Ebu Said El-Hudri...
Ashab-ı kiramın fakihlerinden biri. Sa'd b. Malik b. Sinan b. Ubeyd, Adiyy b. Neccar kabilesindendir. Babası, Medine'de İslam'ın tebliği başladığında müslüman olmuş, Ebu Said müslüman bir ailede dünyaya gelmiştir.
Ebu Said el-Hudri, Rasulullah'ın hadislerinden binden fazla rivayet eden Ebu Hureyre, Abdullah b. Ömer, Enes b. Malik, Ümmü'l-Mü'minin Aişe, Abdullah b. Abbas, Cabir b. Abdillah el-Ensari, ile birlikte Muksirun adı verilen sahabelerden biridir. Bu yedi sahabi, onaltıbinden fazla hadis rivayet etmiştir. Ebu Said el-Hudri bin yüz yetmiş hadis rivayet etmiştir. Bunlardan kırk tanesi Buhari ve Müslim'de yirmi altısı yalnız Buhari'de, elliikisi yalnız Müslim'de, diğerleri öteki hadis kitaplarında bulunmaktadır (Sahih-i Buhari Muhtasarı).
Ebu Said, Medine'de Mescid'i Nebevi'nin inşasına katılmış, Bedir gazasında küçük olduğundan bulunamamış, onüç yaşında, Uhud gazasına babası ile katılmış ve bu savaşta babası Malik şehid olmuştur. Babasının ölümünden sonra ailesinin geçimi ona kalmış ve önceleri açlık çekmiş, karnına taş bağlamıştır. Ailenin kadınları, "Kalk da Rasulullah'a git, ondan bir şey iste, herkes istiyor" dediklerinde önce gitmemiş, sonra Rasulullah'ın huzuruna gittiğinde onun şu hutbeyi irad ettiğini görmüştür: ''İstiğna gösteren ve iffeti muhafaza eden insanları Cenab-ı Hak alemden müstağni kılar." Bu sözü duyduktan sonra bir şey istemeye cesaret edemeden dönmüştür. Bunun sonrasını kendisi şöyle anlatır: "Rasul-i Ekrem'den bir şey dilemeyerek döndüğüm halde Cenab-ı Hak bize rızkımızı gönderdi. İşimiz o kadar yoluna girdi ki, Ensar içinde bizden daha zengin bir kimse yoktu"
(Ahmed b. Hanbel)
Hudeybiye, Hayber, Mekke'nin fethi, Huneyn, Tebük gazalarında bulunmuştur. Rasulullah'ın on iki gazasında yer almıştır.
(Sahih-i Buhari).
Hz. Ömer ve Osman devirlerinde Medine'de fetva vermiş, Hz. Ali devrinde Nehrevan savaşında bulunmuştur. Haricilere ilişkin şu rivayeti vardır:
Bir gün Rasulullah bir şeyleri taksim ederken bir adam geldi ve ona: "Ya Rasulullah, adalet üzere hareket et" dedi. Rasulullah, "Ben adalet etmezsem kim eder?'' buyurdu. Hz. Ömer adamın kellesini vurmak istedi. Rasulullah buyurdu ki:
"Hayır bırak. O'nun öyle arkadaşları olacak ki, onlar sizin namazlarınızı, oruçlarınızı beğenmeyecek, fakat onlar bir ok yayından nasıl çıkarsa dinden öyle çıkacaklar. Bunların içinde öyle bir adam bulunacak ki, memelerinden biri kadın memesi gibidir. Bunlar, insanlar bir fetret içinde iken zuhur edeceklerdir." Ve o sırada bu adam hakkında şu ayet nazil oldu:
''Adamlar içinde öyleleri vardır ki, sen sadakayı dağıtırken seni kaşla gözle muaheze ederler.'', "Sadakalar hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse hemen öfkeleniverirler. Eğer onlar Allah ve Rasulü'nün kendilerine vermiş oldukları şeylere razı olsalar ve 'Allah bize yeter; O ve Rasulü bol nimetinden bize verecektir; doğrusu biz Allah'a gönül bağlayanlardanız' deselerdi daha hayırlı olurdu" (Tevbe, 9/58-59).
Ebu Said bu hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir:
"Şehadet ederim ki, Rasul-i Ekrem bu sözleri söylemiş, yine şehadet ederim ki, bu adamı Hz. Ali katletmişti. Bu adam teşhis olunurken vakta yerinde bulundum, onun Rasul-i Ekrem'in tarif ettiği gibi olduğunu gördüm." Hicretin 36. yılında olan bu olaydan sonra Ebu Said 60. yılda Kerbela faciasına şahit olmuştur. 63. yılda Medine halkı isyan edince ve Yezid'e karşı çıkarak Abdullah b. Hanzala'ya bey'at edince Ebu Said de bu harekete, katılmıştır Ancak Yezid'in kuvvetleri ile Medineliler çarpışırken iki tarafın da bu savaştan bezgin olması ve Ebu Said el-Hudri'nin silahını bırakması ve esir olarak Şam'a götürülerek orada Yezid'e bey'at etmesi, Abdullah b. Ömer ile arasının açılmasına yol açmıştır. Abdullah ona: 'Sen iki emire mi bey'at ettin?' demiş, İbn Ömer buna müteessir olmuş ve, "Nass, bir emir etrafında toplanmadan iki emire bey'at doğru değildir" demiştir (Ahmed b. Hanbel).
Ebu Said, H. 74 yılında seksenbir yaşında vefat etmiştir. Ashabın fakih ve alimlerinden olan Ebu Said'in Abdurrahman, Hamza ve Said adında üç çocuğu olmuştur.Ebu Said'in rivayetlerini nakledenler arasında Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, İbn Ömer, Ebu Katade, Ebu Tufayl, Said b. el-Müseyyeb, Tarik b. Sihab, Ata, Mücahid... bulunmaktadır.
Talebelerinden Kuz'a Ebu Said'e, Rasulullah'ın namaz kılma şeklini sorduğunda Ebu Said şöyle demiştir: "Rasul-i Ekrem öğle namazına durdukları zaman birimiz kalkar, Baki'ye gider, ne işi varsa görür, ondan sonra evine gelir, abdestini tazeler, sonra mescide döner, Resul-i Ekrem'i birinci rekatta bulurdu" (Ahmed b. Hanbel). Ebu Said'e, "Siz bu hadisi bizzat Rasul-i Ekrem'den mi duydunuz? " diye soran Kuz'a'ya o şöyle cevap verir: "Ben Rasul-i Ekrem'den duymadığım şeyi nasıl naklederim? Evet, bizzat Rasul-i Ekrem'den duydum." Medine valisi Mervan'ın bir gün bayram namazında, namazdan evvel hutbe okumasına cemaatten biri "sünnete muhalefet ediyorsun" diye karşı çıkmış, Ebu Said de şöyle demiştir: "Bu zat vazifesini ifa etmiştir. Rasul-i Ekrem efendimizden duydum: ''İçinizden biri bir kötülüğü görür ve onu eliyle yok edebilirse hemen onu yok etsin; eliyle yok edemezse diliyle yok etsin, o da olmazsa kalbi ile yapsin. Bu da imanin en zayifidir" (Ahmed b. Hanbel).
