08 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İmâm-ül-Haremeyn Cüveynî...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İmâm-ül-Haremeyn Cüveynî, Şafiî mezhebinde meşhur fıkıh ve hadîs, âlimidir. 419 - m.1028 senesinde Horasan'da Nişâbûr şehrinin Cüveyn nahiyesinde dogdu. 478- m.1085'de Nişâbûr'da vefât etti... İlk öğrenimini babasından aldı. Cüveynî'nin ilk hocası, zamanın büyük âlimlerinden olan babası, Abdullah bin Yûsuf'tu. Ondan temel din ve âlet ilimlerini öğrenip, hadîs ve fıkıh ilmini tahsil etti. Ebü'l-Kâsım Kuşeyri ve daha birçok meşhur âlimden ilim öğrendi. Daha tahsili sırasında yüz cild eseri okuyup mütâlâa etti. O, ilmin her dalında öğrenmesi mümkün olduğu kadar öğrenmiş ve bu hususta çalışmıştır.

İmâm-ül-Haremeyn, henüz yirmi yaşına girmek üzere iken, babası vefât etmiş, kendisi de onun yerine müderris olmuştur. Bir taraftan yüzlerce talebeye ders veriyor, bir taraftan da kendi ilmini arttırmak için Beyhakıyye Medresesi'ne giderek, büyük âlim Ebü'l-Kâsım Kuşeyri'nin derslerine devam ediyordu. Daha sonra oradan ayrılıp; önce Samarra'ya, sonra da Bağdad'a giderek, oranın âlimleri ile sohbet etti. Zamanla şöhreti her tarafa yayıldı. Sonra Hicaz'a giderek, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede dört sene kaldı, ilim ve ibâdetle meşgul oldu. Kendisine, ''İmâm-ül-Haremeyn'' yanî ''Mekke ve Medine'nin imâmı'', Mekke ve Medine'nin en büyük âlimi unvânı verildi. Nihayet Alp Arslan Selçuklu devletine sultân olunca, âlimlere çok kıymet veren Nizâm-ül-mülk'ü vezir tayîn etti. Nizâm-ül-mülk'ün daveti üzerine İmâm-ül-Haremeyn, Nişâbûr'a döndü. Nişâbûr'daki ''Nizamiye Medresesi'' müderrisliğine getirildi...

Aynı medresede otuz sene:

Zamanın hükümdar ve devlet ricalinden büyük hürmet gören İmâm-ül-Haremeyn, o muazzam ilim müessesesinde, otuz sene kadar ilim yaymaya muvaffak oldu. Ders verdiği otuz yıl boyunca, bir kısmı meşhur âlim ve devlet adamı olmak üzere, her gün dersine gelen talebe sayısı üç yüzden aşağı düşmezdi...

İmâm-ül-Haremeyn, ömrünün sonuna doğru sarılık hastalığına tutuldu. Bu hastalık sebebiyle bir müddet derslerine ara verdi. Sonra iyileşip ders vermeye devam etti. Bir müddet sonra tekrar hastalanıp, hararet sebebiyle zayıf düştü. Nişâbûr'a yakın bir köy olan Bestakan'a tebdîl-i hava için gitti. Burası, havası serin, suyu tatlı bir yerdi ancak hastalıktan kurtulamayıp, orada vefât etti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *