ARAP turist sayısındaki düşüşle ilgili yazayım dediğimde, aklıma 1980’li yılların, yerli yapım bir komedi filminden sahneler geldi.

Dolandırıcı rolündeki başrol oyuncusu, Araplara özgü kıyafetler giyinip, zengin Arap turistleri dolandırmaya çalışan uyanık Türk esnafı dolandırıyordu.

Aslında filme konu olan bu trajikomik durum, 1980’li yıllarda İstanbul’da yaşanan gerçeğin, beyaz perdeye yansımasıydı.

O yıllarda yine bir Arap akını vardı…

Sarıyer’de, Tarabya’da yalılar kiralayan zengin Araplar, sosyal ve ekonomik açıdan hayli popüler olmuştu. “Hacı” diye hafifsenerek seslenilen, ama bonkörlükleri ile dokundukları herkesi mutlu eden bir turist profiliydi Araplar.

Birçoğu Boğaz’da yalı kiralamıştı, niyetleri uzun süre kalmaktı bu güzel şehirde. Fakat olmadı… Rahat etmediler, ettirilmediler. Gitmekten başka çareleri yoktu, gittiler…

Aradan 30 yıl geçti. Malum sebeplerden dolayı Avrupalılar gelmeyince, yeniden geldiler. Turist yokluğunda, caddelerde, AVM’lerde daha görünür oldular. Bu kez orta ve düşük gelirli olanları gelse de, başta İstanbul olmak üzere birçok kenttin turizminin kurtarıcısı oldular.

Fakat aradan geçen yıllara rağmen, Arap turiste bakış açımız hiç değişmedi maalesef.

Şahit olduğum bir olayı ilk ağızdan anlatayım… Arap ülkelerinden turist getiren seyahat acentalarının bir kısmının üye olduğu derneğin başkanı, turizm taşımacılığıyla ilgili toplantıda, kürsüden Ortadoğu turizminin önemini anlatıyordu. Bir ara önündeki beyaz A4 kâğıdı havaya kaldırarak solondakilere “okuyun” dedi. Kâğıtta büyük harflerle ARAP yazıyordu. Zekasını sergilediğine dair güven ve yüzündeki pişkin gülümsemeyle biraz bekledikten sonra, “Şimdi de tersten okuyun” dedi...

Ve Arap’ı Para diye “okumayı başaran hazirunun” alkışları ve gülüşmeleri arasında konuşmasını tamamlayıp kürsüden indi.

İşin acı tarafı, o STK başkanı da Hataylı bir Arap’tı. Ve hala Ortadoğu pazarının kanaat önderi olarak aramızda dolaşıp, birçok resmi ve sivil kuruma “akıl” veriyor. Suudi Arabistan’la yaşanan siyasi gerilim, sosyal medyalarında ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyalar ve benzeri birçok faktör. 30 yıl aradan sonra Arap turisti yine kaybetmenin eşiğindeyiz. Hatta yavaş yavaş kaybediyoruz. Suudi Arabistan’dan gelen turist sayısındaki düşüş bir önceki yıla göre yüzde 20’ler seviyesinde.

Belli tedbirler almak zorundayız. Türk turizminin Ortadoğu pazarından vaz geçmesi mümkün değil. Alınacak tedbirlerin bir kısmı devletler seviyesinde olması gerekiyor. Fakat turizmciler de biran önce harekete geçmeli. Bunun ilk adımı da Arap turisti, turist olarak görmekle başlamalı.