06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İstanbulumuzu utandırdık

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bir yanda hüzünlü mahalleleri, diğer yanda zevki sefa alemi. Fatih Sultan Mehmet Han bu şehri fethederken acaba İstanbulun bu hale geleceğini biliyormuydu...! diye düşünüyorum.

İnsanlar, bir türlü vazgeçemiyor bu şehirden. Dört mevsimi bir arada yaşayabildiğin, tek şehir İstanbul.

Kimini doyurdu, kimini aç bıraktı. Ama herkes İstanbulun taşını toprağını altın olarak bildiler.

Boğazı, tepeleri, şirin ilçeleri, velileri ve dünyada eşi görülmeyen cami ve minareleri ile. Güzel sesli hafızların ezanları bir başkadır İstanbulda.

Şair Yahya Kemal Beyatlının şiirinde:

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

***

Şairlerimiz İstanbulumuzu böyle dile getirmişler.

Ya şimdiki İstanbul...?

Ne yazıkki İstanbulumuzu utandırdık. Kapkaçıyla, özentiyle, doyumsuzluğumuzla, kaybettiğimiz haya ile, büyüklere karşı unuttuğumuz saygı ile, dünya menfatları için öldürdüğümüz anne ve babalarımızla. Ne yazıkki İstanbulumuzu utandırdık. Ne yazıkki büyük Hakanımız Fatih Sultanı utandırdık. Metroya bindiğimizde, uyarı geliyor: ''Dikkat, hırsızlara karşı çantanıza ve kıymetli eşyanıza sahip olun''. Bu uyarı türkçe ve ingilizce olarak yapılıyor. İstanbula yabancı ülkelerden gelen turistlerde dinliyor. İstanbul artık işsizlerin gayrimeşru işlerde yaşayanların, hapcıların, uyuştrucu satıcılarının ve ağzından pis salyası akarak, güpe gündüz kadın pazarlayan ahlaksızların şehri haline geldi. Hicaz, Balkanlar ve Viyanaya kadar adalet sistemini dünyaya yayan ve bir zamanlar dünyaya başkentlik görvini yürüten İstanbulumuzu utandırdık. Kısacası İstanbulumuzu yaşanacak şehir vasfından çıkardık.

Cmartesi ve pazar günleri seyyar satıcıların soğan patates satması ve sesini sonuna kadar açtığı megafon sesinden evimizde bile istirahat yapamaz hale geldik. Büyükler küçüğü, küçükler büyüğü tanımaz. Eskiden İstanbul'dan Anadolu'ya gelen İstanbullu'yu herkes büyük bir ilgi ile dinler, konuşmasına hayran kalırdı. İnce, kibar ve zerafetli konuşurdu. Bizler İstanbulumuzun dilinide bozduk. İstanbulda öğrenciliğim yıllarda köyüme gittiğimde, bütün köylü beni dinlemek isterdi. İstanbulda okuyor diyerek, parmakla gösterilirdim. Şimdi bizler, İstanbulumuzun ilminide değiştirdik.

Şimdi aynı köyüme gittiğim zaman artık beni kimse dinlemek istemiyor. Çünkü İstanbulumuzu fena halde utandırdıkta ondan.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *