06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Seni havz-ı Kevserin başında bekliyeceğim...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yüzü simsiyahtı, ama kalbi bembeyazdı.

Buna rağmen onu alaya alanlar vardı.

Dedi ki:

Ya Resûlallah, yüzümün siyahlığı cennete girmeme mani midir?

Asla!

O halde beni niçin insanlar hor görüyorlar, kimse bana niçin kızını vermiyor?

''Amir bin Veheb'in evine git ve Resûlullah selamı var, kerimeni bana nikahlamanı emretti'' de.

Siyah yüzlü genç hemen adrese gitti ve

Kızın yanında babaya Resulullah'ın selamını aynen tebliğ etti ve teklifi de açıkça anlatt.

Baba kızgın, hemen reddeder.

Ancak, teklifi dinleyen kızcağız babasını ikaz eder:

''Babacığım, vahiy gelir de sonra seni mahcup eder.''

Ne biliyorsun bu olayı Rabbimin emretmediğini?

Efendimiz (s.a.v.) ' in o emri tebliğ buyurmadığını?

Hemen git, Resûlullah'tan özür dile ve beni o gence nikâhla.

Resûlullah'ın uygun bulduğunu ben de uygun bulurum.

Kızının ikazıyla Resulullah'a koşan baba Efendimizden özür diler.

Söylediğinin doğru olup olmadığını bilmiyordum.

Demek ki doğruymuş. Kızımı verdim. Şu anda nikahlısıdır.

Efendimizin gence emri:

Git, evini hazırla, aile oturacak şekilde döşe.

Benim ev döşeyecek tek dirhemim bile yok! ..

Öyle ise, Ali'ye, Osman'a, Abdurrahman bin Avf'a git.

Onlar sana ikişer yüz dirhem versinler.

Uçarcasina gider.

Onlarin her biri, emredilenden fazla yardimda bulunurlar ve sira çarşinin yolunu tutmaya gelmiştir. Bir ev hazirlamak için gerekli para elde mevcut. Hele zevcesi, ümidinin de üstünde bir azizedir âdeta...

Çarşi yolunda hizla giderken kulagina bir ses gelir.

Önce anlayamaz, duraklar ve nefesi kesilircesine dinler. Evet, evet yanliş anlamamiştir, dogrudur. Ses herkese ilan etmektedir:

Ey kendini Allah'a adayan Müslümanlar!

Derhal atınıza binin, cihada yönelin.

Ordu mescidin dışında beklemektedir.

Siz böyle gün için varsınız dünyada!

Düşman ani baskın yapacak!

Şimdi ne olacak? ..Cihada mı gitsin, evlenmeye mi? ..

Yönünü hemen değiştirir, demirciler çarşısına gider. İlk işi bir kılıç, sonra bir zırh, daha sonra da bir at almak olur.

Elindeki paranın hepsini de harcamıştır.

Ama cihad için lazım olan silahını da tamamlamıştır...

Sıçradığı atının üzerinde Melekler gibi uçar, bekleyen orduya toz duman içinde karışır. 'Bu genç, herhalde Bahreyn' den gelen biridir, derler.

Ancak onun siyahlığını fark eden Resûlullah Aleyhisselam:

'Sen Saad mısın? ' buyurur.

'Evet, ' deyince de dua eder.

Kumlu çöllerden geçilir, tozlu yollardan gidilir ve nihayet düşmanla müthiş bir savaş başlar...

Herkes cesaretle ileri atılır.

Ama içlerinden biri herkesten de cesaretle atılır; saldırdığı tarafın adamlarını sağa sola püskürtür.

Neden sonra meydan sakinleşir, düşman kaçmış, müşrikler yok olmuşlardır.

Şehitler tespit edilirken, bir ses:

'Allahü Ekber! Evlenmek üzere olan Saad da şehit düşmüş! '

Efendimiz onun cesedi başına gelir, mahzun şekilde bakar:

''Seni Havz-ı Kevserimin başında bekleyeceğim!''

Bir hayret nidası daha:

'Allahü Ekber! '

Sonra döner, oradakilere hitap eder:

Kılıcını, mızrağını ve atını alın,

kendisini gönüllü olarak isteyen kızcağıza verin. Babasına da deyin ki:

''Kızını vermekte tereddüt ettiğin siyah yüzlü gence, Allahü Teâla cennet hurilerini lâyık gördü! '

Ve hayret nidaları birbirini takip eder:

'Allahü Ekber! Allahü Ekber! ..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *