Kur'an-ı Kerimi güzel okurdu
Alkame ibn. Kays, tefsir, kırâat, fıkıh ve hadîs ilimlerinde Tabiîn'in önde gelen isimlerindendir. Künyesi Ebû Şibl'dir. Alkame ibn Kays, Peygamber Efendimiz hayatta iken Müslüman olmuş, fakat O'nu görememiştir.
Alkame ibn Kays, içinden bir çok âlim çıkaran Yemen'in Nehâ ailesindendir. Tâbiînin ilim, zühd ve takvasıyla önde gelen isimlerinden Esved ibn Yezid en-Nehâî onun amcası, İbrahim en-Nehâî de halasının oğludur.
Ashabı Kirâm'dan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Âişe, Abdullah ibn Mes'ud, Hüzeyfetü'l-Yemâni, Selmân-ı Fârisî, Hâlid ibn Velid, Ebu'd-Derdâ ve Amr ibn Şurahbîl gibi pek çok sahabe ile görüşmüş ve onlardan ilim alıp hadîs rivâyetlerinde bulunmuştur. Hz. Ali ile Nihavend'de Hariciler'e karşı elinde kılıcı ile bizzat savaşmıştır. Horasan fetihlerine de katılan Alkame, Merv'de iki sene kalmıştır.
Alkame ibn Kays, Ebû Hanîfe'yi yetiştirecek Kûfe mektebinin kurucusudur. Kûfe'de yetişen bütün Tabiîn imamları.. ve başta da, birçok sahâbi görmüş Amr ibn Şurahbîl kendisinden rivâyette bulunur ve yanındakilere de şöyle derdi:
"Haydi, oturması-kalkması, duruşu ve davranışları ile insanların Abdullah İbn Mes'ûd'a en çok benzeyeninin yanına gidelim." Abdullah İbn Mes'ûd için de: "Nebî'ye insanların en çok benzeyeni" denirdi. İbn Mes'ûd, yapı olarak ufak tefekti ama, namaza duruşu, namazdaki huşûu ve derinliğiyle Allah Rasûlü'ne çok benzerdi. Alkame de, İbn Mes'ûd'u temsil etme gayreti içindeydi. Bu öyle bir benzerlik ve temsildi ki; nasıl Allah Resûlü: "Kur'ân'ı İbn Ümmü Abd'den -yani, İbn Mes'ûd'dan- dinleyin." (Buhârî) buyurmuştu;
İbn Mes'ûd da çok defa: "Çağırın Alkame'yi, bana Kur'ân okusun" derdi. Alkame gelir ve okumaya başlardı. Okur okur, nihayet okumayı bitirince İbn Mes'ûd yine: "Oku; anam babam sana feda olsun!" diyerek, devamını isterdi.
Abdurrahman ibn Hürmüz el-A'rec diyor ki: "Alkame, yaşadığı dönemde Kur'ân-ı Kerîm'i en güzel okuyanlardan biri idi. İbn-i Mes'ûd ne zaman onun okuyuşunu dinlese, kendinden geçer ve; 'Eğer Resûlüllah seni görseydi, seninle mesrûr olurdu' derdi.
Nitekim Ahmed ibn Hanbel'e Tabiûn'un en faziletlileri kimlerdir diye sorulduğunda; "Osman en-Nehdî, Kays ibn Ebi Hâzim, Alkame ibn Kays ve Mesrûk ibn el-Ecda'dan daha faziletlilerini bilmiyorum" demiştir. (Kavâidu't-Tahdîs)
Bilhassa fıkıh ilminde haklı bir itibar kazanan Alkame ibn Kays çok sayıda talebe yetiştirmiş, Ehl-i Sünnet itikadının öğretilmesi, yerleşmesi, yayılması ve daha sonraki nesillere intikalinde büyük hizmetleri olmuştur.
Hanefi Mezhebinin kurucusu İmâm-ı A'zam Ebû Hanife, ilmini o'nun talebeleri zincirinden almıştır.
Zühdü ve takvası dillere destan olan büyük İmam Ebû Hanife Alkame'ye o kadar hayrandı ki: "Alkame, bazı noktalarda bazı sahâbîlerden daha ileride olabilir; yani fıkıh ve hadîste bazı sahâbîlerden daha derin, daha çok vukuf sahibi olabilir" derdi.
Alkame, hadîs ilminde hâfız hadîs-i şerîf âlimi derecesinde idi. O, hadîs-i şerîfleri senetleri ile ezbere bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerifler, Kütüb-i Sitte denen meşhûr altı hadîs külliyatında yer almaktadır.
Alkame ibn Kays, tefsir ilminin de büyük imâmlarındandır.
Âyet-i kerîmeleri tefsir ederken hadîs-i şeriflere mürâcaat ederdi. En'âm sûresi 82. âyet-i kerimenin tefsiri hakkında İbn-i Mes'ûd'dan şöyle rivâyet etmiştir: "İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır." âyet-i kerîmesi nâzil olunca Ashâb-ı kirâm; "Hangimiz zulüm işlememiş bulunuyoruz?" diye Resûlüllah'a sordular. Resûlü Ekrem: "Bu, sizin hakkınızda değildir" buyurmuş ve sonra da: "Hani Lokman da oğluna nasîhat ederek demişti ki: 'Oğlum, Allah'a şirk koşma! Şüphe yok ki bu şirk pek büyük bir zulümdür' (Lokman, 31/13) meâlindeki âyeti okumuş, bu âyet-i kerîme ile En'âm sûresi 82. âyetteki zulmün, Allah'a ortak koşmak demek olduğunu bildirmiştir. (Buhari, "Tefsir ''En'âm, 3'' ''Lokman, 1"
Kırâat ilminde de oldukça önemli bir yere sahip olan Alkame ibn Kays, meşhur kıraat alimlerinden Yahyâ ibn Vessâb, Ubeyd ibn Nadle ve Ebû İshak es-Sebiî'nin de hocasıdır.
Vasiyeti:
Ben vefât ederken başımda ''Lâ ilâhe illallah'' diyerek, telkinde bulununuz. Vefât haberimi yaymayın ve beni hemen kabrime götürün."
Alkame, 681'de 90 yaşında iken Kûfe'de vefat etmiştir.
