İmam Kuşeyri...
KUŞEYRİ, büyük veli fikih, tefsir, hadis ve kelam alimidir.
Künyesi; Ebü'l-Kasım, adı; ''Abdülkerim bin Hevazin bin Abdülmelik bin Talha bin Muhammed Nişaburi'dir.''
Kuşeyri diye Ünlü olmasinin sebebi; ''Kuşeyri bin Ka'b Sagsa'nın soyundan olmasıdır.'' Ailesi, Arab asıllı olup, Horasan civarında yerleşmişti. Annesi de, Sülemi ailesine mensuptur. Kuşeyri, 986 senesinde Horasan'ın Üstuva nahiyesinde doğdu.1072 yılında Nişabur'da vefat etti. Çocuk yaşta babasi vefat eden Kuşeyri,
akrabasi olan Ebü'l-Kasım Yemani'den Arapça ve edebiyat bilgileri öğrendi. Nişabur'da büyük velilerden Ebu Ali Dekkak ile karşilaşan Kuşeyri, hükumette vazife almaktan vazgeçerek, manevi ilimlere yöneldi. Hocasi Ebu Ali Dekkak'a bütün kalbiyle bağlanarak, tasavvuf yolunda büyük merhaleler katetti. Hocası'nın emriyle Muhammed ibni Bekr-i Tusi'den fıkıh, Ebu Bekr ibni Furek'ten kelam ve usul-i fıkıh, Ebu İshak İsferaini'den kelam ilmini öğrendi.
Kuşeyri, İbn-i Furek ve Ebu İshak İsferaini'nin usullerini iyice kavradıktan sonra, Ünlü kelam alimlerinden Ebu Bekr el-Bakıllani'nin kitaplarını mütalaa etti. Aynı zamanda hocası Ebu Ali Dekkak'ın sohbetlerine katıldı. Bu arada hocası Ebu Ali Dekkak'ın kızı, ilim, edeb sahibi ve zamanın en çok ibadet edenlerinden olan Fatıma hanımla evlendi. Fatıma hanımdan altı erkek ve bir kız olmak üzere yedi çocuğu oldu.
Bu arada Nişabur'da ders vermeye başlayan Kuşeyri hazretleri, Hatib el-Bagdadi, Ebü'l-Kasım Nasrabadi, Ebu Ali Farmedi gibi birçok alim yetiştirdi. Ebu Ali Dekkak'ın vefatından sonra, Ebu Abdurrahman es-Sülemi ile sohbet etti. 1056 yılında Nişabur'dan ayrılarak, Bağdat'a geldi. Bağdat'ta hadis ve fıkıh okuttu. Halifeyi ziyaret etti ve onunla sarayında sohbette bulundu. Daha sonra, bozuk Mu'tezili fırkasına mensup Selçuklu veziri Amidülmülk Kündüri'nin zulmü sebebiyle memleketlerinden ayrılan İmam-ül-Harameyn Cüveyni ve Beyheki gibi binlerce alimle birlikte hacca gitti. Hacdan Nişabur'a dönen Kuşeyri, buradan ailesi ile birlikte Tus şehrine gitti ve Tugrul Beyin 1063 tarihinde vefatina kadar orada kaldi. Alparslan'ın sultan, Nizamülmülk'ün de vezir olmasından sonra Rafızilerin çıkardığı fitne durdu. Bunun üzerine vatanlarını terk eden alimler ve Kuşeyri tekrar memleketlerine döndüler. Alparslan ve Nizamülmülk, Kuşeyri'ye çok hürmet ederlerdi. Hatta İmam-ül-Haremeyn ve Kuşeyri gibi alimler, sultan ve vezirin yanına serbestçe girerler ve onlarla sohbet ederlerdi. Kuşeyri, Nişabur'da vefat edinceye kadar ders verdi. 1072 de vefat eden Kuşeyri, hastaliginin en şiddetli aninda dahi namazlarini ayakta kilardi. Cenazesi; hocasi Ebu Ali Dekkak'ın yanına defnedildi.
Kuşeyri'nin hayatı, fazileti ve meziyetleri hakkında İslam alimlerinden; Ali bin Hasan, Abdülgafir bin İsmail, İbn-i Sübki, Taşköprüzade ve daha birçokları yazmış oldukları eserlerde geniş bilgi vermişlerdir.
İmam-ı Kuşeyri; tasavvufa dair ünlü Risale adlı eserinden başka, birçoğu tasavvufa, tefsir ve hadise dair olmak üzere çeşitli eserler yazmıştır.
