Tasavvuf ilminin menşe-i
Tasavvuf hali, zevki ve keşfi bir ilimdir.
İnsan tabiatının devamlı değişen istekleri cehaletin, gafletin, bir çeşitidir. Sufilerin kalpleri ise; Allah ile doludur.
Her ilmin kendi sahasında temel dinamikleri belirlenip usulleri tayin edilmiştir.Tasavvuf da bu tasniften nasibini almıştır.
Allah gökten su indirdi, demek nurları taksim etti, dereler onunla dolup taştı ayeti ise, Allah Te'ala'nın ezelde taksim ettiği nur kalplerde dolup taştı manasına gelir. Fıkıh, dünyada tam manasıyla züht hayatı yaşayan tasavvuf aliminin ilmidir.Birinci dereceden ilim, istikamet ve hidayet kaynağı Peygamberimiz (SAV)'dir.
Aşağıda olan her şey mütevazi olur.
Din, ''insanın kendisini Rabbine adaması onun karşısında varlık iddia etmemesidir.''
İlim pınarlarının suyu kalbe ulaşınca kalp gözleri tam manasıyla açılır. Kişi hakkı batıldan ayırdeder.
İbn-i Abbas: ''En iyi ibadet dini anlamaktır.''
Efendimiz (SAV)'in ilim ve marifeti, bütün varlıların isimleri kendisine öğretilen Hz.Adem'den intikal etmiştir.
Gerçek sufi mukarrebdir.
Ebrar, mukarrebin haliyle hallenmedikçe "mutasavvuf", hal kendilerinde tahakkuk ederse "sufi" olur.
Sufi, anlatılan ve ilham edilene kulak verir.
Şibli: "Kur'an'ın nasihatleri kalbi Allah ile beraber olan ve göz açıp kapayıncaya kadar da olsa O'ndan gafil olmayanlar içindir."
Anlayış makamı, sohbet ve konuşma yeridir. O da kalbin işitmesinden ibarettir. Müşahade makamı ise, kalbin basiretli olmasıdır. Anlayış, ilham ve semain tabi neticesidir.
Kalbin ölümü nefsin şehvetlere dalmasındandır.
Allah Te'ala'ya kulak vermeye mani olan her şey nefisden kaynaklanır.
Anahatlar umumi bir bakışla idrak edilir. Tefarruat ise insan yaratılışının kifayetsizliği sebebiyle tamamiyle idrak edilemez.
Tohum eken hakime benzer, tohum ise, doğru söze benzer.
Heva ve hevesten tad almak asalak bir dikenin gelişmekte olan bir bitkiye mani olması gibidir.
Sufinin kalbi ilahi sevginin bütün lezzetleriyle konakladığı yerdir. Saf sevgi ruhu huzur-u ilahiye ulaştıran bir bağdır.
Rasulullah (SAV) kainat yaratılmadan önce makam-ı istikrara en yakın kişi olmuş, temkin sohbetine katılmış bulunduğundan bütün hal ve davranışlarında ilahi n urlar apaçık görülmüştür.
Cafer-i Sadık; "Allah kullarına kelamı ile tecelli eder, fakat onlar bunu idrak edemezler."
Duydukları ve dinledikleri Allah katından olunca, duyduğu gördüğü, gördüğü duyduğu olur. Sonu evvelki haline döner. Rasulullah (SAV)'tan gelen haberleri, salihlerin hayatını, ahiret ahvalini dinlemek, ilim öğrenmek isteyene gereklidir.
Ulema, ümmetin yol göstericisi, delili, dinin direğidir.
Süfyan b. Uyeyne; "İnsanların en cahili bildiği halde yapmayan ve en faziletlisi ise, Allah'tan en çok korkandır."
" İlmi ile amil olmayan alimin ilmi bereketiyle amele dönmesi umulur. İlim hem farz hem de fazilettir.
Farz ilim, ihlas ilmidir.Tehlikeli davranışları incelikleriyle bilmektir. Vakit ilmidir. Helali bilmeye yarayan ilimdir. Alış-veriş, nikah ve talak ilmidir. Cahili olduğu ilmi elde etme ilmidir. İlmi tevhidi öğrenmek, yerine getirilmesi farz olan şeyleri amel etmeyi bilecek kadar öğrenmek, emir ve nehy ilmini öğrenmek farz olan ilimdir denilmiştir.
Ebu Ali el Cüzcani: Allah'tan istikamet üzere olmayı isteyenlerden ol, keramet sahibi olmayı isteyenlerden değil.
Ehl-i tasavvufun ilmi, dünya ile elde edilmez, heva ve hevesten kaçınmadıkça bu ilmin hakikatlerine ulaşılmaz. Takva medresesi dışında da öğrenilemez.
Sufiler, muhabbetin her çeşidine vakıftırlar. Muhabbet-i Zati'den muhabbet-i sıfatı, kalbi muhabbetten ruhi muhabbetin farkını bilirler.
Saf bir takva ve zühdde kemal, ilimde üstün olmakla elde edilir.
Kalp aynası cilalanmış kimse, Levh-i Mahfuz'dan bazı bilgilere sahip olabilir. Külli ilimleri ihata eden, cüz'i ilimlere dönmeye onlarla uğraşmaya ihtiyacı yoktur.
İlm-ül verase ilm-ül diraseden geçer.
Hakka'l yakin derecesi ilimleri vicdanidir. Müşahade makamından üstündür.
Sahabe yakin ilmini kendileri hallederken, fetva ilmini tabiine havale ediyordu. Mufassal bilgi, kalp temizliği, üstün seciye ve kabiliyetle elde edilir. Mücmel bilgi ilmin aslıdır.
Allah kuluna hayır murad ettimi onu taate muvaffak kılar.
Salih amel, salih amele götürür. Alim ve zahid sufi kendini kimseden üstün görmez. Tercih edildiğinde aleyhinde bir fitne olmasından korkar.
En mühim şey, her türlü kin ve düşmanlıktan arınma. Kin adavete saik dünya sevgisi, makam ve mevki tutkusu.
Kötü sıfatlar değiştikçe perdeler kalkar, sünnete muvafakat mümkün olur. Resulullah'a intiba eden ilahi muhabbetten en çok nasib dar olandır.
Resulullah (sav)'intiba etmekle elde edilen başarıların en şereflisi Allah'a sığınma ve ilticadır. Tasavvuf; nefsin tabii arzularına sed çekme, açlık ve dünyayı terkle elde edilir. Mutabakat yolu dışındaki bir hareket mahrumiyet, sünnete ittiba ise hikmetli konuşmayı netice verir.
Sehl b. Abdullah: Kitap ve sünnetin kabul etmediği bütün vecd halleri batıldır.
Tasavvuf, kendinde ölüp Hakk'la dirilmedir.
Sufi; toprak gibidir, ona her şey atılır, ama ondan sadece güzel ve hoş şeyler çıkar.
Tasavvuf; çiledir, sıkıntıdır, ıstıraptır.
Melamatiyye Usulüne Göre Zikir:
1. Dil ile
2. Kalp ile
3. Sır ile
4. Ruh ile
