız, muz cumhuriyetinin değil. Siz yönetmek; basın da haber vermek için vardır.
Eğer ''iktidar için her yol mübah'' anlayışındaysanız, her koldan muhalifleri susturmaya, kendi gücünüzü ve egemenliğinizi daim kılmaya çalışırsanız o ülkenin adı başka bir şey olur. Onu ne sizin ne de size destek verenlerin değiştiremeyeceğini bilmeniz gerek.
Sadece basın değil bugüne kadar hükümetleri eleştirmek konusunda gözünü budaktan esirgemeyen iş dünyasının duayenleri bile , hükümete yönelttikleri her eleştiriden sonra ciddi bir Maliye baskısıyla karşılaştıklarını belirterek, "Artık korkuyoruz" diyorlar. Bu nedenle de hükümeti kıyasıya eleştiren bir çok işadamı şimdi gazetecilerin sorularına adını vermekten özenle kaçıyor.
Artık hakkınızı aramaya kalktığınızda 'Şu defterlere bir bakalım' diyorlar.
Konuşanın üstüne gidiliyor... Görüşlerini açıklamak konusunda iş dünyasında herkes kendini tedirgin hissediyor. Basının, iş dünyasının hatta halkın her kesiminde fikir ifade etme noktasında endişeler var.
ALKIŞLAMAYIN KARŞI ÇIKIN...
VERGİ kaçıran kim olursa olsun elbette cezasına çekmeli. Ancak, Erdoğan, önce çocuklarının, gemi, kuyumculuk işlerindeki sermayesini açıklasın. Düğünlerde takılan altın lafı artık demode oldu.
Kendisini terkeden sevgilisini tehdit edenler ''Ya benimsin ya kara toprağın'' der ya AKP de kendisinden olmayan medyaya, işadamına; velhasılı herkese ''Ya bendensin ya da seni batırırım'' anlayışında. Görelim bakalım kimin sonu ne olacak.
Basın tarihine bakarsak bu gibi tehditleri yapan siyasilerin sonu hep hüsran. Doğan Grubu'na yapılan bu haksızlığı alkışlayan bazı medya grupları bir gün kendilerine de sıranın geleceğini unutmasın. Bekleyelim görelim.
