05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

2 Ayrı Erdoğan

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

BAŞBAKAN Erdoğan, "kişilik haklarına saldırıda bulundukları" iddiasıyla CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a 50'şer bin TL'lik iki ayrı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ise 50 bin TL'lik manevi tazminat davaları açtı.

Erdoğan'ın dava yağmurundan gazetemiz ve yazarları da nasibini aldı. Erdoğan, her şeyde olduğu gibi kendi sözlerini ve icraatlarını unutup ağzını açana dava açmayı sürdürüyor. Erdoğan'ın çelişkilerine 14 Şubat 2009'daki yazımızda satırbaşları açmıştık.
 
Son yaşanan dava maratonu nedeniyle bir kez daha çelişkileri siz okuyucularıma sunmayı yeğledim. Buyurun Erdoğan'ın sözleri ve icraatları hakkında siz karar verin: Gazeteci-Yazar Çetin Altan'ın İstanbul'daki Kültür ve Sanat Büyük Ödülü törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Şubat 2009'da ''Bugünkü Türkiye'nin geçmişte Çetin Altan'a yüzlerce dava açan ve Nâzım Hikmet'i hapiste tutan Türkiye olmadığını'' söyledi.

Erdoğan daha sonra şöyle devam etti: "Eleştirel akıl olmadan, eleştiriye tahammül olmadan yol alamayız. Söz olmadan yazı ve fikir olmadan uygarlık iddiamızı gerçekleştiremeyiz.

Farklı düşünmek, birbirimizi anlamaya en azından anlama çabasına mani olmamalıdır.

Demokrasinin temeli; tahammül duygusudur. Türkiye artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünçeyi mahkûm eden bir Türkiye'dir, ne de Nâzım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir."

SÖZ BAŞKA İCRAAT BAŞKA...

ERDOĞAN, işine geldiğinde eleştiri yapılmasını savunuyor ama basına açtığı davalardan da köşeyi dönüyor.

Başbakan Erdoğan, bugüne kadar açtığı tazminat davalarından 500 bin TL'ye yakın para kazandı.

Basına ve siyasi parti liderlerine açtığı davalar AB ve Türkiye'de eleştirilere neden oluyor. Başbakan, devam eden davalar lehine sonuçlanırsa 1, 5 milyon TL daha alacak.

AKP hukuk bürosundaki medya takip görevlileri, her gün düzenli olarak gazeteleri, televizyonları, internet sitelerini takip ederek Başbakan Erdoğan'ın şahsına yönelik yazı, yorum, haber ve karikatürleri bir dosyada topluyor.

Gerekli incelemeler yapıldıktan sonrada kendilerine göre ihlal içeren haber, yazı ve karikatürlerle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor, ya da tazminat talebiyle dava açılıyor.

Söylediklerinin aksine Erdoğan'ın eleştirilmeyi bir türlü hazmedemeyip adeta basına tazminat davası savaşı açması sonucunda ortaya çıkan durum düşündürücü.

Kendisini desteklemeyen basını boykot çağrıları yapan Erdoğan'ın 100'ün üzerinde tazminat davası açmış olması, gittiği yabancı ülkelerin milletvekillerine, maaşının azlığından şikâyet ederken aslında ciddi (!) olduğunu da düşündürüyor.

ŞEYH EDEBALİ DİYOR Kİ...

BASINI nereye koyacağını bilemeyen sayın Başbakan; her ağzını açtığında ya basını suçlar; ya boykot çağrısı yapar; ya da dava açtırır.

Oysa basının yeri çok açıktır: Basın eleştirir. Hükümet de bu eleştirileri gözönüne alarak siyasetini oluşturmaya çalışır. Erdoğan'ın tavrına kendisinin çok iyi bildiği Şeyh Edebali'nin sözleriyle cevap verelim: "Ey oğul" demiş Osman Bey'e, "Beysin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana... Güceniklik bize, gönül almak sana... Suçlamak bize, katlanmak sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşamazlıklar bize, adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana..."

Son günlerde oğlunun ve gelininin ''Altın ortaklığı'' da gündeme gelen Erdoğan, bu sözleri duyar mı bilmiyoruz ama basın ile takışan siyasetçilerin sonunun hiç de iyi olmadığını; danışmanları şöyle bir araştırırlarsa görürler.

Siyasiler şunu hep unutuyor: Özgür basın ama gerçek özgür basın, onların varlıklarının da en büyük güvencesidir.

Bu, başta Erdoğan tüm siyasilerin kulağına küpe olmalı:Alkış isteyen, eleştiriye de katlanır...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *