12 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı az bulutlu
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Uhud Şehitlerinin ziyaret fazileti...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Attaf b. Halid'in sahih bir senedle Peygamberimiz'den rivayetine göre; Peygamberimiz, Uhud meşhedini ziyaret edip:

"Allah'ım! Bu kulun ve resûlün bunların şehit olduklarına ve Kıyamet gününe kadar kendilerini ziyaret eden ve selamlayanların selamlarına mukabelede bulunacaklarına şehadet eder!" buyurmuştur.

Peygamberimiz, her yıl Uhud şehitlerini ziyaret ederdi.Oraya vardığı zaman, yüksek sesle:

"Sabrettiğiniz için, selam olsun size! Ahiret saadeti ne güzeldir!" (Ra'd: 24) mealli âyeti okurdu.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman da böyle yapardı.

Hz. Fâtıma'nın da iki günde, üç günde bir amcası Hz. Hamza'nın kabrini ziyaret ederek orada ağladığı ve dua ettiği, ve kabri düzelttiği de rivayet edilir.

Attaf b. Halid'in halası der ki:

"Hamza'nın kabri yanında hayvanımdan indim. Orada, Allah'ın benim için dilediği kadar namaz kıldım.

Vadide, hayvanımın başını tutup duran uşağımdan başka, ne bir seslenici, ne de ona cevap verici kimse vardı.

Namazımı bitirince, elimle şöylece kabre işaret ederek; 'Esselâmu aleyküm! dedim.

Yerin altından gelen bir sesin selamıma karşılık verdiğini işittim!

Yüce Allah'ın beni yarattığını, geceyi gündüzü nasıl şüphesiz biliyorsam, bunu da öylece biliyorum!

Selamıma karşılık verildiği zaman, tüylerim ürperdi!"

Yine Attaf b. Halid'in, halasından işittiğine göre; halası Uhud şehitliğini ziyaret ettiği ve yanında da binek hayvanının başını tutan iki çocuktan başka kimse bulunmadığı halde Uhud şehitlerini selamladığı sırada, selamına karşılık verildikten sonra:

"Vallahi, biz, birbirimizi tanıdığımız gibi, sizi de tanıyoruz" dediklerini işitince, vücudunun tüyleri ürpermiş ve hemen "Ey çocuk! Katırımı yaklaştır!" deyip katırına binerek, meşhedden ayrılmıştır.

***

Uhud şehitlerinin ilk gömüldükleri kabirlerinden kırkaltı yıl sonra çıkarılıp yeni

kabirlerine konuluşu...

Cabir b. Abdullah der ki:

Muaviye b. Ebu Süfyan Uhud'da su çıkarmak istediği zaman, ona:

''Uhud'da, şehit kabirlerinden başka yerden su çıkarmaya güç yetiremeyeceğiz!'' diye cevap yazdılar. Bunun üzerine, Muaviye b. Ebu Süfyan:

''Şehitlerin kabirlerini açıp, kemiklerini başka bir yere naklediniz! diye yazı yazdı. Nihayet, Uhud'da şehitleri gömülü olanların orada hazır bulunmaları Medine'de ilan ettirildi. Amr b. Cemuh ile Abdullah b. Amr b. Haram, Uhud'da bir kabirde gömülü idiler. Kabir açılınca, sanki daha akşam vefat etmiş gibi, cesetlerinin hiç bozulmadığı, uyur gibi oldukları görüldü!

Onlardan birisi, Abdullah b. Amr b. Haram, Uhud savaşında yüzünden yaralanmış ve o zaman, elini yarasının üzerine koymuş olduğu halde gömülmüştü.

Kendisi yeni kazılan kabre konulurken eli yarasının üzerinden ayrılıp yanına uzatılmak istenilince, yara kanamaya başladı!

Eli eski yerine, yarasının üzerine tekrar konulduğu zaman, kanama dindi, kesildi.Şehitlerin ilk gömüldükleri kabirleri kırkaltı yıl sonra yeni kabirlerine taşınmak üzere açıldığı zaman, misk kokusu gibi bir koku yayıldı.

Uhud şehitleri, sanki uyuyorlarmış gibi, omuzlara alınarak yeni kabirlerine taşındılar.Hatta, taşınırken, Hz.Hamza'nın bir ayağına demir küreğin ucu değmiş ve ayağı kanamıştı ." Cabir b. Abdullah'ın bildirdiğine göre; babasının kabri açılınca, aradan kırkaltı yıl geçmiş olduğu halde, ne yüzüne örtülen örtüde, ne de ayaklarına örtülen üzerlik otunda hiçbir değişiklik olmadığını, aynen eski hallerinde bulunduklarını görmüştür!

Peygamberimiz Uhud'dan ayrılacağı sıradaki duası:

Müşrikler Uhud'dan çekilip gittikten ve Uhud şehitlerinin gömülme işleri tamamlandıktan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam atına bindi ve;

"Diziliniz ki, Azîz ve Celîl olan Rabbime hamd ü sena ve dua edeceğim" buyurdu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, şöyle dua etti:

"Allah'ım! Bütün hamdler Sana mahsustur.

Allah'ım! Senin genişlettiğini daraltacak yoktur!

Senin uzaklaştırdığını yaklaştıracak yoktur!

Senin yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur!

Senin vermediğini verecek yoktur!

Senin verdiğini de engelleyecek yoktur!

Senin doğrulttuğunu saptıracak yoktur!

Senin saptırdığını da doğrultacak yoktur!

Allah'ım! Bereketlerini, rahmetini, fazlını ve rızkını yay üstümüze!

Allah'ım! Değişmeyen ve kaybolmayan, tükenmez Cennet nimetlerini Senden isterim!

Allah'ım! İhtiyaç gününde Senden nimet, korku gününde de Senden emniyet isterim!

Allah'ım! Bize verdiğin şeyin şerrinden de, vermediğin şeyin şerrinden de Sana sığınırım!

Allah'ım! Bize imanı sevdir ve onu kalbimizde süsle!

Küfrü, fışkı ve isyanı da bize hoş gösterme, sevimsiz göster!

Bizi doğru yola gidenlerden eyle!

Allah'ım! Bizi Müslümanlar olarak öldür!

Bizi Müslümanlar olarak da dirilt ve perişanlıkla fitneye düşmeksizin bizi salih kimselere kavuştur!

Allah'ım! Senin yolundan yüz çeviren ve Peygamberini inkâr eden kâfirleri öldür! Onlara musibet ve azabını ver!

Allah'ım! Kendilerine Kitab verilen ve İslâm'ı kabul etmeyen kâfirleri de öldür! Ey Gerçek İlah!"

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *