06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Efendimiz'in hz.Reyhane ile evliliği...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Peygamber efendimizin cariyesi iken müslüman olan muhterem hanımlarından. Medînede bulunan Yahudilerin Beni Kureyza kabilesindendir. Nesebi silsilesi; ''Reyhâne binti Şem'ûn İbn-i Yezîd veya Reyhâne binti Zeyd İbn-i Amr İbn-i Hanefe bin Şem'ûn bin Yezîd'tir.''

Doğum târihi kesin olarak belli değildir.

Peygamberimiz'den (s.a.v.) önce 631, Medine'de vefât etti. Bakî kabristanlığına defn edilmiştir. Peygamber efendimiz Hendek Savaşı'ndan sonra 626 senesinde Medine'nin dışında bulunan ve bir kaleye sığınan Beni Kureyza Yahudilerinin üzerine yürüdü. Çünkü bunlar orada devamlı huzursuzluk kaynağı oluyorlardı. Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu kale; muhasara ve kuşatmadan sonra Müslümanların eline geçti. İçinde bulunan Yahudiler malları, mülkleri, çocukları ve kadınları ile birlikte ganimet olarak alındılar.

Benî Kureyzâdan alınan savaş ganimetleri ve esirleri müslümanlar arasında İslâm dinine uygun bir şekilde taksim edildi. Reyhâne (r.anhâ) da savaş esirleri arasında bulunuyordu. Ganimetler taksim edilip, sıra esirlere gelmişti. Reyhâne (r.anhâ) da Peygamber Efendimizin hissesine düşmüştü. O zaman Yahûdilik dinine inanan Reyhâne'yi (r.anhâ) dilerse kendi dininde kalmak, dilerse müslüman olmak hususunda serbest bırakmışlardı. Reyhâne (r.anhâ) de: ''Ben kendi dinimde kalmak istiyorum'' diye Peygamberimize (s.a.v.) arz etmişti. Peygamberimiz bu hareket ve davranışıyla İslâm dinine girmek için zorlamak yoktur, hükmünü bizzat kendileri tatbik etmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.v.) daha sonra Reyhâne (r.anhâ)'ya şöyle buyurdular: ''Sen ALLAH'ü Teâlânın ve O'nun Resûlün'ün yolunu tutmak ister misin.? Ben böyle uygun görüyorum.'' Reyhâne (r.anhâ) da, ''Evet, '' dedi. Peygamber Efendimiz bu davranışından sonra Reyhâne'yi (r.anhâ) âzâd, hür serbest ettiler. Kendilerini, bizzat Mehir vererek, nikâhına aldılar. Ayrı bir ev açarak hanımları arasına koydular.

Peygamber Efendimiz, evlenmelerinin hepsini Hz. Âişe'yi ALLAH'ü Teâlânın emri ile nikâhladıktan sonra yaptı. Bunlar dînî, siyâsî veya merhamet ve ihsan ederek, yapılan evlenmelerdir. Hz. Muhammed aleyhisselâm, nitekim Reyhâne (r.anhâ) ile de olan evlenme böyledir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: ''Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrâil'in (a.s.) ALLAH'ü Teâlâdan getirdiği izinle olmuştur.''

Reyhâne (r.anha) sakin, temiz karaktere sahip, yumuşak huylu bir hanımefendi idi. Peygamber Efendimizden önce vefât ettiği için naklettiği hadîs-i şerîf yoktur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *