11 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hangi sevgi Ehl-i Beyt sevgisinden üstün olabilir...?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

 

Ehl-i Beyt kavramının sözlük anlamı, ''ev halkı'dır.'' İstılah olarak ise; ''Rasûl-i Ekrem (s.a.v)'in ailesine denilir''.

Ehl-i Beyt kadrosuna Hazret-i Peygamber (s.a.v) ile birlikte ''Hazreti Fatıma, Hazreti Ali, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin (r.anhüm) dâhil edilmektedir.'' Bunun sebebi, Hazreti Rasûl-i Ekrem (s.a.v)'den nakledilen şu hadis-i şeriftir:

Rasûl-i Ekrem (s.a.v), torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin'i abasının içine almıştı. Bu sırada Hazreti Fatıma ve Hazreti Ali de arkalarında bulunuyorlardı. Rasûlullah (s.a.v) onları kasd ederek; ''İşte benim ehl-i beytim.'' buyurdular.

Geniş anlamda ise; ''Efendimiz (s.a.v.)'in iman ehli olan akrabaları, soyundan gelenler ve tüm muttakilerdir.''

Kur'ân'da Ehl-i Beyt'i meth etmiş ve ''Ey Peygamber ailesi! Allah, günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor." buyurarak, onlardan her türlü ricsi giderip günahlardan tertemiz kılmıştır. Peygamberimiz, ''Allah'a yemin olsun! Ehl-i Beyt'imi Allah için ve bana olan akrabalıkları için sevmeyen kimsenin kalbine iman girmez.'' buyurmuşlardir. Yine Ibni Abbas'dan rivayetle Rasûlullah Efendimiz; ''Nimetleriyle sizi beslediği için Allah'ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i Beyt'imi de benim sevgim için sevin.'' buyurmuşlardir.

Efendimizin Ehl-i Beyt'e ilgisi sadece akrabalık bağının bir sonucu değildir. Bu aynı zamanda risalet vazifesinin de bir icabıdır. Zira kendisinden sonra kıyamete dek ümmetine; ilim, maneviyat, cihat gibi cemiyetlerin dinamiği olan, milletlerin ayakta kalmasını sağlayan ve devamları için şart olan dini hususlarda onların daima önde olacaklarını hadislerinde müjdelemiştir.

''Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. Ona binen tutunan tufandan, fitnelerden korunur. Ayrı düşen helak olur'' buyurmuştur.

Imam-i Şafiî, Ehl-i Beyt'e olan sevgisini şöyle ifade etmiştir:

''Ey Ehl-i Beyt! Size olan sevgim, Rabbime yakınlık vesilemdir. Onlar yüzü hürmetine kıyamet gününde sahifemin sağ tarafımdan verilmesini umarım. Ey Rasûlullah'ın Ehl-i Beyti! Sizi sevmek Allah'ın inzal buyurduğu Kur'an'da bize farz kılınmıştır. Size şu büyük şeref yeter ki; size salâvat getirmeyen kimse namaz kılamaz.''

Abdullah Farukî Hazretleri zahirde Ârifibillah Alâaddin Fersâfî Hazretlerinin nezaretinde yetişse de tasavvufta veysîlik olarak tabir edilen hususî bir nimete kavuşmuş ve manen rical-i gayb, Hz. Abdulkadir Geylânî, On İki İmamların irşatlarından istifade etmiş, Ehl-i Beyt'in babası Hz. Ali Efendimizde ise; ''Fenâf'i-Şeyh'' makâmına ermiştir.

''Hz. Fatıma annemiz cennet kadınlarının seyyidesi, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin de cennet gençlerinin efendileridir. Onlar Rasûlullah'ın cennet gülleridir.''

Ehl-i Beyte salavaı-i şerife getirmek:

''Elhamdülillahi Rabbi'l-Âlemin, ve's-salâtü ve's-selâmü alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin ve eshabihi ve ezvacihi ve evlâdihi ve etbaihi ve ehl-i beytihi ve ümmehatihi ve ebihi biadedi külli şeyin fi'd-dünya ve'l-âhireti ve kezalik. Ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemin.''

Efendimiz veda hutbesinde:

''Sizlere iki şey birakiyorum onlara uydugunuz zaman asla sapitmazsiniz. Bunlarin birincisi Kur'an, ikincisi ehl-i beytimdir.'' buyurmuşlardir.

Ehl-i Beyt sevgisini yaşamak.

Zeyd b. Sabit'den rivayetle Peygamber Efendimiz, ''Bu iki şey ''Ehl-i Beyt ve Kur'an'', kıyamet günü Kevser Havuzu'nun başinda toplanincaya kadar birbirlerinden ayrilmayacaklardir." buyurmuşlardir.Bazi âlimler bu hadis-i şerife istinaden kiyamete kadar dünyanin her tarafinda, Kur'an'la amel etmeyi kesmeyecek Ehl-i Beyt'e mensup Allah dostlarının bulunacağına hükmetmişlerdir. Osmanlı Âlimlerinden Molla Cami, ''Nefahatü'l-Üns'' adlı eserinde; ''Allah... Allah... Diyenler var olduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır.'' hadis-i şerifini te'vil ederken şöyle demiştir: ''Allah... Allah... Diyenlerden maksat, yeryüzünde yaşayan ve Ehl-i Beyt'ten olan Allah dostlarıdır. Onlar yeryüzünde yaşadığı müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Ne zaman ki onlardan kimse yeryüzünde kalmazsa o zaman kıyamet kopacaktır.''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *