Nasıl Allah dostu olabiliriz
Selman-ı Farisi, gece karanlığında namaz kılmaya başlar, yorulduğunda ise dille zikreder, yine yorulunca ağlar, bundan da yorulunca ayet ve azamet-i ilahiyyeyi tefekkür ederdi.
Sonra kendi kendine; ''İstirahat ettin, haydi kalk!'' der ve namaza devam ederdi.
Bir süre namaz kıldıktan sonra ''İstirahat ettin, artık zikir yap!'' der ve zikre başlardı.
Böylece gecesini hep namaz, zikir ve tefekkürle geçirirdi.
Allah'ü Te'ala'nın, bir insana gece vaktini sevimli kılması demek; O insana birçok lutufta bulunmuş demektir….
Allah'a dost olan bir insan, Allah'ın emir ve yasaklarının dışına çıkmaz.
İşte Allah dostları;
konuşmalarıyla, görüşmeleriyle, nasihatlarıyla, üzülmeleriyle, ticaretleriyle, komşuluk ilişkileriyle, adaletli oluşlarıyla, edepli oluşlarıyla, kardeşlik hukukunu gözetmeleriyle, yardımlaşmalarıyla, adeta Kur'an'dan inciler sergilerler…
Onlar, insanlar için iyi bir Kur'an fihristidirler… İstediğin ayeti onların amellerinde bulabilirsiniz…
Ne mutlu O Allah dostlarına ki Kur'an'ı bedenlerine giydirdiler…
Hiç Kimsenin Kınamasından Çekinmezler
Allah'ın tüm insanlara tavsiye ettiği bu büyük dini seçerken hiç kimseye danışmayan Allah dostları hiç kimsenin kınamasına da kulak vermezler…
Çünkü, Allah ile yapmış oldukları dostluk sözleşmesinde şu ibarelerin altına imza atmışlardır:
''Senden başka hiçbir ilah yoktur Allah'ım!
Tüm canlıların rızkını Sen verirsin!
Her şey Senin kontrolünde
Senin ya da bir başkasının rızası arasında kaldığımda, senin rızan diyeceğim.
Canlarını Her An Vermeye Hazırdırlar''
Allah'a dost olmaya çalışan bir insan, her an patlamaya hazır bir bomba olan bir insandır.
Ecir avcısı olarak da tanınan Allah dostları, nefse en ağır gelen amellere de talip olurlar;
''Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var.
İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip O yolda canını vermiştir;
kimi de şehidliği beklemektedir.
Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir.'' (Ahzap: 33/23)
Bir an önce gerçek dosta kavuşabilmenin hesabını yaparlar…Bu arzu ve istekleri hem çokça salih amel işlemelerini sağlar hem de şehadet kervanına katılmadan önce rezervasyon yaparlar…
Adları okunduğunda;
''Tüm imanım ve aşkımla, işte buradayım'' derler.
Allah dostları, yokluk zamanlarının en iyi ilacı olan sabır ve tevekkülü kullanırlar…
Hiçbir şekilde insanların ellerine bakmazlar… Taleplerini gerçek dosttan yana kullanırlar… Böylelikle onurlu ve izzetli bir şekilde hayatlarına devam etmiş olurlar.
Allah'a karşı sevgi ve saygıları; kardeşleri için her türlü riski göze alacak kadar ileridedir.
Uhud'da, yaralı mücahidler, ihtiyacı olduğu halde kendilerine uzatılan suyu içmeyip diğer kardeşlere verilmesini istemişlerdir.
Onlar da aynı fedakarlığı gösterip diğer kardeşe verilmesini istemişlerdir…
Yaralıların hepsi şehid olur, su bardakta kalır…
Allah'ü Ekber!
Bir insan nasıl olur da kardeşini nefsine tercih eder? Nedir bu işin sırrı?
Bir Allah dostu bunu şöyle açıkladı;
''Müslüman kardeşin, birçok soruları barındıran imtihan sorundur.
Çözdükçe Allah'ın rızasını kazanırsın.
Yani müslüman kardeşinin arkasında Allah'ı göreceksin.''
O müslümanı kırmak istemezsin…
Müslümanı sev, Allah da seni sevsin.
Müslümanın kusurunu gizle, Allah da senin kusurlarını gizlesin.
Müslümanın ihtiyacını karşıla, Allah da senin ihtiyacını karşılasın.
Müslümana ikram et, Allah da sana ikram etsin.
Müslümanı nefsine tercih et, Allah da sana değer versin.
Hücrelerinde Kibir Virüsüne Rastlanmaz:
Kibirlenmeyi hak edecek hiçbir malzemeye sahip olmadıklarını bildikleri için kibirlenmenin yanından bile geçmezler.
Kibirlenenlerin akibetinin ne olacağını adı gibi bilirler;
Onlara; ''İçinde ebedi kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir.'' (Zümer; 39/72)
Bulundukları Her Ortamda Allah'ın Rızasını Ararlar.
Susmaları gereken yerde konuşmazlar, konuşmaları gereken yerde de kesinlikle susmayı tercih etmezler…
Sabır Ve Şükür, Hayatlarının Vazgeçilmez İkilisidir.
Allah'ın; hangi vasıfları taşıyan müslümanları sevdiğini bildikleri için sonunda sabrı getiren amelleri işlemeye çalışırlar… Ve bir şekilde sıkıntılı bir hayat yaşarlar… Hiçbir zaman dil ile ya da surat asarak isyana girmezler…
Allah'a dost olmaya çalışan bir müslüman olarak derim ki;
İster Allah'ı ve dostlarını dost edinin ister başkalarını…Ama unutmayın ki başkaları sınıfındaki dostlar babanız ya da en yakınınız da olsalar şeytanın dostlarıdırlar…
Çünkü Allah ve dostları dışındaki tüm dostluklar Şeytani olarak adlandırılır.
