Allah için buğzetmek...
Allah Te'âlâ daha önce naklettiğimiz hadîs-i kudsîde kulundan şunu sorar:
Sen benim yolumda herhangi bir dostu dost edindin mi? Herhangi bir düşmana düşmanlık güttün mü?
Bu hakîkat senin için taat ve ibadetinden başka bir tarafı gö zükmeyen bir kimse hakkında apaçıktır Çünkü sen böyle bir kim seyi sevmeye muktedirsin veya sana kötülüğünden başka birşeyi gözükmeyen kimseyi düşünelim: Sen böyle bir kimseye buğzetmeye muktedirsin. Ancak girift ve çözülmez durum şudur: Ada'mın taat ve ibadetleri günahlarla karıştığı zaman dersin ki: 'Ben bu adam hakkında sevgi ile buğzu nasıl bir arada yürütebili rim Oysa ikisi zıttırlar İkisinin meyvesi uygunluk ve muhalefet, dostluk ve düşmanlık da zıttırlar'.
İşte cevap olarak derim ki: Bu durum, beşerî hazlarda müte nakız zıt olmadığı gibi, Allah Te'âlâ'nın hakkında da zıt değildir Çünkü bir kişide ne zaman ki birtakım hasletler bir araya gelirse, onların bir kısmı sevilir, bir kısmına da buğzedilir Sen o kişiyi bir yönden seversin, diğer yönden ona buğzedersin Bu bakımdan bir kimsenin güzel ve fâsık bir hanımı vardır veya güzel hizmet eden ve zeki bir evlâdı vardır. Fakat bununla beraber fâsıktır. İşte bu kimse bu tip yakınını bir yönden sever, öbür yönden de ona
buğzeder O'nunla iki hâl arasında bulunan bir halde olur. Zira ada'mın biri zeki ve itâatkâr, diğeri ahmak ve asi, üçüncüsü hem ahmak, hem de itâatkâr veya zeki ve asi üç evlâdı farzedilirse böyle bir kimse bu evlâtlarına karşı nefsinin üç değişik durumda bu lunduğunu görür Onların hasletlerinin değişikliği sebebiyle nef sinin değişikliğini müşahede eder. İşte böylece senin de durumun, fısk'u fücu'run veya taat ve ibadetin kendisine galebe çalmış olduğu veya bu iki yönden birinin kendisinde bulunduğu bir kimseye izafe ten böyle olmalıdır. Üç değişik mertebe üzerinde olmalıdır.
Şöyle ki; onların herbirine kendi durumlarına göre davranman gerekir. Her sıfata; sevgi veya düşmanlık'tan hakkı ne ise, onu vermeli, on dan tamamen yüz çevirmemelisin alıntı.
