Türk Bayrağı ile Atatürk Resmini İndirmek
Yemekte beraberiz
Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün, emanetinin gerçek sahipleri,
Bu vatanın nasıl kazanıldığını, bilen,
Nasıl elde tutulacağını çok iyi idrak eden bozkurtlar, Asenalar.
Başbuğ Türkeş"in "TÜRKÇÜ" fikirleri ile yoğrulmuş,
Benlik kazanmış,
Devlet Bahçeli"nin "GENÇLİGİ KİMSEYE KULLANDIRMAMA" öngörüsü ile
Dengesini bulmuş, dostlar meclisi.
Bu temiz insanlar, Bagcılar MHP ilçe başkanı Ali Erdemir"in "KARDEŞLİK" yemeğinde bir araya geldiler.
Bu yemekte "BAYRAK" vardı.
Bu yemekte "VATAN" ön plandaydı.
Bu yemekte "AÇILIM" yoktu.
Birleşme, bütünleşme,
Bu vatanı birlikte koruma iradesi vardı.
Albayrak üzerinde Ulu Önder Atatürk, Başbuğ Türkeş ve de Bahçelinin resimleri vardı.
Bence yakışmışlardı da.
Ama her şeye rağmen yemekte bir hüzün vardı.
İnsanların gözlerinde "ENDİŞE" okunuyordu.
Öncelikle mevcut iktidarın ülkeyi nereye götürdüğü ile ilgili kuşkular ön plandaydı.
Açılamayan açılımlar,
İktidara özel anayasaya düzenlemeleri,
Dokumuzla uyuşup uyuşmayacağı belli olmayan belirsiz, sistemler,
Geceye damgasını vurdu.
Ama çok daha önemlisi, Samsun"da civan gibi iki polisimizin "KAHPECE" şehit edilmesi.
Şirnak"ta bir yiğit TÜRK YÜZBAŞISININ katledilmesi.
Özellikle Samsun şahadetinin TÜRK"E atılan yumruk ertesinde olması,
Bazı şüpheleri de insanın kafasına yerleştiriyor.
Acaba! Dedirtiyor.
BDP"nın son günlerde saldırganlığı ile ön plana çıkan milletvekili Sırrı Sakık"ın ;
"Bu yumruğun hesabını soracağız" türündeki nefret kokan söylemi,
İnsanların şüphelerini artırıyor.
Türkiye"nin bir yerlerine meşe dalı sokanlar,
Ahmet TÜRK"Ü programlarına çıkarıp "MASUM" bir "EFSANE" gibi göstermeye çalışanlar.
Ne hikmettir ki?
O şehitlerimizin adını bile anmadılar.
O yemek işte bu endişelerin gölgesinde yapıldı.
İnanın kimse yediğinden pek bir şey anlamadı.
Gece boyunca sevgili Mehmet Müftüoğlu ile hep bunu tartıştık.
Bir yanımda da Gümrük Muhafazaya yıllarca hizmet etmiş Başmüdür Hami Arıcı da vardı.
Memlekete hala hizmet ateşi ile yanıyordu.
Onlar da hep aynı şeyi düşünüyorlardı.
VE Reşat Doğru,
Tokat"ın yiğit evladı, zamanın devlet bakanı.
Onunla ilk defa tanıştım.
Asalet ile ruh temizliğinin bütünleştiği bir TÜRK çocuğu.
Bize hep bu günü ve iktidar partisini anlattı.
Kürsüye çıktığında o da aynı şeyleri söyledi.
Önce şehitlerimize rahmet diledi.
Sonra iktidar partisinin iktidarsızlığını dile getirdi.
Yolsuzluğunun talan cumhuriyetinin son örneklerini verdi.
Tokat"ın nüfusunun 7, 5 yılda üçte bir oranında azaldığını anımsattı.
Sebebinin yatırım yapmayan,
İnsana iş bulmayan "POPÜLİST" politikalarla günü kurtaracak işlerle uğraşan hükümetin,
Başarısızlığında yattığını anlattı.
Sonra kürsüye sevgili İhsan Barutçu geldi.
Fatih"te kahvehane arkadaşım,
12 Eylül"ün "ün gerçek mağduru,
AKP"nin tuzağını anlattı.
Anayasa açılımın sadece sadece birilerini kurtarma operasyonunu olduğunu,
Türk Halkının bu tuzağa düşmemesi gerektiğine dem vurdu.
Bir "ABİ" şefkati ile karamsar bir AKP görüntüsü çizdi.
Ve gecenin modern "NENE KORKUT ASENASI",
Meclis Başkan Vekilimiz Meral Akşener.
Kürsüye o kadar yakışıyordu ki!
İnanın onu dinlerken zevk aldım.
Bilgi birikimim arttı.
Göremediğim bazı noktaları aydınlattı.
İktidarın karanlık noktalarını o kadar net olarak bize anlattı ki, Kendisine buradan teşekkür etmek istiyorum.
Ama anlattıklarından özel bir anekdotu, burada okurlarım ile "ÖZEL" olarak paylaşmak istiyorum,
Akşener, Habur"a giden yargı grubunun içinde bir öğrencisinin olduğunu,
Onun anlattığı bir olayın iktidar partisinin VATAN konusunda içler acısı acziyetini,
Saygısızlığını GÖZLER ÖNÜNE SERDİĞİNİ söyledi.
Olayın özeti şöyle;
PKK"lılar, Kandil"den geliyor,
Hâkimlerin karşısına çıkıp salıverilecekler.
PKK"lılar yargılanacağı odaya giren hükümet bürokratlarından biri,
Duvardaki ATATÜRK resmini ve de TÜRK BAYRAĞINI indirip alıyor.
Sonra da orada görevlilere dönerek;
"Arkadaşlar gelenler sonuçta militan, Bayrak ile Atatürk resimlerine bakarak tahrik olmasınlar diye onları kaldırdım" diyor.
Evet dostlar,
İster yeyin, ister gargara yapın,
Zihniyet bu.
Ve son not,
İlçe Başkanı Ali Erdemir"in birilerine peşkeş çekilen 34 trilyonluk yolsuzluk dosyası.
Atilla Kaya, bu dosyayı Mecliste birilerine sormuş,
Ama hala cevap yokmuş.
Yönetenlerimize duyurulur.
