Hiç Kız İstediniz mi? Para, Yoksa Yandınız
Ne demişler;
"Hatır için çiğ tavuk yenir "diye.
Yeğenimiz Trakyalı,
Sevdiği kız, Osmaniye Kadirlili.
İsteme görevi bizde.
Amca, Baba yarısı olduğuna göre,
Hazırlığımızı yapıp,
Bastık gaza.
İstikamet Kadirli.
Yaklaşık 1300 km"lik bir yol.
Kamyon arkası yazısı gibi;
"Bu yol bitmez."
Ha bu arada ilk defa kız isteyeceğim için biraz heyecanlıyım,
Beynimin bir kenarında "Ya vermezlerse" endişesi dolaşıyor.
Ama bir yandan da avantajımız var.
Kız isteme ustası TÜRK Yiğidi ağabeyimiz Ali Balkan yanımda.
Beni rahatlatıyor;
"Hiç korkma, çocuklar birbirinin sevmiş, hem bir Yörük Evine gidiyoruz, orası
Benim diyarım, Adana benden sorulur "diyor.
Heyecanım gidiyor.
Yolda, Adana"nın Büyük Başkanı Aytaç Durak"ta ekibe TELEFONLA katılıyor.
"Bize düşen bir görev var mı?"
Fısıldaması heyecanımı biraz törpülüyor.
Bu duygularla ilerlerken, Konya gözlerimizin önünde beliriyor.
Koskoca bir ovanın ortasında, adeta bir Selçuklu şehri.
Ama bizim aklımıza TÜRKÇE" yi ilk olarak kullanan o yiğidi getiriyor;
"Karaman oğlu Mehmet Bey."
Allah ondan bu güzel dili bize kazandırdığı için razı olsun.
Konya"nın dolambaçlı yollarını geride bırakıp Mersin"e girdiğimizde,
Levent ile Neslihan sahneye çıkıyor.
Eczacı karı koca.
Bizim de otuz yıllık dostlarımız.
Akşam onların misafiriyiz.
Minik kızları İrem"in şirinlikleri bizim stresimizi azaltıyor
Sonra stratejimizi oluşturuyoruz.
Setler alınıyor, bilezikler seçiliyor, alyans beğeniliyor ve de tek taş bizi fiyatı ile derinden vuruyor.
Aman evlenecekler duymasın diyoruz.
Ertesi günü yolumuz uzun, ANDIRAN Yaylasına çıkıp Yörük Obasında kız isteyeceğiz.
Hava sıcak ve nemli.
Dönmek yok, yola koyuluyoruz.
Hedefe yaklaştıkça, heyecanımız katlanıyor,
Ama yaylanın serin ve de nemsiz havası hem nefesimizi,
Hem de ruhumuzu açıyor.
Ve akrabalık bağlarını atacağımız evdeyiz.
Tokuşan kafalar "Yörük Obasının" Türkmen Gelin adayının "Bizden" olduğunu hatırlatıyor.
Rahatlıyoruz.
Sonra Ali Baba"nın o muhteşem konuşması,
Son hatırladığım, küçük kızını "VERDİM" diyen Hilmi Baba"nın üzün ve mutluluk dolu gözyaşları.
Ben de hüzünleniyorum.
Hem onun için hem de kendim için.
Çünkü benim de kızım 16"SIN DA.
Ve zaman daralıyor,
Kapımız beş on sene sonra çalınacak.
Eh, kızı aldığımıza göre son âdetimizi de yerine getirme zamanı.
Adana usulü tatlımızı afiyetle yiyoruz.
İşimiz bitti.
Şimdi artık şöyle bir Akdeniz turu yapıp İzmir"de ki yazlığımıza dönebiliriz.
Ağabeyime raporu verip, Yeğenim Recep"i yolcu edip,
Gelinimiz EŞE" ye el sallayıp yola koyuluyoruz.
Şirin çift, Neslihan ile Levent"e veda etmeyi de unutmuyoruz.
İlk duraklarımız Silifke, Anamur.
Nemi hariç bu Akdeniz ne muhteşem bir bölge.
Yok, yok gibi.
Kokulu muzlar, taze bademler, çam balları.
Güçlü kuvvetli Yörük Anaları yol boylarının geçici marketlere çevirmişler.
Ucuz ve muhteşem şeyler satıyorlar.
Almayan bin pişman oluyor.
Ne bulursak arabanın arkasına tıkıyorum.
Uzun bir yolculuk
Antalya"yı geçip Toros"ların sarp tepeleri arasından Kalkan"a doğru ilerliyoruz.
Orada da 20 yıldır devam eden bir kooperatifimiz var.
Ölmeden, neler oluyor diye bir görmek istiyoruz.
Sıcaktan bunalmış haldeyiz.
Tek çare karpuz diyoruz.
Yeşilköy adlı şirin bir beldede manava giriyoruz,
Karpuz"un fiyatı gözlerimizi fal taşına çeviriyor.
Antalya"da 350, Yeşilköy"de 700.
Manav"ın cevabı Aziz Nesin"lik "Zam geldi."
Yüz km mesafede yüzde yüz zam.
Sonra markete giriyoruz.
Kalkan"da Yalı Market.
Fiyata bakmadan şeftali alıyoruz.
Nektarın 7 milyon,
Şeftali 6 milyon.
Yandım Anam diyerek beldeyi terk ediyoruz.
Allah kalanlara yardım etsin.
Ve kimseye acımadan karpuz fiyatını ikiye katlayan o "KOCA KAFALI" karpuzcudan turistlerimizi korusun.
Son söz MHP"den son seçimde seçimi çok az oy farkı ile kaybeden Türk Çocuğu Hasan Baysal"a;
"İleride başkan olursan, o YALI Market"in ruhsatını mutlaka iptal ettir".
Yedi milyona şeftali mi?
Olur yahu!
