ARŞİVLERİMİZ...
Türk-İslam devletlerinde eskiden beri yazılı ve yazısız kağıda hürmet vardı. Özellikle de kul hakkı geçmesi tehlikesi sebebiyle devlet evrakının muhafazasına daha çok önem verilirdi. En büyük Türk-İslam devletlerinden biri olan Osmanlılar da aynı ananenin devamı olarak devlet evrakını en müstesna yerlerde muhafaza etmişlerdir. Ortadoğu ve Balkanlar'da asırlarca hüküm süren Osmanlı İmparatorlugunda; devletin ilk devirlerinden başlayarak, resmî evraklar, ehemmiyet derecesine bakılmaksızın kese, torba ve sandıklarda belli usul ve düzenlere göre büyük bir titizlikle saklanmıştır. Maliye defterleri hazinesi ile Defterhane hazinesi devletin önemli hazinelerindendi. Çok değerli kayıtlar ve belgeler bu hazinelerde saklanırdı.Osmanlı Devleti'nde, devlet dairelerindeki evrakların düzenli muhafaza edilmesi, hakkında çeşitli direktiflerin verilmesi, bu vesikaların muhafazasındaki ehemmiyeti göstermektedir. 1785'te Birinci Abdülhamid Hanın Reis-ül-küttab'a gönderdiği emirde, evrak ve defterlerin muhafazasına dikkat edilmesi istenilmektedir. Osmanlı arşivleri, Türkiye için olduğu gibi, dünya milletleri için de en sağlam ve güvenilir olanıdır.Üç kıtaya yayılıp, çeşitli dil, din ve ırktaki insanları asırlarca idare eden Osmanlılar, arşivlerinde bu milletlere ait bilgileri titizlikle kâğit üzerine geçirip saklamışlardır.
Topkapı Sarayının inşasından sonra, Divan-ı Hümayun'un yanında bir arşiv yapıldı.16.yüzyılda yüksek bir seviyeye ulaştı. Belgeler en küçük bir müsveddeye kadar atılmadan, torba, sandık, kılıf muhafaza hatta atlas içine kondu. Osmanlılarda, Divan-ı Hümayun'daki vesikalar kâğit veya defter şeklinde tanzim edilirdi. Defterler ciltlenir, senelere göre tanzim ve tasnif edilir, hususi odalarda saklanırdı. Bu odalara Mahzen-i evrak adı verilirdi.Yaprak halindeki vesikalar dürülüp keselere konurdu.
Mühim vesikalar, fermanlar ise, atlas keselere ve muhafazalara yerleştirilirdi.
Osmanlı devlet belgeleri çok iyi tutulur, sağlam kâğıtlara, silinmez mürekkeple yazılır ve çok iyi muhafaza edilirlerdi.
Osmanlı Devleti'nde modern manada milli arşivcilik konusunda ilk ciddi teşebbüs, devrin maliye nazırı Safveti Paşa'nın 1845'te Enderun'daki tarihî vesika ve defterleri bir tertip içine almaya çalışması ile görülür.
Türk arşivinde; her türlü muahedeler, hatt-ı hümayunlar, iç ve dış meselelere ait belgeler, Divan-ı Hümayun defterleri, meclis takrirleri, mazbatalar, kanunlar ...Bu gelenek, Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar bu isimle devam etmiştir.
1922 senesinde İcra Vekilleri Hey'et Riyaseti Kalem'i Mahsus Müdüriyetine bağlı, İstanbul'da Mahzen'i Evrak Mümeyyizliği kuruldu. 1923'te Hazine'i Evrak Mümeyyizliğine çevrildi.1927'de Hazine'i Evrak Müdür Muavinliği adı altında Başvekalet müsteşarlığına bağlandı.1933'ün Mayısında Teşkilat Kanunu gereğince, Ankara'daki Evrak Müdürlüğü ile İstanbul'daki Hazine'i Evrak Müdürlüğü, Başvekalet Evrak ve Hazine'i Evrak Müdürlüğü adı altında birleştirildi.1937'de Hazine'i Evrak'ın adı; ''Arşiv Dairesi Müdürlüğüne dönüştürüldü.'' 1943'te Başvekalet Arşiv Umum Müdürlüğü haline çevrildi.1954 Başbakanlık Kuruluşu Hakkındaki Kanun çerçevesinde Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü kuruldu ve Başbakanlık Merkez Teşkilatı içine alındı. Bugün yüz milyonlarca Türkçe ve Osmanlı Devleti'ne ait arşiv malzemesi, Osmanlı'dan ayrılan devletlerde kalmıştır. Örneğin, Kudüs Françisten Manastırı'nda 2644 Türkçe vesika'nın mevcut olduğu söylenir. Romanya arşivlerinde 210.000 vesika olduğu brlirtiliyor. Bunun yanında milyonlarca vesika da çürütülmüş, yakılmış ve 1931'de vagonlar dolusu Bulgaristan'a satıldığı da söylenmekte. 500.000 kadar Türkçe defter ve vesikan'ın Bulgaristan'da olduğu söylenir.
Nevarki, bugün Osmanlı arşivlerinde mevcut evrakların okuyucuları, adet olarak çok azaldı. Böyle olunca Osmanlı arşivlerinde neler var, neler yok çok insanımız bilmiyor. Birçokları çalınmış, birçokları mahzenlerde rutubetten çürütülmüş. Bunu idrak eden görevlilerimiz, yeniden bu evrakları koruma altına almaya çalışmaktadırlar.
