DÜĞME
Tarih, 1980 kusurlu yıllar.
Haberin merkezinde, bölgedeyim.
Yani Güneydoğu"da.
Serbest muhabir olarak bölgenin tozunu atıyorum.
Yaklaşık 7 yıl süren bu gidiş gelişler sırasında,
Öncelikle doğunun yemekleri ile tanıştım,
Sonra, daha da önemlisi, bölgenin Kahramanları ile tanışıp kaynaştım,
Korucularla,
Ve de köklü bazı ailelerle.
Buradaki dostlarımdan biri de "HACI NİZAMETTİN"Dİ".
Kendisi bir iki röportajımda gazetemizin sayfalarını da süslemişti.
Bu da bu kadim dostun hoşuna gittiğinden,
Ne zaman bölgeye gitsem rehberlik görevini yerine getirir,
O meşhur yeşil renkteki "MANDA KASA" Mersedes"i ile beni uçaktan alır,
Bölgeyi gezdirme işini kimseye bırakmazdı.
Hacı çok şeker bir dosttu.
Espriydi ve de misafirperverdi.
Özetle gidiş gelişlerim sırasında bana çok iyiliği dokunmuştu.
Bölgeye gidiş gelişlerimin sonlarına doğru bir haber aldım.
HACI böbreklerinden rahatsızdı.
Eh, iyilik yapma sırası artık bendeydi.
Onu İstanbul"a getirttim.
Burada doktor arkadaşım Ali Rıza Sığırcı"ya bir güzel tedavi ettirdim,
Sonra da bir ağırlayıp göndereyim dedim.
Düşündüm
Hacı, Diyarbakırlıydı.
Etin halasını yiyordu.
Ona yemediği bir şey ikram etmeliydim.
Bu ne olabilirdi?
Tabi ki balık.
Hem de balıkların şahı "KALKAN".
Rumeli Fenerine gidip HACI için "7" kiloluk bir erkek kalkan aldım.
Akşam kalkanın her türlüsünü, "ızgara, fırında , yağda" Hacı"ya sunduk.
İlginçtir,
Yemedi.
Hatta çatalının ucunu bile sürmedi.
Merak edip sordum;
Hayrolsun Hacım, Niçin yemiyorsun?".
Bana dönüp, çok saygılı ve kısık bir sesle kulağıma fısıldadı;
"Bu meretin üzerindeki düğmeler "SİGİL" gibi görünüyor ve
MİDEMİ BULANDIRIYOR" DEDİ."
Evet, dostlar o hacımızın kendine göre "İĞRENÇ" düğmesiydi.
Şimdi bizim düğmemize dönelim.
Artık insanımızın iyice midesini bulandırmaya başlayan düğmelere.
Ortalıkta yine bir DÜĞME muhabbeti var.
Baykal"ın istifası ile birlikte birilerinin düğmeye bastığı söyleniyor.
Kim bu düğmeciler?
Çok merak ediyorum
Türk Siyasetine bu kadar müdahil olan,
Siyasetçilerimizi yönlendiren,
En önemli zamanlarda ortaya çıkıp, kendi doğrularını bize dayatan.
Kim bunlar Allah aşkına?
CIA mi?
Mossad mı?
Bizim bazı iç karanlık odaklarımız mı?
Kim Allah aşkına?
Zamanlamaya bakın!
Anayasa paketi meclisten geçmiş.
AKP kendi paketini hazırlamış.
CHP Anayasa mahkemesine gidecek.
Bir anda Baykal"ın 10 yıl öncesine dayanan bir kaseti ortaya çıkarılıyor.
Niçin? Bugün?
Yıllarca bekleyen bir kaset veya her neyse, özellikle bu kritik günde vizyona sokuluyor.
Öyle bir zamanlama ki bu kadar cuk diye otururdu.
AKP"nin oyları yüzde otuzlarda.
CHP ona yaklaşmış.
MHP yaklaşmış.
AKP"nin önümüzdeki seçimde iktidar olma şansı yok gibi.
Bir anda düğmeye basılıyor.
Üzüldüm
Öncelikle siyasetçiler açısından.
Kendi adıma bu dönemde asla "SİYASET" yapmak istemem.
Belden aşağı bu kadar acımasızca vurulmanın,
Siyasi Erk"in bu kadar ayaklara düştüğü bir dönem bence hiç yaşanmamıştır.
Ve gerçek olan artık hiçbir siyasetçinin yatağında rahat uyuyamayacağı.
Birileri aklına geldikçe "DÜĞMEYE" basacak.
Yeni yeni kasetler hep ortalığa saçılacak.
Öyle veya böyle, hepimizin bir açığı mutlaka vardır.
Onun için herkes korkmalıdır.
Memleket için iyi bir şeyler yaptığında,
Veya iktidar erkini ele geçirme aşamasında olduğunda bu tür aşağılık görüntülerle karşılaşabiliriz.
Bu montaj da olabilir, gerçekte.
Hiç önemli değil.
Önemli olan ne pahasına olursa olsun iktidarda kalabilmek.
Baykal"a şahsen üzüldüm.
Kendisi Toros"ların bir "YÖRÜK" çocuğu.
Damarlarında TÜRK kanı akıyor.
Ve vatan millet mücadelesini de iyi yapıyordu.
Demek ki bundan rahatsız olan birileri onu siyaset sahnesinden "OFF" etmek içen düğmeye bastı.
Şimdi merak edilen şey "SIRADA KİMİN OLDUĞU".
Siyasetçilerimiz için DUA ediyorum.
Allah yardımcıları olsun.
