05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hilye-i Saadet...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Peygamber efendimizin yüzü ve bütün azaları sesi, insanların yüzlerinden ve azalarından ve seslerinden güzel idi. Yüzü, bir miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu zamanda, yüzü ay gibi nurlanırdı. Sevindiği, alnından belli olurdu.

Resulullah efendimiz, gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle görürdü.

Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı.Gözleri büyük idi. Kirpikleri uzun idi. Gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı. Gözleri siyah idi. Fahr-i âlem efendimizin alnı açık idi. Kaşları ince idi. Kaşları arası açık idi. Burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi. Başı büyük idi. Ağzı küçük değildi. Dişleri beyaz idi. Ön dişleri seyrek idi. Söz söylediği zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı. Allah'ü Teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları cezb ederdi. Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi. Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi. Sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi.

Peygamber efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi.Gülerken, mübarek dişleri görünürdü. Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ışık verirdi. Ağlaması da, gülmesi gibi hafif idi. Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı, amma mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi. Ümmetinin günahlarını düşünüp ağlardı ve Allahü Teâlânın korkusundan ve Kur'an-ı kerimi işitince ve bazen de namaz kılarken ağlardı.

Resulullah efendimizin mübarek parmakları iri idi. Kolları etli idi. Avuçlarının içi geniş idi. Bütün vücudun'un kokusu, miskten güzel idi. Bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetli idi. Enes bin Malik anlatıyor: "Resulullaha on sene hizmet ettim. Mübarek elleri ipekten yumuşak idi. Teri miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu. Kolları, ayakları ve parmakları uzun idi. Ayaklarının parmakları iri idi. Ayaklarının altı çok yüksek olmayıp, yumuşak idi. Karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraber idi. Omuz başının kemikleri iri idi. Göğsü geniş idi. Resulullah'ın kalb-i şerifi, nazargâh-ı ilahi idi."

Resulullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değil idi.

Saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaradılışta ondüle idi. Saçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Saçlarını bazen uzatır, bazen de keserdi. Saç ve sakalını boyamazdı.Vefat ettiği zamanda, saç ve sakalında beyaz kılların adedi, yirmiden az idi. Bıyığını uzatmazdı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, Kaşları kadar idi.

Resulullah efendimiz, misvakını ve tarağını yanında taşırdı. Saçını ve sakalını tararken aynaya bakardı. Geceleri gözlerine sürme çekerdi.

Kâinatın efendisi, önüne bakarak, süratle yürürdü. Bir yoldan geçtiği zaman güzel kokusundan belli olurdu.

Peygamber efendimiz, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi.

Güzel huyların hepsi Resulullah efendimizde toplanmıştı.

Hiç bir Müslümanın ismini söyleyerek, hiçbir zaman lanet etmemiş ve asla eli ile kimseyi dövmemiştir. İntikam sahibi asla değildi. Allah için intikam alırdı. Akrabasına, Ashabına ve hizmetçilerine iyi davranırdı. Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi. Hastaları ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu. Ashabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alır, severdi.

Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı. Kendisi yumuşak davranırdı. Kendisi, hayasından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı.

Peygamber efendimiz, insanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir. İstenilen şey varsa verir, yoksa, cevap vermezdi. Kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi. Öyle bir hayat yaşıyordu ki, yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi. Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz buyurmazdı. Az yer, açlığı severdi. Yemeği üç parmakla yerdi. Suyu otururak, içerdi. Başkaları ile yemek yerken, herkesten sonra el çekerdi. Herkesin hediyesini kabul ederdi. Hediye getireni karşılıksız bırakmazdı.

Güzel giyinmeyi severdi.Yabancı devlet elçileri gelince süslenirdi. Yani kıymetli ve nefis elbise giyerek, güzel yüzünü gösterirdi. Yüzüğünü mühür olarak kullanırdı. Yüzüğü üzerinde "Muhammedün Resulullah" yazılı idi. Yatağı deriden olup, içi hurma ağacı iplikleri ile dolu idi. Bazen bu yatak üzerine, bazen yere serili deri üzerine, bazen de, hasır veya kuru toprak üzerine yatardı. Avucunun içini sağ yanağının altına koyup, sağ yanı üstüne yatardı.

Resulullah efendimiz, zekât malı almaz, çiğ soğan ve sarmısak gibi şeyler yemez ve şiir söylemezdi.

Efendimizin mübarek gözleri uyur, kalb-i uyumazdı. Mübarek vücudu nurani olup, gölgesi yere düşmezdi. Elbisesine sinek konmaz, sivrisinek ve diğer böcekler zarar veremezlerdi. Bir kimse, Efendimizi rüyada görse, muhakkak O'nu görmüştür; çünkü şeytan Onun şekline giremez. Salat'ü Selam Üzerine olsun ya Resulullah...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *