Canımız Tehlikede!
Delikanlı, Tekirdağ"lı…
Yaklaşık bir doksan boylarında,
170 kg.
Deliormanlı olan dedelerine çekmiş.
Pehlivan gibi bir şey.
Güngören"de oturuyor.
Akşam eve geldiğinde, apartmanda kendine ait olan park yerine,
Bir başka arabanın konduğunu görüyor.
Yabancı parkçı, arabanın başında da,
1.65 boylarında "ÇİROZ" bir vatandaş.
Rica ediyor;
"Gardaş, yerime park etmişsin, bak orada benim plakam yazıyor, çeker misin?"
Cevap net?
"Kusura bakma, burası babanın yeri değil, biraz sonra giderim".
Ağız dalaşı, bir süre sonra kavgaya dönüşür
İtişme kakışma arasında,
Yabancı park işgalcisi tehdidini ortaya koyar;
"Üstüme çok gelme ben Diyarbakırlıyım".
Olayın özü bu.
Artık ülkemizde doğu kökenli olmak,
Bir baskı aracı,
Bir tehdit unsuru olarak ortaya konuyor.
En küçük atışmada,
En küçük kapışma da,
"Ben aşirettenim" lafı moda oldu.
Kötü olan batıda ki insanların çoğu,
Karakolla tanışmamış,
Hatta önünden geçmemiş,
Sabıkanın ne olduğundan haberi olmayan insanlar.
Bu tür tehditlere de alışık değiller.
Gelinen noktada artık insanlarımız "Can güvenliğinden" şüpheliler.
AKP iktidarının,
Terörle mücadele yerine,
İşi müzakereye bırakması.
Güvenlik güçlerinin; "Konu mankeni olması".
Şu anda ki görünümümüz.
Terör artık sadece doğu"da değil.
Her yerde.
PKK"nın ismi bazı odaklarca,
Temiz vatandaşlarımız üzerinde baskı unsuru olarak kullanılıyor.
Bakın şu son eylemlere.
Maskeli bazı çocuklar,
Bindirilmiş kıtalar.
Güpegündüz,
İstanbul"un göbeğinde itfaiye aracı yakıyorlar.
Belediye otobüsünün etrafını sarmışlar,
Molotoflarla ateşe veriyorlar.
Otobüsün içindeki masum insanlarımızın dehşetle açılan gözlerini gördünüz mü?
Çocuklar korkuyla dışarıda olanlara bakıyor.
Canımız yanacak mı" diye.
Sözün bittiği
Devlet otoritesinin Türkiye"nin dört bir yanında olduğu gibi;
"Yerlerde olduğu an".
Sokak canileri, pervasız,
Acımasız,
Ve de korkusuz.
BDP artık devlet otoritesini tanımıyor.
Anayasasını tanımıyor.
Her türlü gaddar eylemin arkasında onlar var.
Sokaklarda can güvenliği kalmadı.
Güpe gündüz İstanbul"un her semtinde arabalar yakılıyor,
Kundaklanıyor,
Dükkânların camları kırılıp,
Ateşe veriliyor,
Diri diri insanlar yakılıyor.
Yaptırım yok,
Korkacakları bir kolluk kuvveti de yok.
Halktan bile korkmuyorlar.
Ortalık suç makinesi haline gelen sokak eşkıyaları ile dolu.
Başbakanımız hala açılımdan,
Cumhurbaşkanımız "Güzel şeylerden" bahsediyor.
İcraatın başındaki yöneticimiz,
"Tek dilden bahsediyor",
Ama güneydoğu"da birçok ilde "BEŞ DİLLİ" yaşam başladı bile.
Ne oluyor?
Ne bitiyor?
Kimse anlamıyor.
İnsanlarımız artık sokağa çıkmağa bile korkar oldular.
Tekirdağlı delikanlı bana telefonda korkusunu belirtiyor;
" Ağabey o Diyarbakırlı ile tartıştım, akşam evimi basarlar mı?" diyor.
Ve toplumun beynine artık şu terim yerleşiyor;
"CAN GÜVENLMİĞİMİZ BATI DA BİTTİ".
Sokağın nabzını tutan biri olarak, o vatandaşlarımız adına ben de iktidara ve de güvenlik güçlerimize sesleniyorum;
"Arabamızın yakılmasından korkuyoruz,
Evimizin yakılmasından korkuyoruz,
Sokak ortasında zevk için dövülmekten korkuyoruz,
En önemlisi diri diri yakılmaktan korkuyoruz".
Bizi yönetenlerin bilgisine sunulur.
