05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İhanete Alkış Tutanlar...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

AKP'nin 7 yıldır tehlikeli açılımları sürüyordu.

Her şeyin satılması, AB için her yolun mübah görülmesi derken şimdi de Türkiye'yi tehlikeli sulara götürmek için kulaç atılıyor.

Askere- polise silah sıkanlar ''gizli tanık'' diye itibar görürken, onların ifadeleri doğrultusunda PKK'ya karşı mücadele eden komutanlar tutuklanırken, 6 bin sayfaya yakın ''işleyecekleri iddia edilen'' suçlar dolayısıyla 8'er defa 200'er yıl hapisleri istenirken, yandaş medya ve malûm yazarlar ''Oh oh'' çığlıkları atıyor.

Aynı yandaş medya, 25 senedir devleti yıkmaya, milleti bölmeye çalışan teröristlerin affına ''Ne kadar demokratik'' deyip alkış tutuyor.

Niye?

Çünkü ''Açılım'' yapılıyormuş...

Alkış tutanlar kim bir bakın.

Çoğu ''Soros'un beslemeleri...'' Soros'un Türkiye'de 526 medya mensubunu neden maaşa bağladığını hiç düşündünüz mü?

TÜRK MİLLETİ BUNLARI İYİ TANIR

BİZ bunların ağa babalarını Kurtuluş Savaşı yıllarında da görmüştük. İngiliz mandasının sürmesini isteyen Ali Kemaller'i de. Sonunun ne olduğunu da...

Bu zihniyet sahipleri işbirlikçi ve uşaklık türünden bir zihniyeti temsil eder.

Ancak günümüzde sayıları o kadar çoğaldı ki...

Geçelim ve size bir olayı anlatılım.

Bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşı'nda

kanımız-canımız pahasına kazandığımız Çanakkale Zaferi'ne rağmen, müttefiklerle birlikte mağlûp sayılmamız, İtilaf Devletleri tarafından 30 Ekim 1918'de, Mondros Mütarekesi'nin imzalatılması üzerine kesinleşmiş oldu. 1918, Türk Milleti'nin en acı, en karanlık ve umutların eridiği bir yıl oldu. Osmanlı İmparatorluğu bu anlaşma ile kaderini galip devletlerin insafına bıraktı. Padişah ve Osmanlı Hükümeti ise, İngilizler'in güdümüne girerek, saltanatını devam ettireceğini sanıyordu.

SİVAS KONGRESİ'NDE YAŞANANLAR...

MUSTAFA Kemal Paşa ise, Türk Milleti'nin esareti kabul etmeyeceğini görüyordu. Mustafa Kemal Paşa, ülkenin ve Türk Milleti'nin kaderini değiştirmek için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı ve tam bağımsız yeni bir Türk devletinin ancak topyekûn bir savaşla kazanılacağını, 22 Haziran 1919'da Amasya genelgesiyle ilan etti. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktı. ''Böyle bir millet esir yaşamaktansa ölsün daha iyidir'' diye düşünen Mustafa Kemal, milli direniş için önemli adımlar atıyordu. Sivas Kongresi'nde ele alınan en önemli konulardan birisi ise Amerikan mandasını veya İngiltere'nin himayesini kabul etmekti.

Atatürk ise bu fikirlere şiddetle karşı çıkıyordu. Amerikan mandasını ya da İngiliz himayesini kabul etmek, tarih boyunca bağımsız ve özgür yaşamış Türk Milleti'ne ne kazandırabilirdi?

Bunlardan birisini kabul etmek demek, tutsaklığı, başka bir ad altında benimsemek ve onaylamak demekti.

TIBBİYELİ HİKMET'TEN TARİHİ SÖZLER

SİVAS Kongresi'ne İstanbul'daki askeri tıp öğrencileri adına delege olarak katılmış olan Hikmet adlı askeri tıp öğrencisi bu tür tartışmaların yapıldığı bir sırada söz alarak, Mustafa Kemal Paşa'ya hitaben şu konuşmayı yapmıştı: ''Paşam! Delegesi bulunduğum tıbbiye, bağımsızlık savaşımızı başarmak için açtığınız çalışmalara katılmak üzere beni gönderdi. Amerikan mandasını kabul edemem. Kongre bu yolda bir karar verecek olsa bile, bunlar kim olursa olsun, bütün gücümüzle karşı çıkarız. Varsayalım ki, Amerikan mandasını siz de onayladınız. Size de karşı geliriz. Sizi kurtarıcı değil, batıcı sayarız. Tel'in ederiz."

Mustafa Kemal Paşa da bu sözler karşısında çok duygulanıp "Arkadaşlar, gençliğe bakın! Türk Milletinin taşıdığı asil kanın ifadesine dikkat edin. Çocuğum kaygılanma; gençliğimiz ile övünüyorum. Parolamız tekdir ve değişmez: Ya istiklâl ya ölüm" diyordu..

Bu sözler üzerine tıbbiyeli genç Hikmet yerinden kalkarak Mustafa Kemal Paşa'nın ellerine sarıldı. Mustafa Kemal Paşa da, O'nun alnından öperek, vatanın bütün umut ve geleceğini genç kuşakların anlayış ve çalışmasına güvenle bıraktığını göstermiş oldu.

***

Çanakkale hiç kampanya görmedi

Dumlupınar kampanyaya girmedi

Kocatepe mega kupon vermedi

Uyan Türk evlâdı! Uyuma uyan

Otuz kupona alınmadı bu vatan...

Sözün kısası Türkiye'nin ihanete alkış tutanlara değil ''Hikmet''lere ve ''Kurtuluş ruhuna'' ihtiyacı var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *