05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ölüm Güzelliktir

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Her canlı şunu iyi bilmeli; "her başlangıcın bir sonu, her canlının bir ömrü ve her ömrün bir ölümü vardır."

Ölüm, bu hayatın sonu olmakla birlikte insan için bir son değil, fani âlemden ebediyet yurduna geçiştir. Yunus:

"Ölümden ne korkarsın,

Korkma ebedî varsın, "

derken, bunu anlatmış, rahmetli büyük üstad Necip Fazıl da :

"Ebedî gençlik ölüm desem kimse inanmaz.

Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz."

sözleriyle bunu ifade etmiştir.

Kur'ân-ı Kerim, ölüm ve sonrasındaki gerçeklerden şöyle bahseder:

"Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile." "Her canlı ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz ve siz ancak bize döndürüleceksiniz." Ve "Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size mutlaka tastamam verilecektir.(Nisa, 4/78, Enbiya, 21/35, Al-i İmran, 3/185)

İnsanoğlunun ömürü; "doğumla başlayıp mezara kadar devam eden bir yolculuktur." Ancak; nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde karşılaşacağımızı bilmediğimiz ölüme hazır olmaktır."

Her an beklediğimiz misafire evimizi nasıl hazırlarsak, ölüme de kendimizi hazırlamalıyız. Görüyoruz ki, bunun bir sırası yoktur. Bin bir hayalle yatıp gözünü öteki dünyada açanları düşünmeliyiz.

Madem ki yolcuyuz ve her an çağrılacak durumdayız, neden kefenimiz hazır, işlerimiz derli toplu değil? Neden içimizdeki kin ve nefreti söküp atamıyoruz...? Neden kalplerimiz merhametle dolu değil...?, Neden elimizi şakağımıza dayayıp şöyle bir geçmişimizi değirlendirmiyoruz...?

Geçici zevkler bizi bedenimizi ve ruhumuzu öyle sarmışki ölümü hatırlamak da bizi korkutmuyor.Halbuki insanların en önde gelen gayelerinden biri ölümü hatırlamak; yani ilahî huzurda hesap verme düşüncesi olmalıdır. Geçici zevklere dalmayı, örf ve adet edinmişiz. Allah ve Rasülüne isyana engel olamıyoruz. Şımarıklık, aşırı hırs, hased, kin ve nefreti silip kardeşlik güllerini deremiyoruz. Unutmayalım ki, bu saydıklarımı değerlendirmeyenler, ömürünü boşa harcanmış olurlar.

Allah (cc), hayat ve ölüm gerçeğini şöyle ebedileştirir:

"Mutlak hükümdarlık elinde olan Allah yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. O, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölüm ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır." (Mülk, 67/1-2)

Dünyada bir imtihanda olduğumuzu, iki melek tarafından, kameraya alınır gibi tüm davranışlarımızın tespit edildiğini, bunların bir gün önümüze konulacağını elbette biliyoruz. O halde, doğru ve yanlışın ortaya çıktığı gün, utanıp pişman olacağımız işlerden kaçınmalıyız. Efendimiz Peygamberimiz (sav)'in:

"Her kul öldüğü hal üzere diriltilir"[Sahihi Müslim] hadisini unutmamalıyız.

Yaşı 80 yılı bulmuş veya geçmiş insanların hala dünyaya karşı bir hırs ve hiç ölmeyeceklermiş gibi sarılmalarına akıl erdiremiyorum. 80 yıl dünya için çalışmış mevki sahibi olmuş, mal servet edinmiş ama hala ölümün güzelliğinden bir pay alamamışlar.

Merhum Şairimiz N.Fazılın söylediği gibi:

"Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı, ölürmüydü peygamber?"

Evet, ölüm güzeldir ve güzelliktir, ama ahiretini imar edenlere...mazlumlara, kısacası vicdanı temiz olanlara...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *