05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hukuk Devleti...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

''DEVLETİN bütün eylemlerini ve işlemlerini hukuk kurallarına dayandırması, kişilerin hukuk güvenliği içinde bulunması , hukuk devletinin varlığını gösterir. Önceden uygulanacak olan kanunlar usulüne uygun bir şekilde yetkili makamlarca düzenlenir ve ilan edilir. Hiçbir kişi, sınıf, ya da zümreye ayrıcalık yapılamaz. Hukuk devleti, yetkili otoriteler tarafından konulan uygulamalarını denetleyen yargı organlarına da yer vermek zorundadır. Bu, idarenin ''yargısal denetimi'' demektir. Hukuk devleti, kuvvetler ayrılığını içerir. Kendi arasında yasama, yürütme, yargı olmak üzere 3'e ayrılır.''

Hukuk devleti, hukuk kitaplarında böyle tarif ediliyor.

BİREY VE HUKUK

ASLINDA hukuk kuralları kadar birey olmak da önemlidir. Birey olmak demek; seçimden seçime elimize mührü verdiklerinde çocuklar gibi sevinip istediğimiz partiye oy vermek değildir. Birey olmak, hukuka aykırı uygulamalara karşı çıkmak, fikri hür, vicdanı hür olmak ve eleştirmektir.

Bir ülkenin hukuk devleti olabilmesi için hakim, savcı ve avukatların cumhuriyetin koruyucuları olduklarına inanmaları gerekir. Böyle olduklarına da inancım tamdır.

Siyaset ise farklı şekil ve yapıdaki toplumu biraraya getirip, birlik ve beraberlik içinde ortak bir amaca yönlendirmektir.

Hukuk devletinin birinci görevi, ''toplumun ortak çıkarlarına hizmettir. İkinci görevi, egemen güçlerin halk üzerindeki istibdadını önlemek, fertlerin temel hak ve özgürlüklerinin kullanımını temin etmektir."

Devletin en önemli vazifesi ise:

1- Fertlerin haklarını aramak, (Hukuku korumak)

2- Can, mal, din, akıl ve namusu muhafaza,

3- Adaletin temini,

4- Emniyeti tesis etmektir.

ADİL OL Kİ BAKİ KALASIN

DEVLET; görevlerini yerine getirmek için toplum hayatının her yanına girer, üretimde, yönetimde, yapıda, savunmada, eğitimde, yardımlaşmada...

Ancak devlet bir tüzel kişiliktir.

Devleti şekillendiren halktır. Halkın kültürü, örfü, ideolojisi ve dini; devleti şekillendirir, yönlendirir.

Devlet, ülkedeki her kesime eşit mesafede olmalıdır. Yoksa devlet adil olmaz. Adil olan ise baki kalır. Ya diğerleri... Onları anlatmaya gerek yok. Tarihe bakın yeter.

Devlet, müesseseler bütünüdür.Toplum içinden çıkmıştır; ama toplumdan ayrıdır. Amacı adalettir, topluma hizmet için vardır ve siyasetle iş görür. Toplumu yönlendirmesiyle yönünü tayin eder, halkın isteğine göre şekillenir. Ve devlet, herkesin devleti olmalıdır. Tabii adalet dağıtanlar da.

ETRAFINIZA BAKIN...

KENDİMİ bildim bileli, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu iddia edilir. Tek parti devrinde de, çok parti devrinde de. Ama ''Hukuk devleti nedir'' deyince, işler sarpa sarar. Herkes kendi

gönlündekini ortaya koyar. Hukuk devletinde her şey kanun ve adalet çerçevesinde yapılır. ''Yapılmazsa ne olur'' derseniz ben de ''Etrafınıza bir baksanız ne olduğunu görürsünüz'' derim. Tabii gözünüzde at gözlüğü yoksa.

"Milli Egemenlik Bayramı" var diye "millete egemenlik" şart değil anlayışı hâkim olursa; "Çocuk Bayramı" var diye çocuklara "bayramlık" şart değil diye lakırdılar yaygınlaşırsa devlet ve hukuk, onların tabutuna; yahut ölmeden enkaza dönmüş ruhuna bir çivi daha çakar.

ATA'YI DİNLERKEN

ŞİMDİ burada biz susalım Ulu Önder konuşsun:

''Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "Demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek..."

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve Meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir. İşte benim anladığım Türk genci ve Türk Gençliği! ''

Mustafa Kemal Atatürk

Bursa, 5 Şubat 1933

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *