Su-i Zandan Kurtulmalıyız.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
''Su-i zan etmeyiniz! Su-i zan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayınız, kusurlarını görmeyiniz, münakaşa, hased ve düşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz, kardeş gibi birbirinizi seviniz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardım eder. Onu kendinden aşağı görmez.'' (Müslim)
Bir müminin günah işlediğini zannetmek, su-i zan olur.
İnsanları su-i zandan kurtarmak için, töhmet yerlerinden uzak durmalıyız. Peygamber efendimiz, hanımı ile konuşurken, oradan geçenlere şöyle buyurdu:
''Bu benim zevcemdir.''
Ya Resulallah, sizden de mi şüphe edilir? dediler.
Kan, insanın damarlarında dolaştığı gibi, şeytan da insana nüfuz eder, kalbine şüphe sokar. (Buharî)
Yeryüzündki müslüman toplumlar içerisinde Yüce Türk Milleti kadar halis dini yaşamını sürdüren bir toplum daha göremeyiz. Mübarek ecdadımızda her gittiği ülkelerde camiler, tekkeler, medreseler, hanlar ve hamamlar inşa ederek, toplumun kültür seviyesini yükseltmiştir. Bu hizmetleri yaparkende ırk, renk ve dil ayırımı yapmamıştır. Bu hizmet içinde yaşadığımız zmanda da geçerliliğini korumaktadır. Bizler Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konularda çok hassas olduğunu bilmekteyiz. Ancak, toplum içerisinde duyduklarımıda duyurmak durumundayım. Örneğin cuma veya belirli günlerde camilerden para toplanmaktadır. Elbette bu topolanan paralar hayır mü'esseselere harcanmaktadır. Ancak, bu paralar makbuz karşılığında toplanmadığı için bazı müslümanları zanna itmektedir.
Hayır ve hasenata düşkün olan milletimizin göüllerini ikna etmek, onlara güvence verebilmek için alınan meblağ karşılığında mutlaka makbuz kesilmeliki, hayır sahibini bu gibi zanlardan kurtaralım.Ve bir çok insanda böyle olmasını istiyor.
Diyanet İşleri Başkanımızın hoşgörüşüne sığınarak, halkımızın bu gibi görüşlerini duyurmak durumundayız ki halkımızıda su-i zandan kurtarmış oluruz.
