17 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. Asiye'nin İmanı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Firavun'un Karısı Hz.Âsiye

Kur'an-ı Kerim'de adı övgüyle geçen namlı kadınlardan biridir. Hz. Asiye; Mısır'ın en ünlü kadını ve bu tarihi ülkenin zalim imparatoru Firavun'un eşiydi.Firavun'un akıl almaz zulüm ve adaletsizliklerini bilmeyen, işitmeyen yoktur.Firavun da Babil padişahı Nemrud gibi hem tanrılık iddiasında bulunuyor, hem de halkın duygularını sömürerek geleneksel put inancını korumaya çalışıyordu.

Halkın cehaletinden faydalanan Firavun, sadece ilahlık iddiasında bulunmakla yetinmedi, "ilahların ilahı" olduğunu ilsn etti. Dedi ki; ''Sizin en yüce Rabbiniz benim."

Firavun'un aşağılık ve kötü bir insan olmasına karşı karısı, Asiye adeta temizlik, dürüstlük, iffet ve asalet timsaliydi. Halk, onun kocasının korkusundan rahat bir nefes alamaz ve geceleri dahi rahat uyuyamazken o, Allah'a tam bir inanç ve kendine güvenle yaşamını sürdürüyor, Firavun'un hemen yanı başında yaşıyor olmasından zerrece etkilenip dehşete kapılmıyordu.

Nil kraliçesi Asiye, Allah Te'âlâ'nın indinde öylesine has bir makama ulaşmış ve Allah'ın yakınlığını kazanabilmiştir ki, Resul-i Ekrem şöyle buyurmuşlardır:

Kadınlardan kâmil olanlar dört kişidir; ''Firavun'un karısı Âsiye, İmran kızı Meryem, Huveyled kızı Hatice ve Muhammed kızı Fâtıma."

CENNET kadınlarının en iyisi şu dördüdür; ''Firavun'un hanımı Müzahim kızı Asiye, İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed kızı Fatıma. Bunların en üstünüyse Fatıma'dır."

Allah'a iman, bir kadını öyle bir mevkiye yükseltiyor ki, Firavun'un evinde yaşadığı halde, dünyanın en seçkin dört kadınından biri olma makamına ulaşıyor.

Asiye, bir lahza olsun kocasının işlediği zulüm ve haksızlıkları hoş karşılamadı, bir defa olsun onun safında yer almadı. Erkek çocuk doğururlar da büyüyünce onun yaptığı zulüm ve haksızlıklara karşı çıkarlar korkusuyla, Yakup soyunun hamile kadınlarının karnını deşip bebeklerini diri diri parçalayan kan içici kocasının bu vahşiliklerine karşı bir kez bile lâkayt davranmadı.

İşte bu sıfata hâiz bulunan Asiye, saraydaki odasında oturduğu bir sırada Nil nehrinin ortasında bir sandık görünce saray muhafızları ve nedimelerine, gidip o sandığın içine bakmalarını emretti…

Görevliler, bir süre sonra gelerek, sandığın içinde güzel bir oğlan çocuğu bulunduğunu söylediler. Gelecekte Allah'ın peygamberi olacak ve Firavun'un saltanatını yerin dibine geçirecek olan İmran oğlu Hz. Musa'ydı bu…

Bebeği alıp Âsiye'ye getirdiler…

Asiye bunun nur topu gibi bir oğlan çocuğu olduğunu görür görmez, zavallı annesinin onu, Firavun'un korkusuyla Nil'e bıraktığını anlamıştı. Bu nedenle, bu çocuğu evlâtlık olarak yanına almaya ve onu bizzat yetiştirmeye karar verdi.

Firavun içeriye girip de çocuğu görünce, yüreğine bir korku düştü; gelecekte ne olur ne olmaz endişesiyle, derhal öldürülmesini emretti. Fakat Asiye karşı çıktı.

Firavun'un karısı dedi ki; ''Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır o; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur, yahut onu evlât ediniriz.…"

Firavun razı oldu. Onun da izniyle Musa artık sarayda kaldı.

