Recep İvedik"in Kültür Başkenti

Hiç unutmuyorum,

Geçen yıl makamda otururken bir telefon aldım,

Arayan Yakın dostum Diş Hekimi Halit Büyüköğüt"tü

Çoban Çeşme"de, trafiğe sıkışmıştı,

Hastaları ile randevusu vardı ama trafik bir illetti,

Gıdım gıdım ilerliyordu.

Benden rica etti;

"Ali, Şu trafik niçin kapalı bir öğreniver" demişti.

O gün İstanbul"un Kurtuluşu olduğunu ona hatırlattığımda bana tarihi bir cevap vermişti:

"Fatih İstanbul"u kurtardı da, bu arkadaşlardan bizi kim kurtaracak" .

Halimiz budur dostlar.

Şairin dediği gibi;

"Ankara"nın en çok neyini seversin,

İstanbul"a dönüşünü."

Artık o devir bitti.

İstanbul"dan kaçma zamanı.

Bu özellikle İstanbul"un yerlileri için geçerli.

Şehrin esas "klâs" dokusunu oluşturanlar için.

Onlar artık mutsuz.

Çünkü 15 milyonluk nüfusu ile İstanbul artık dünyanın en kozmopolit şehri.

İpini koparan burada.

Güneydoğu"da,

Doğuda,

İş, dendiğinde akla gelen ilk ve tek şehir İstanbul.

" Seni tek geçerim" misali.

Kimse İstanbul dışında bir yere göçmüyor.

Bu da belediyeleri alt yapıya yetişme konusunda zorluyor.

Bu son yağmurlarda da kendini gösterdi

İstanbul resmen sele teslim oldu.

Ortalık ana baba günü.

Sele kapılanlar,

Paçaları sıvayıp sırtında çocuğunu okula götürmeye çalışanlar,

Arabası içinde boğulma tehlikesi geçirenler,

Trafik çilesinden yolda kalanlar,

Boğulanlar,

Gerilen sinirler yüzünden birbirlerine saldıranlar,

Ne ararsan var,

Tekmili birden.

Tiyatro, sanki mübarek şehir.

Tam Recep İvedik"lik.

Ha, İvedik, dedik de,

Sevgili Şahan Gökbakar bence şu İstanbul"u ele almalı,

Özellikle daha önce yaşadığı Tozkoparan"ı.

Namı diğer TOSKİ"yi.

Buradan çok şikâyet alıyoruz,

Tozkoparan mahallesi Türkiye"nin Teksas"ı olma yolunda,

Cinayetler işleniyor,

Güpe gündüz arabalar soyuluyor,

Tinerciler artık mahalle aralarında,

Para vermeyene bıçak çekiyorlar,

Gündüzleri insanların arabalarının plakaları sökülüyor,

Hırsızlık ise ayrı bir dert,

Çelik kapı firmaları kar patlaması yaptı,

İnsanlar ailesi ile artık sokakta gezerken bile korunma kaygısı ile silah taşıyorlar.

Bir ay önce bir gazeteci arkadaşım akşam saatlerinde evine dönerken tinercilerin elinden kendini zor kurtarmış.

Şehrin diğer yönleri farklı mı?

Bence değil.

Daha dün yine Gazeteci Arkadaşım Bahar Baran, telefonda adeta imdat diye bağırıyordu,

Gündüz Arabasını çalmışlar.,

Hem de en mutena semtte,

Yeşilköy"de.

Yeni Emniyet müdürümüzün dikkatine sunuyorum.

Öze dönersek,

Hakkını vermek gerekirse,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul"da güzel şeyler de yaptı.

Göze hitap etti.

İstanbul"u lale, sümbül, menekşe ve de gülle donattı.

Yani güneşli bir havada sokağa çıktığınızda içiniz açılıyor.

İstanbul"un o eski kasvetli ve iğrenç görüntüsünden eser yok.

Ama aynı dikkat ve özen altyapı için de gösterildi mi?

Bence hayır.

Şu üç günlük yağmur serüvenine bakanlar,

İstanbul"un altyapısının "BİTİK" olduğunu çok net görebilirler.

Özetle MEGA kentimizde Lale Devri, bitti,

İşkence devri başladı.

Tabii bu yağmurlu,

Karlı havalar için geçerli.

Yağmur kar dolu olmadığı müddetçe,

Problem yok.

Ha bu arada trafiği de unutmamak gerek.

Artık İstanbul"da trafikte araba kullanmak cambazlık gibi bir şey.

Ara sokakları bilmen gerek.

Çünkü sıkıştığında eve ulaşmanın tek yolu, aradan kaçmak.

Tabii şanslı olup ta o sokaklara ulaşabilirsen.

Evet, dostlar, İştanbul artık her yönü ile

Nüfusu,

Trafiği,

Bitik altyapısı Vs,

Her şeyi ile yaşanmaz bir şehir.

Artık köyümüze dönme zamanı.

Dönmesek kalbimize inecek.

Bu strese bu hengâmeye dayanmak zor.

İstanbul"a ve burada yaşayan bizlere geçmiş olsun,

Lale ile uğraşıp altyapıyı unutanları da Recep İvedik"e havale ediyorum.

O haklarından gelir.