SADİ ŞİRAZİ'DEN HİKAYE
Bağdat'taki Nizamiye Medresesinde bulunduğum vakit gece gündüzmüzakere ile meşgul olurdum. Bir gün muhterem üstadıma dedim ki; Filan dostum beni kıskanıyor. Ben bir hadsi tefsir edip tam manasını verdiğim vakit, o habisin için karmakarışık oluyor. İnsanlıkta örnek bir zat olan üstdım bu sözümü işitince kızdı ve şöyle dedi:
''Tuhaf şey doğrusu. Şüphesiz dostunun kıskançlığını beğenmedim. Fakat gıybetin iyi olduğunu sana kim söyledi?
Eğer dostun kıskançlığı yüzünden cehennemi boylayacak sende onun aleyhinde konuşmak ve onun tuttuğu Cehennem yolunda ona yetişeceksin.''
HİKAYE: Birisi bir yerde bile adamın aleyhinde bulundu. Orada bulunan tanınmış bir bilgin ona dedi ki; '' Benim yanımda kimsenin aleyhinde bulunma, kimseyi kötüleme. Böyle yaparsan ben senin hakkında şüpheye düşerim.''
Esasen bu kötülemekten de ne çıkar? Bunun ne faydası var? Farzedelim ki onun aleyhinde söylemekle onun derecesinden bir şey eksildi. Onun bu eksilmesiyle senin ki artar mı hiç?
GIYBET ETMEK HAKKINDA
Ey akıllı ve alicenab kimse! İster iyi isterkötü olsun, kimsenin arkasından lakırtı etme. Çünkü kötülüğünü söylediğin insan gerçekten kötüde iseonu kendini düşman etmiş olursun.
Birisi sana gelip de falan adam kötüdür, derse iyice bilmiş ol ki, o kendi ayıbını söylemiş olur. Çünkü kötüdür dediği o adamın kötülüğü ispata muhtaçtır. Kendisnin kötülüğü ise apaçık ortadadır. zira gıybet ediyor.
İnsanları çekiştirirken doğru bile söylesen, sen o çekiştirdiklerinden kötü sayılırsın.
HİKAYE: Bir gün birisi, eşkıyalık gıybetten daha zararsız şeydir, dedi. Şaka söylediğini sanarak dedim ki: Dostum! sözün tuhafıma gitti. Eşkıyalık ne iyilik gördün ki onu gıybetten üstün tutuyorsun?
Bana şu cevabı verdi: '' Eşkıya bir kervanı görür görmez canlarını dişlerine takıp onun üzerine attılar. Kollarının zoru, gücü ile hiç değilse karınlarının zoru, gücü ile hiç değilse karınlarını doyururlar. Musibet gıybetçiler ise günah defterlerini kararmaktan başka bir şey kazanamaz......
HİKAYE: Bir genç, hanımının hırçınlığından şikayet için bir ihtiyarın yanına gitti ve Dedi ki: '' Bu kadınla başa çıkmanın imkanı yok. Öyle yük altındayım ki, değirmenin alt taşı olsa çekemez.
İhtiyar şu cevabı verdi: '' Oğlum sabret! Sabreden mahcub olmaz....A evi yıkılasıca Geceleri değirmenin üst taşı sensin. Gündüzleri de alt taşı olsan ne çıkar sanki?!
Gül ağacından gül deren elbette dikenin cefasını hoş görür ve katlanır.