Musa, peygamberlik makamına vardığında tekrar Mısır'a dönüp Firavun ve onun putperest kavmine tebliğde bulunduğunda, Âsiye derhal ona uyarak Rabb'ul-Âlemin'e iman getirdi, ancak, imanını Firavun'dan gizli tuttu.

Asiye, yıllarca gizliden gizliye Allah Te'alâ'ya ibadet ediyor ve Musa'nın kılavuzluğuyla imanını gizliyordu. Ama bu, böyle devam etmedi ve günün birinde sırrı açığa çıktı. Firavun yıkılmış, öfkesinden adeta çılgına dönmüştü. Firavun, önce kraliçeyi inancından vazgeçirmeye çalıştı; onu caydırabilmek için her yolu denedi, her hileye başvurdu.

Bazen tehdit ediyor, bazen tatlı laflar ve boş vaatlerle onu kandırmaya çalışıyordu. Ancak bütün bunlar boşunaydı. Âsiye, bütün varlığıyla Allah'a inanmıştı. Nil'in getirdiği ve kendi elleriyle büyütüp yetiştirdiği o çocuğu peygamberlik makamına ulaştıran ve en büyük mucizesi olan "ışıl ışıl parlayan bembeyaz elleri" ve sihirli asasıyla, onu, Firavun ve putperest kavmini hidayet etmekle görevlendiren Allah'a…

Asiye'nin benliğinde kainatı ve her şeyi yoktan var eden, yerin ve göğün sahibi Allah Te'alâ'ya iman ve Musa'nın söylediklerine karşı tam bir inançtan başka bir şey yoktu. Ne Firavun'dan zerrece korkup ürküyor, ne de bu dinsiz katilin eşi ve koca Nil'in yegâne kraliçesi olduğuna seviniyordu…

Zihni sadece bir şeyle meşguldü onun; Firavun'un hidayet bulmasi ve bu cani ruhlu'nun günün birinde adam olmasi!.. Ne var ki, Firavun, artık dönüşü olmayan bir yoldaydı.

"ilahların ilahı" olduğunu öne sürerek, kendisinden daha üstün hiçbir şey kabul etmeyen Firavun'nun, Musa'nın buyruğuna boyun eğip ilahlık iddiasından vazgeçmesi ve sıradan bir insan gibi; "Allah'ım, beni affet!" demesi, mümkün olabilir miydi acaba?!

Asiye, Allah'a imanı ve Musa'ya inanmayı tercih etti.

Musa'nın getirdiği mucizeleri görerek bütün kalbiyle alemlerin Rabbı Allah'a inanmış bulunan ve Firavun'un alabildiğine zalim, ve keyfine düşkün olduğunu anlamış bulunan ferasetli ve cesur Asiye, Firavun'un kendisi gibi günün birinde zeval bulup yokluğa karışacak olan sarayında görünüşte görkemli, gerçekte ise zelil ve aşağılık bir müreffeh hayat sürdürmektense, Allah Te'alâ'nın indindekine rıza göstermeyi, tercih etmeyi uygun buldu.

Âsiye'yi inancından vazgeçiremeyeceğini anlayan Firavun, sonunda onun çarmıha gerilmesini emretti. Asiye'yi çarmıha gerdik'ten sonra başını büyük bir taşla ezerek öldürdüler…

Âsiye'nin can verişi çok feci oldu…

Ne var ki, cellatlarının gözünün önünde işkenceyle can verirken Allah'a yalvarıyor, O'nu zikrediyordu. Kur'an-ı Kerim, onun işkence sırasındaki o dayanılmaz durumuna işaretle şöyle buyurur:

"Allah, imanı tam olanlara Firavun'un karısını örnek verir; hani o demişti ki: "Rabbim! Bana kendi katında, cennette bir ev yap, beni Firavun ve işkencesinden ve onun zalimlerinin elinden kurtar!…"

Evet…Hz. Âsiyenin imanı böyle idi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *