Bize de Sıçrar mı?
Belki ben uydurdum,
Belki biri demiş.
Bilmiyorum;
"Tarih hataları affetmez".
Bunu yakın veya uzak tarihe baktığımızda net olarak görürüz.
Osmanlı"nın sanayi devrimini yapamaması.
Din kavramını devlet yönetiminden çekip çıkaramaması.
Çağdaşlaşmanın modernleşmenin allt yapısını oluşturamaması,
Sonunu hazırlamıştı.
Rusya"da demir yumrukla yönetim, SSCB"nin un ufak olmasının temel sebebi idi.
Şimdi etrafımıza bakıyoruz.
Birileri,
Bazı "AMAÇLI" eller,
Etrafımızdaki coğrafyayı,
Değiştiriyor.
Bu değişim "ŞİMDİLİK" sadece Arap coğrafyasında var.
Ama başka yerlerde olmayacak diye kural yok.
Batı, ABD bu değişimin baş aktörü.
Hatta elebaşısı, ABD diyebiliriz.
"HAYALLERİNE GÖRE" bir dünya istiyor,
Ve bunu dayatıyor.
Buna isteyen BOP desin,
İsteyen ABD projesi.
Ama bir proje var.
Ve bu projenin içinde Türkiye"nin konumu ne?
Bizi ilgilendiren en önemli soru bu.
Kuzey Afrika karıştı.
Alev alev yanıyor.
Dünyada en korkutucu olaylardan biri iç savaştır.
Ben bunu Romanya iç savaşında yaşadım.
Hem de savaşın ortasında kalarak.
Can mal güvenliğinin olmadığı,
Kardeşin kardeşi boğazladığı,
İnsan hayatının pamuk ipliğine bağlandığı bir savaş şekli.
Ve bu alev topu bizim bölgemizde geziyor.
Arap Yarımadası da sarsılmaya başladı.
Suriye, İran, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan da sırada.
Peki, bu şekillenme,
ABD eli ile karıştırılma devam ederse, Türkiye"nin durumu ne olur?
İşte sorulması gereken ve bizi ilgilendiren esas soru bu?
Güneydoğumuz zaten alev alev yanıyor.
PKK, Kandil"de yaz hazırlığı yapıyor.
Batılı, Ortadogulu, İç hainler bu hazırlıkta başrolde.
Modern silah, techizat, giyim kuşam gıda.
Her şey tedarik ediliyor.
Türkiye"nin bu bölgesi artık bir garip.
PKK sınırlarda vergi alıyor,
PKK'lılar artık güpegündüz yol kesip kimlik kontrolü yapıyor,
Önemli meseleler devlet mahkemeleri yerine yerel işbirlikçilerle çözülüyor.
Beş dilli hayat artık orada, yaşamın her anında var.
Etrafımız ateş çemberi,
İçimiz ateş dağı iken bizim durumumuz ne?
Bu çok önemli!
Böyle bir ortamda,
Öncelikle askerimizin, ordumuzun çok güçlü ve de moralli olması,
Polisimizin, jandarmamızın çok güçlü ve moralli olması lazım.
Devlet birimlerimizin uyum içinde yumruk gibi taş gibi olması lazım.
Durum öyle mi?
Maalesef değil.
Polis tarikatçılar, normal görevliler diye ikiye ayrılmış durumda.
Görev yaparken "Beni de dinliyorlar mı?" diye şüphe polisin kendisinde bile var.
Ordumuzun durumu daha vahim.
Moral yok,
Ülke laik, dindar diye ikiye ayrılmış durumda.
Sahil kesimleri hükümete kesinlikle güvenmemektedir.
İnsanlar tele kulak kaosu yaşamaktadır.
Sokaktaki normal bir bakkala bile girseniz, "DİNLENME" korkusunun izlerini görebilirsiniz.
Bu korku o kadar ileri düzeye erişmiştir ki,
Sohbetlerde telefonlar kapatılıp pilleri bile çıkarılmaktadır.
Ekonomide ise durum daha da vahimdir.
Orta sınıf,
Tuzu kurular ile
Yetme zenginler arasına sıkışmış vaziyette bir dramı yaşamaktadır.
Bunlar Türkiye"nin görünen hatlarının çok azıdır.
Çok basit bir şey söyleyeyim,
Türkiye Cumhuriyeti batının parçalanmasını en çok istediği ülkelerden biridir.
Bunun için AB, ABD yıllardır çalışmaktadır.
PKK"ya yapılan yardımları,
PKK"ya gösterilen hoşgörüyü şöyle bir gözlerininiz önüne getirin ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Ve bu ateş topunun bazı provokatörler tarafından;
"FIRSAT BU FIRSAT" denilerek ülkemize taşındığını bir düşünün.
Ne olacak?
Nasıl mücadele edeceğiz?
BM sözleşmeleri artık ülkelere iç savaşa müdahale hakkı bile veriyor.
En kuvvetli olması gereken bir anda, ordumuz moralsiz.
Hükümet halk uyumu,
Hükümet ordu uyumu,
Hükümet güvenlik güçleri uyumu sağlanabilir mi?
Bu konuda bir zaafımız var.
Yönetenlerimizden, adil, hoşgörülü ve de ülkemize yakışan bir yönetim sergilemelerini rica ediyoruz.
Ne demiştik yazımızın başında;
"Tarih hataları affetmez".
Güçlü olmak zorundayız.
Hele hele şu anda çok daha güçlü ve çok daha yumruk gibi olma ihtiyacımız vardır.
Hata, bölünmüş parçalanmış ve de kan gölüne dönüşmüş bir Türkiye"nin oluşumunu sağlar.
Batılılar da buna göbek atarak karşılık verirler.
