Bitti Yahu!
Oh be!
Nihayet bitti.
Son bir aydır siyaset dünyası,
Müthiş bir stresin içindeydi.
Stresin ana hattı seçilebilecek bir yeri kapma telaşıydı.
Vatandaşın heyecanı ise bölgesinde tanıdığı kişileri listede görme ümidiydi.
Adayların telaşı, listede seçilecek bir yer kapma umuduydu.
Liderin telaşı ise adaylara adil davranma ile ilgiliydi.
Bence "SEÇİM" olgusunun en önemli safhası bitti.
Herkes boyunun ölçüsünü aldı.
Şimdi, vatan için, millet için, küsmeden çalışma yola devam etme zamanı.
Küçük hesapları büyük ideallere heba etmeme zamanı.
Listelerde yer bulamayanların tabii ki bir hayal kırıklıkları olacak.
Ancak bunun anlamı küsmek kırılmak olmamalı.
Eğer politikanın içinde iseniz,
Seçilip seçilememe de bir seçenek.
Ayni maçların üç sonucunun olduğu gibi.
Bence listede yer bulamayan kadim dostların,
Hemen ertesi günü ailesini alıp mutena bir yerde yemek yiyip,
Stresini azaltma zamanıdır.
Sadede gelirsek,
Dostlar soruyor;
"Listeleri beğendin mi?"
Aslında haddimize değil…
Siyasetin çok içinde değiliz.
Lider beğenmişse işlem tamam olur mu?
Tabii liderin beğenmesi adayları tatmin eder mi?
O konu başka.
Haklı eleştiriler var.
Özetle;
Vanlı bir adayın Antep"te,
Erzincanlının, İzmir"de,
Tuncelilinin, Bursa'da,
Diyarbakırlının İstanbul"da ne işi olabilir?
Yani seçmenin derdini anlatacağı kişiyi,
Vekilini,
Kendi ilinden seçmesi kadar doğal ne olabilir?
Lider öyle istedi oldu,
Mantığı yanlış.
Ben Trakyalıyım,
Hakkârili benim dilimden anlamaz ki!
Biraz da bize dönersek…
Sayın Ramiz Ongun'a!
Karadenizlinin o muhteşem şivesi ile sormak gerekir;
Ne oldi şimdi da?
Ülkücünün laneti üzerinde,
Çünkü kendisini davadan dönmüş olarak görüyor.
AK Parti'de de kabul görmedi.
Dostları soruyor;
Dava arkadaşlarına nasıl selam verecek diye!
Koray Aydın Trabzon'dan aday,
Hem de kesin seçilecek yerde.
Ümit Özdağ, İstanbul'dan aday, onun yeri de güzel.
Bu gönül dostlarının ikisi de MHP Genel başkan adayıydı.
Aynı Ramiz Ongun gibi.
Ve Devlet Bahçeli ikisini de bağrına bastı.
Lidere yakışan biçimde.
Demek ki şahsına ait "KÜÇÜK" hesapları yok.
Ramiz Ongun'da, Bahçeli ile oturup iki dava adamı olarak konuşsaydı,
Listelerde çok güzel bir yerde bulabilirdi.
Onu yapmadı,
Eski siyasi geçmişinde olduğu gibi taraf değiştirmeyi seçti.
Ve de kendini bana göre bu defa bizim gözümüzde bitirdi.
Orhan Gedikli ile Ahmet Çolak hocama bir ayrı üzüldüm.
Ama işin en güzel yanı bazı gönül dostlarının ruh hali.
Kemalettin Bektaş Hocam arıyor,
Listelerde adını görememiş.
Önce üzülmüş,
Sonra eşini alıp boğazda güzel bir balık yiyip stresini atmış.
Sözleri ilginç, biraz alıntı gibi;
"Durmak yok yola devam, bu parti bizim, bu vatan bizim".
Diğer önemli konu başlığı, Kılıçdaroğlu'nun ilginç tasarrufu, CHP"nin Cihaner'e yer vermemesiydi.
Liseden okul arkadaşım,
Silivri CHP eski Belediye Başkanı, Selami Değirmenci ile bu duygularımı paylaştım.
Sesinde biraz hayal kırıklığı vardı sanki!
Bana göre de CHP"nin başında Baykal olsaydı bu durum farklı olurdu.
Kılıçdaroğlu ilginç bir tip.
Bence doğu ile batı,
Atatürk ile Tunceli arasına sıkışmış değişik bir "DÜŞÜNCE" ürünü.
Ve bu tablo CHP"nin, ileriki yıllarda seçmen tipini de,
Türkiye"ye bakışını da değiştirebilir.
Hatta daha iddialı olursak;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün, idealleri de darbe yiyebilir.
Vatan millet sevdalılarının bence CHP"ye oy verirken bu tabloyu mutlaka iyi irdelemelerini tavsiye ederim.
