Ülke Senin, Karar Senin...
YARIN önemli bir gün. Yarın sadece yerel yöneticileri değil, AKP hükümetinin 7 yıllık icraatını da bir manada ya veto ya da tasdik edeceğiz.
Dağıtılan yardımlar ölçü olmamalı. Çünkü millete verilenin kat be katı yandaşlara gidiyor. Yardımların bile yandaşlardan alınıp halka dağıtıldığı bir gerçek.
AKP, kendi yandaşlarını zengin etti. Fakir fukaraya ise erzak yardımları kaldı. Bunlardan hesap soracağına hâlâ bunların peşinden koşup oy verilecekse o zaman ağlamayı da bırakalım.
Başbakan Erdoğan savaş yıllarından örnek verip kendinden başka cumhuriyet tarihinin bütün siyasilerini karalayıp ekmeğin karne ile dağıtıldığını söyleyecek kadar olayları çarpıtıp her konuda kendini doktor ilan ediyor.
Erdoğan, ''Bizim zamanımızda kimseyi aç açıkta bırakmadık'' diyor ve ekliyor: ''Bizden öncekiler yiğidi kuru soğana mahkûm etti.''
DOKTOR BU NE?
BİR bakalım söylenenler doğru mu? Ve de Cem Yılmaz'ın reklamında olduğu gibi soralım: Doktor bu ne?
21. Yüzyılın çağdaş ve Başbakan Erdoğan'ın deyimi ile 'zenginleşen' Türkiye'sinde tam 3 milyon 948 bin kişiye devlet bakıyor. Nüfusun yüzde 6'sı yani. Dahası da var... 56 bin aileye proje destekli yardım yapılıyor. 2 milyon 84 bin aileye kömür yardımı yapılıyor. Ve de bunların tümü resmi rakamlar. Yakınlarının desteği ile yaşamını sürdürenler, ailesinin ekonomik desteği ile yaşayan çalışma yaşına gelmiş işsiz gençler bu rakamların dışında.
Türkiye genelinde yaklaşık 150 bin aile, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yiyecek ve gıda desteğiyle yaşamını sürdürüyor. 77 bin 280 aile imarethaneden sıcak yemek, 71 bin 850 aile de kuru gıda yardımı alıyor. Artan talep doğrultusunda sıcak yemek alacak aile sayısı 2009 yılında 100 bin olarak belirlendi. Oysa 1999 yılında, imaretlerden 9 bin 925 aile yemek alıyordu.
RAKAMLAR YALAN SÖYLEMEZ
DEVAM edelim ve bakalım kim kimi kuru soğana muhtaç etmiş:
Türkiye İstatistik Kurumu, aralık ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. 2008 aralık ayı itibariyle işsizlik yüzde 13.6'ya tırmandı ve cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesini gördü.
Önceki yılın aynı döneminde ise işsizlik oranı yüzde 10.6 idi. İşsiz sayısı böylece 1 yıl içerisinde 838 bin kişi artmış oldu.
Türkiye'deki işsiz sayısı ise 3 milyon 274 bin kişiye yükseldi.
Bu kişiler TÜİK verilerinde "iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar" olarak geçiyor. Bunlar da tam 2 milyon 298 bin kişi. (2007'de 1 milyon 750 bin kişi, artışa dikkat) Şimdi bu insanlar iş bulsalar çalışacaklar, ancak bulamayacaklarını düşündükleri/ bildikleri için iş aramayınca, resmi verilerde "işsiz sayılmıyorlar". Ama her aklı başında insan bunların aslında işsiz olduğunu bilir. Öyleyse biz bunları da rakamımıza dahil etmek zorundayız. İşte o zaman durum vahim boyuta varıyor. Bu kişilerle birlikte işsiz sayısı 5 milyon 572 bin kişiye, işsizlik oranı ise yüzde 21, 1'e fırlıyor.
Üstelik Türkiye'de kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 24, 6. Yani kadınlar evde oturuyor ve işsiz sayılmıyor.
Bütçe açığı ise Şubat'ta yüzde 824 artışla 7.4 milyar liraya çıktı. İlk iki aydaki bütçe açığı 10.4 milyar lira oldu. Yıl sonu açık hedefine iki ayda ulaşıldı. Geçen yıl aynı dönemde bütçe 1.02 milyar TL fazla vermişti. Bu dönemde faiz dışı fazla ise 2 milyar 466 milyon TL oldu.
SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ
ERDOĞAN'ın gittiği yerlerde kendisini protesto edecekler diye insanlar gözaltına alınıyor. Ondan sonra da demokrasiden, Türkiye'nin ekonomisinin iyi gittiğinden bahsediliyor.
Şu Allah'ın işine bakın ki Türkiye'yi, 7 yıldır idare eden, Başbakan,
''Yoksulun sırtından doyan doyana/ Bunu gören yürek nasıl dayana/ Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana/ Bilmem söylesem mi söylemesem mi" dörtlüğünü dillendiriyor.
Devamını yazmaya gerek yok!... Nasılsa Türk Milleti olanları yaşıyor ve çok iyi biliyor. Evet , okuduğu şiire, önce cevabı Başbakan kendisi cevap vermeli.
Peki yarın sandığa gittiğinizde sözde Kürt devletini tanıyanlara, PKK'ya affa hazırlananlara, Türk Milleti'ni kuru soğana muhtaç edenlere siz ne söyleyeceksiniz?
Ülke senin... Karar senin...
İyi düşün; son pişmanlık fayda etmez.
