Merhum Ruhi Özcan Hocayı Rahmetle anarken...
Merhum Ruhi Bey'i, 1967 yılında Bağdatta tanıdım. Kendisi Bağda'ta bizden önce gitmiş, İlahıyat ve Edebiyat Fakültesini bitirmiş, yüksek lisans diplomasını almak üzere ihtisas yapıyordu.
Bende ilk defa kaydımı aynı fakülteye yaptırdım, kalacak yerim olmadığı için, Bağdat Reşit Caddesinde Hüseyin Ağa Camii'nde bir odaya yerleştim. Alt odada gördüğüm; ''TÜRK BAYRAĞI'', sebiyle yanına gittim ve o gün kendisiyle tanıştık. Bağdata yeni geldiğimiz için bizlere izzet ve ikramda bulundu. Ayrıca kendisi Bağdat Radyosun da Türkçe spikerlik de yapıyordu. Oradan aldığı maaşını, burs alamayan TÜRK öğrencilerine dağıtırdı. Derslerine çok bağımlı olduğu için kendisiyle hergün sohbet edemezdik. O'nun her saati proğramlıydı.
ENBÜYÜK AŞK'I ANASI İDİ:
Merhum Ruhi Özcan, küçük yaşta iken kaybetmiş olduğu annesini göz yaşları ile anarken, anasında geri kalan bir elbisesini temiz bir kutu içinde muhafaza eder, bazı sevdiklerine de, bu benim anamın bana en büyük hatırası derdi.
MÜTEVAZİ KİLİMDE OTURMAK İSTERDİM:
Yüksek Lisansını alan Ruhi Bey, Doktora tezine başladığı günlerde evlendi. Bağdat Azami'ye Caddesinde kiraladığı dairede oturmaya başladı. Kendisini ziyarete gittiğimde; ''Ben böyle lüks yerleri sevmiyorum, gönlüm hep hasır üzerinde oturmaktı'' diyen hoca efendinin ulviliğini daha o günlerde görebiliyorduk.
EVİ BİR KÜTÜPHANE İDİ:
Evine gittiğimizde evinin dört tarafı kütüphane idi. Dünyada netür kitap yayınlansa hemen onu satın alır ve icelerdi. Ayrıca, Prof. Dr.Abdükerim Zeydan ve Şer-i Mahkeme Reisi emekli meşhur alim, Emced Ez-zehavi, Ruhi beyi çok severler ve takdir ederlerdi.
Merhum Ruhi Bey, Erzurum İslami İlimlerde öğretim üyesi iken, Erzurum halkının sevgisine nail olmuştu.
1977'de askerlik görevimi ifa etmek üzere torbadan çektiğim kurada, ''sekizyüz yataklı Maraşal Fevzi Çakmak Hastanesi idi.''
Erzuruma ilk defa gidiyordum ama, ilk işim, Ruhi Beyle tekrar buluşacağım için seviçli idim. Nitekimd öyle oldu ve Erzuruma vardığım günün ikinci günü Üniversiteye giderek, misafiri oldum ve askerlik hizmetim binceye kadar her hafta buluşur eski hatıralarımızı tazelerdik.
Zamanla kıymeti bilinmeyen Ruhi Bey, sözleşmesi uzatılmadığı için Fıkıh dersleri vermek üzere,
S.Arabistana gittiğini duydum.
Manavgat İmam Hatip Lisesin de Meslek Dersleri öğretmeliğim sırasında Burdurda mola veren otobüsümüzden indiğimde gözüme inanılmaz bir haber...
''Ruhi Özcan hoca Akşehir Konya arasında meydana gelen trafik kazasında hanımı ve Kur'an-ı Kerim Hafızı oğlu ile beraber vefat ettiği haberi idi. İnanamak istemesem de kaderin önüne kim geçebilir ki...?
Elim veren vefat haberinde henüz 40 yaşında idi.
Öyle zannediyorum ki, yüzlerce talabesi kendisini özlüyor ve rahmetle anıyor.
Bundan iki ay öncesi, İstabul İlçelerinden birinin Müftüsü ile tanıştığım da Merhum Ruhi Beyden söz edildi. Okul arkadaşı olduğumu söyleyince, gözleri dolan Müftü Bey'in, hocası olan Ruhi Beye sevgisini ve ona duyduğu özlemini hissettim.
Kendisinden sonra birçok geride eser bırakan Ruhi Beyin gurbet arkadaşı olarak, kendisni hiçmi hiç unutmadığımı anlatmak istedim. Kendisine ailesi ve Hafız oğlu'na Allah'tan rahmet dilerken, sevenlerinin ve öğrencilerinin kendisine dualar göndermesini niyaz eder, Ruhun şadolsun üstadım, diyorum.
