Resulullah'ın zikir tavsiyesi...
ADAMIN
biri Hz. Peygambere gelerek şu şikayette bulunur:Ey Allah'ın Rasûlü! ''Dünya bana sırt çevirmiş ve elimdeki servet de azalmıştır.'' Bu konuda ne buyuruyorsunuz?
''Sen meleklerin namazı gibi namaz kılıp, mahlûkâtın tesbihî gibi tesbih etmez misin? Onlar bu namaz ve tesbih sayesinde rızıklanmaktadır?''
Ey Allah'ın Rasûlü! Meleklerin namazı ile mahlûkatın tesbihi de nedir?
''Fecir ile sabah namazı arasında 'Sübhânallâhi ve bi hamdihî sübhânallâhil azîm estağfirullah'' Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Bunu, kendisinin hamdiyle itiraf ediyorum. Azîm olan Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir. O'ndan af dilerim kelimelerini yüz defa söyle! Bunu yaptığın takdirde dünya zelîl ve itaatkâr olarak sana gelecektir. Kul elhamdülillâh, dediğinde bu kelime mânen gök ile yer arasını, ikinci defa dediğinde ise, tâ yedinci gökten yerin en alt tabakasına kadar doldurur. Üçüncü defa elhamdülillâh dediği zaman da Allah Te'âlâ, ona ''Ey kulum! İste! İstediğin sana verilecektir'' karşılığını verir.
Rıfâe ez-Zarkî veya Zurkî şöyle anlatır:
''Bir gün Hz. Peygamber'in ardında namaz kılıyorduk. Başını rükûdan kaldırıp da Semiallâhü limen hamideh dediğinde cemaatten birisi Rabbenâ lekel-hamd hamden kesîren tayyîben mübâreken fîh ''Ey rabbimiz! Bol, güzel ve bereketli hamd sana mahsustur'' dedi. Namazdan sonra Hz. Peygamber ''Demin konuşan kimdi?'' diye sordu. O şahıs kalkarak ''Ey Allah'ın Rasûlü! Konuşan bendim'' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ''Otuz küsûr meleğin, senin söy-lediğin kelimeleri yazmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm''.
''Allah'tan başka ma'bud yoktur. O herşeyden daha yücedir. Allah'ı her noksanlıktan tenzih ederim. Hamd O'na mahsustur. Günahtan dönüş ve ibâdete yöneliş ancak Allah'ın kudret ve kuvvetiyle olur''diyen hiç kimse yoktur ki deniz köpüğü kadar dahi günahı olsa bağışlanmış olmasın'.
Bu hadîs, İbn. Ömer'den rivayet edilmiştir.
Nu'man b. Beşir Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
''Allah'ın celâlini zikrederek tesbih ve tekbirle hamdini yerine getirenlerin zikir, tesbih, tekbir ve tahmidleri Allah Te'âlâ'nın arşını çepeçevre arı kovanı gibi vızıltıları olduğu halde kuşatır ve böylece sahiplerini, yani dünyada kendilerini yapan kimseleri anarlar. Hanginiz Allah nezdinde kendisini devamlı olarak anan birşeyi olsun istemez.
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
''Allah'ı tenzih ederim. Hamd O'na mahsustur. O'ndan başka ma'bud yoktur. O herşeyden yücedir'' demem, benim yanımda, üzerine doğan herşeyden daha sevimlidir.
Ebu Mâlik el-Eş'arî Rasûlullah'tan şu hadîsi rivayet etmiştir:
''Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillâh sözü kıyâmet gününde kişinin mizânını doldurur. Sübhânallâhi vallâhu ekber sözü de mânen yer ile gök arasını doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka kıyâmet gününde sahibi için bir burhan ve delildir. Sabır aydınlık ve ışıktır. Kur'an ise, lehte veya aleyhte hüccettir. İnsanlar ya nefsini satıp onu felâkete düçâr veya nefsini satın alıp onu âzâd ettikleri halde sabahlarlar.''
Ebu Hüreyre Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: ''
Ebu Zer el-Gıfârî, ''Allah nezdinde en makbûl ve en sevimli konuşma hangisidir?'' diye sorduğunda, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ''
''Sübhânallâhi ve bihamdihî Kendisinin hamdiyle Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim''. Sübhânallâhi'l-azîm Yüce olan Allah her çeşit eksiklik ve nok-sanlıktan münezzehtir''.
Ebu Hüreyre Rasûlullah'tan (s.a.v) şu hadîsi rivayet eder:
Allah Te'âlâ konuşmalardan şu cümleleri seçmiştir: ''Allah her türlü eksiklikten münezzehtir. Hamd O'na mahsustur. Allah'tan başka ma'bud yoktur. O herşeyden daha büyüktür''.
Ebu Zer el-Gıfârî, şöyle anlatır: Ashâb-ı kirâmın fakirleri Hz. Peygamber'e gelerek şöyle dert yandılar: ''Ey Allah'ın Rasûlü! Zenginler bütün ecirleri elde etmektedirler. Bizim kıldığımız gibi namaz kılar, tuttuğumuz gibi oruç tutarlar; üstelik de mallarının fazlasını Allah yolunda sadaka olarak verirler. Oysa biz bunlardan mahrumuz''.
Rasûlullah da şöyle cevap verdi: ''Allah Te'âlâ'nın size, kendi yolunda sadaka olarak vereceğiniz birşey ihsân etmediğini mi sanıyorsunuz? Sizler için her tesbîhinize karşılık bir sadaka ecri olduğu gibi, her tahmid hamd ve tehlîlinize Lâ ilâhe illâllah karşılık da bir sadaka ecri vardır. Her getirdiğiniz tekbir bir sadaka sayılır. Yapacağınız emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münkeriniz de sadakadır. Herhangi birinizin hanımının ağzına koyduğu lokmalar da sadakadır. Hatta hanımınızla cimâ' etmeniz bile sadakadır.''
Ebu Hüreyre ve Ebu Said el-Hudrî'nin şehadetiyle Allah Rasûlü'nün (s.a.v) şöyle buyurduğu sabit olmuştur:
Kul, ''Lâ ilâhe illallâh'u vallâh'u ekber'' dediği zaman, Allah Te'âlâ karşılık olarak ''Kulum doğru söyledi. Benden başka ma'bud yoktur ve ben herşeyden daha yüceyim'' buyurur. Kul, ''Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh'' dediği zaman Allah Te'âlâ ''Kulum doğru söyledi. Benden başka mâ'bud yoktur'' der. Kul, ''Lâ ilâhe illallah ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' dediği zaman da "Kulum doğru söyledi. Günahtan vazgeçip ibadete yönelmek ancak benim kuvvetimle olur. Bu kelimeleri son nefesinde söyleyen kimseyi ateş yakmaz'' buyurur.
Bir başka hadîs de şöyledir:
Kim sabahladığı zaman, ''Rabb olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, imam olarak Kur'an'a, rasûl ve nebî olarak da
Muhammed Mustafâ'ya râzı oldum''' derse, Allah Te'âlâ'ya kıyâmet gününde o kulunu râzı etmek düşer.
