Müthiş Bir Adım
Bu günlerde patlayacak bir "TURİZM" melodisi dillerde dolaşıyor.
Tunus, Mısır, Libya iç savaşları,
Suriye"nin karışması,
Türkiye"nin avantajımı?
Buralara giden turistler hakikaten Türkiye"ye gelecekler mi?
Basında bu akının başladığını,
Antalya"da otellerin dolduğunu,
Yerli turistlerin erken rezervasyon yapmamaları durumunda,
Açıkta kalacakları dillendiriliyor.
Durum hakikaten öyle mi?
Bu konuyu Akdeniz Otelciler Birliği Başkanı, Aynı zamanda turizm işletmecisi olan Sururi Çörebatır"a sordum.
Başkan basınla ayni fikirde değil.
Şimdilik "PATLAYAN" bir şeyin olmadığını söylüyor.
Açık olan otellerin dolu olduğunu,
Ancak kapalı olan otellerin Nisan"dan sonra faaliyete geçeceğini ve şimdilik rezervasyonlarda da bir sıkıntı olmadığını anlatıyor.
Özetle söyledikleri şöyle;
"Antalya 500 bin yatak kapasitesi ile Türkiye"nin yarı yatak ihtiyacını karşılıyor,
Tesiste kalite,
Fiyatta cazibe ile dünyanın ilk sıralarında.
Bu da insanları buralara yöneltiyor.
Ayrıca yeni otellerin açılması kaliteyi daha da artırıyor."
Sadede gelirsek…
Antalya"ya bir akım olacağı belli.
Karışan Akdeniz çevresindeki ülkelere giden bir kısım Turist,
Öncelikle İspanya"yı, sonra Yunanistan"ı daha sonra da Türkiye"yi tercih edebilirler.
Ancak bu turizmi patlatacak bir düzeyde değil.
Peki?
Doldu, patladı haberleri niçin yazılıyor?
Niçin bu tür sanal haberler medyanın manşetlerine taşınıyor!
Haberlerin temel amacı "YERLİ TURİSTLERİN" kafasını karıştırmak.
Oteller doluyor, koşun vatandaş motivasyonu ile
Yerlileri erken rezervasyonlara itmek,
Yani iç pazardan daha çok pay alarak,
Yabancı turistin az olduğu aylarda otelleri "DÜŞÜK" fiyata vererek doldurmak.
Yapılan bu.
Bu arada konuştuğum Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni,
Küçük bir uyarıda bulundu.
Hepimizin bildiği gibi,
Mayıs ayı Rusların paskalya ayı.
Bu SEBEPLE MAYIS ayında otelleri hakikaten dolduruyorlar.
Bu aylarda yerli turistin buraya gelmemesi,
Hem fiyat hem de rahatı açısından menfaatine.
Öze gelirsek…
Bence Rusya"nın vizeleri kaldırması,
Türkiye için müthiş güzel bir şey.
O Rusya ki!
AB ve ABD"ye vize uyguluyor.
Bize vizeyi kaldırıyor.
Bence BU TERCİHİN bir anlamı olmalı.
Yıllardır, soğuk savaş korkusu,
RUSYA fobisi,
Ve de AB, ABD"nin "KOMİNİZM" gelecek dayatması ile hemen üstümüzdeki bu devden hep uzak tutulduk.
Dünyanın toprak olarak en büyük ülkesi,
Her yönden korkunç bir ortak.
Türkiye Rusya ile ilişkilerini tam rayına koyarsa,
Bence batı ülkelerine bağımlılığı çok ama çok azalır.
Bunun askeri ,
Stratejik,
Ekonomik ve turizm tabanında geliştirilmesi Türkiye"ye çok şeyler verir.
Hamleler dengeli yapılırsa iki ülke arasındaki 27 milyar dolarlık ticaret hacmi,
Önümüzdeki yıllarda çok rahat 50 milyar doların üzerine atılabilir.
Bakın Antalya"ya…
Vizeye rağmen Rus turist Almanlarla yarışıyor.
Onları geçti geçecek.
Vizenin kalkması ile birlikte bu oran çok daha artacak.
İranlı turistlerin oranı yüzde 120 artmış.
Arap turistler atağa geçmişler.
Hem de gelenler arasında para babaları çoğunlukta.
Dostlar bu görüntü ,
Biraz da bölgesel şansların bizi turizm açısından paraya boğacağını gösteriyor..
30 milyar dolarlık turizm geliri çok iyi.
Bu gelir petrol gibi bitecek türden de değil.
Sururi Bey"in dediği gibi, kaliteyi ve uygun fiyatı koruduğumuz müddetçe o turist buraya gelir.
Ve her geldiğinde dövizini bırakır gider.
Öze dönersek,
Türkiye şu anda cazibe merkezi,
Rusya"dan bence Türkiye"ye müthiş bir jest geldi, .
Belli ki Türkiye"ye batıdan ABD"den daha çok değer veriyorlar.
Ve dostluk köprüsü korunmalı,
Ortadoğu ve de Kafkasya"da ülkesel ve dostluk ve de menfaatler doğrultusunda
İşbirliği yapılmalı.
Bunun önünde ise tek engel "ERMENİSTAN".
Bu ülke Rusya"nın yumuşak karnı.
Türkiye"nin de öyle.
Görünen o ki Karabağ işgali bitmedikçe bu mesele de çözülmeyecek.
Bu durum Azerbaycan"ın haklı talepleri yönünde çözülebilirse,
Bölge daha huzurlu olacaktır.
Kafkasya nefes alacaktır.
Ancak şoven bir Ermeni milliyetçilik rüzgârı bu meselelerin önünde çok net bir engel.
Bu sebeple de sıkıştığı coğrafi cendere içinde kıvranıyor.
