Kıssadan hisse...
İmam-ı Azam Hazretleri'nin genç bir komşusu vardı.
Her gece evine içkili gelir, çıkardığı gürültü ile imamı çok rahatsız ederdi. İmam, gençten hiç şikayetçi olmaz, komşusun'un haline tahammül ederdi. Bir gün başkalarının şikayetinden olsa gerek, genci hapse attılar. Ertesi gece gencin sesini duymayan Ebu Hanife (r.a.) şaşırdı ve:
Genç komşumuzun sesleri niçin kulağımıza gelmiyor? diye sordu.
Efendim, o sarhoşu vali hapse attırdı, dediler.
İmam, ertesi sabah doğruca valinin konağına gitti. Talebeleri, Hocamız her halde valiye teşekkür edecek, diye düşünüyordu. Vali, o'nu görür görmez ayağa firladı. Hürmet etti ve:
Ya imam! Teşriflerinizin sebebini lütfen söyler misiniz? dedi.
O da, komşusu olan gencin serbest bırakılmasını rica etti. Vali:
Efendim, böyle ehemmiyetsiz bir mesele için niye zahmet ettiniz? Haber gönderseydiniz emriniz derhal yerine getirilirdi, cevabını verdi.
Delikanlı serbest bırakıldı. İmam'la karşılaştıklarında oldukça mahcuptu. Kendisini bizzat çok rahatsız etmişti. Ebu Hanife:
Bak biz seni unutmuyoruz, sözleriyle iltifat buyurdu.
Genç kısa zaman sonra tövbe etti ve İmam'ın talebeleri arasında katıldı.
Onlar, kimseyi itmiyor, kınamıyor, suçlamıyor, belki sadece kendine zulmeden zavallılara acıyor ve yardım etmeye çalışıyorlardı. Başkası ne yaparsa yapsın, onlar kendilerine düşüni yapıyordu.
İnsanların ayıplarını araştırıp, ifşa etmeyi bırakarak, kendi ayıplarını araştıması, kendi nefsini kontrol etmeyi bilmelidir.
Feridüddin Attar (k.s) şöyle der:
''Bir ahmak şu dört ayıptan bilinir,
Ahmak olan her defterden silinir.
Başkalarında kusur arar,
Kendi yaman cimridir, herkesten cömertlik arar.
Güya Hakkın yolundadır, huyuyla herkesi dağlar.
Sevgi bekler insanlardan, haktan bucak bucak kaçar.
Bir şey demem ötekilerine ama şu
cimrilik hastalığı yok mu?
Kepaze eder insanı, gelen taşlar
giden taşlar.''
*****
İnsanlar önce kendi nefislerini terbiye etmelidir. Niyetlerinini güzelleştirilmeli.
Mevlana, şöyle söyler:
''Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı
şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımlarını görebilirmisin?
Bilgi sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir
dalgıçtır.
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
İki parmağın ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk haklarını almadan gitme.
O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bie eksilme.''
*****
Dünya bir imtihan dünyasıdır.Önemli olan, dünyada güzellikle yaşamak, güzel olanı yapmak ve ahirete de imtihanı kazanmış olarak gidebilmek.
