Efendimizin Sularla İlgili Mucizeleri...
Hazreti Enes şöyle anlatıyor:
''Zevra ismi verilen bir yerde, üç yüz kişi kadar,
Allah Resulü ile beraber bulunuyorduk.
İkindi namazı için abdest almamızı emretti,
fakat su bulamadık.
Yalnız az bir parça su bulmamızı emretti;
bulup getirdik.
Mübarek ellerini içine batırdı.
Gördüm ki, parmaklarından çeşme gibi su akıyor. Sonra, orada bulunan üç yüz kişinin tamamı gelip o sudan hem abdest aldılar, hem de su ihtiyaçlarını giderdiler.''(Buhari)
Hazreti Enes, üç yüz kişiyi temsil ederek, haber veriyor.
Elinden Pınar Gibi Su Akması:
Hazreti Cabir bin Abdullah anlatıyor;
Hudeybiye günü halk susuz kalmış,
Resulullah'ın önünde bulunan su ibriğinden abdest aldığı sırada O'na doğru varmışlardı.
Resulullah Aleyhisselam, onlara;
"Size ne oluyor!" diye sordu.
"Mahvolduk ey Allah'ın Resulü!
Mahvolduk ey Allah'ın Resulü!" dediler.
Peygamberimiz, (s.a.v);
"Ben sizin aranızda iken, siz mahvolmayacaksınız!" buyurdu.
"Ya Rasulallah! Yanımızda, senin ibriğindekinden başka, ne abdest alacağımız, ne de içeceğimiz su var!" dediler.
Bunun üzerine, Allah Resulü, elini ibriğin üzerine koydu ve "Alınız, Bismillah" buyurdu.
Kaynaklardan kaynar gibi, hemen parmaklarının arasından su akmaya başladı!
Müslümanlar, ondan hem su içtiler, hem de abdest aldılar.
Cabir b. Abdullah'a;
"O zaman siz kaç kişi idiniz?" diye soruldu.
Cabir;
"On beş yüz kişi ''yani; bin beş yüz idik!" dedi.
Buvat Gazvesi'nde gerçekleşen bir mucizedir.
Buhari, Müslim gibi sahih hadis kaynaklarında nakledilmektedir.
Hazret-i Cabir anlatıyor:
"Allah Resulü, sahabelere "Abdest almaları için seslenin, " diye emir verdi.
Fakat sahabeler su olmadığını söylediler.
Allah Resulü, "Bir parça su bulunuz, " dedi.
Gayet az su getirdik.
Sonra, o az su üstüne elini kapadı ve bir şeyler okudu. Ben ne okuduğunu bilmiyorum.
Sonra dedi ki; "Kafilenin büyük su teknesini getir." dedi. Ben de Allah Resulü'nün önüne koydum.
O da elini içine koydu, parmaklarını açtı.
Ben de o az suyu, mübarek eli üzerine döküyordum. Gördüm ki, mübarek parmaklarından çokça su aktı ve su teknesi doldu.
Suya muhtaç olanları çağırdım.
Hepsi geldiler, o sudan abdest alıp, içtiler.
Sonra ben dedim; "Daha kimse kalmadı."
Allah Resulü elini kaldırdı; o su teknesi ağzına kadar dolu olarak kaldı." (Müslim)
İşte, Peygamberimizin bu apaçık mucizesi manen mütevatirdir.
Akmayan Çeşmede Gösterilen Mucize:
Hazret-i Muaz ibni Cebel anlatıyor;
"Tebük Gazvesi'nde bir çeşmeye rast geldik;
ip kalınlığında akıyordu.
Allah Resulü, "Bir parça o suyu toplayınız." diye emretti.
Toplanılan su avucuna döküldü.
Allah Resulü, onunla elini yüzünü yıkadı.
Sonra o suyu çeşmeye koyduk.
Birden çeşmenin menfezi açılıp çoklukla aktı,
bütün orduya kafi geldi.
Hatta İmam İbn. İshak der ki; "Su akarken toprağın altından gök gürültüsü gibi ses yaparak aktı." Allah Resulü bu muziceden sonra Hazreti Muaz'a "Mucize eseri olan bu mübarek su devam edip buraları bağa çevirecek; ömrün varsa göreceksin." demiştir.
Hakikaten de dediği gibi olmuştur.
Hudeybiye'de Susuz Kuyudan Su Fışkırtılması:
Buhari'de Hazreti Bera'dan, Müslim'de ise,
Seleme b. Ekva'dan nakledilen susuz kuyu mucizesidir;
"Hudeybiye kuyusunun suyu çekilmiş, içinde bir damla bile su kalmamıştı.
Durum Peygamberimize arzedildi.
Peygamberimiz, kuyunun başına gelip oturdu.
İçinde biraz su bulunan bir kab istedi.
Getirilen su ile abdest aldıktan sonra, ağzını çalkaladı ve içinden, dua etti.
Abdest aldığı ve ağzında çalkaladığı suyu kuyunun içine döktü.
Peygamberimizin emriyle, kuyu, biraz kendi haline bırakıldı.
Sonra, kuyu sulandı. Müslümanlar da, Müslümanların hayvanları da, ondan kana kana içtiler.
Kuyunun suyundan içenler, 1400 kişi idi."
(Ahmed ibn. Hanbel)
Ordu Bir Seferde Susuz Kalınca:
Ebu Katade'den naklediyorlar ki;
"Peygamberimiz, çıktığı bir seferde gecenin sonuna kadar yola devam etti.
Sonra mola verip uyudu.
Uyandığı zaman, güneş arkasına vurmakta idi.
Benim yanımdaki abdest suyunu istedi.
Ben de kendisine takdim ettim.
Onunla abdest aldı, sonra bana dedi ki;
"Abdestten arta kalan bu suyu sakla, ileride onun şaşılacak bir hali olacaktır."
Gündüz yola devam edildi, insanlar sıcağın altında susuzluktan perişan oldular.
Yetmiş iki kişi idik.
Taberi'nin nakline göre, üç yüz idik.
Hallerini Hz. Peygamber'e arz ettiler.
Peygamberimiz de kendilerine;
"Sizin zannettiğiniz gibi, helak olmuş değilsiniz!
Şu benim abdest kabımı getiriniz!" buyurdu.
Derhal getirildi.
O da elini onun içine koydu ve onu dökmeye başladı.
Peygamberimiz döküyor, ben de insanlara su veriyordum. Yetmiş iki kişi geldiler, içtiler, kaplarını doldurdular. Sonra ben aldım; verdiğim gibi kalmıştı."(Müslim)
