13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ariflerin özellikleri...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Arif öyle bir kimsedir ki, ALLAH'u Te'ala'dan başka her şeyi unutmuştur…

ALLAH'u Te'ala'dan başka hiç bir şeyden korkmaz. Arif, hiç bir şeye de üzülmez…Aksine, üzüntüsü olanlar onun yanında dertlerini unuturlar…

Arif, öyle bir insandır ki…bu dünya, büyüklüğüne rağmen ona dar gelir…Çünkü bu dünyada onun dertlerine çare olacak hiç bir şey yoktur…

O'nun dertlerinin devası bu varlık alemi, yani mahlukat değil, Marifetullahtır…Bunun için arzusu insanlar dan kaçmaktır.

Arif İrfanının ve ilminin kıymetini çok iyi bilir…Onları sadece adamına söyler. Yani, yüksek İlahi bilgileri anlayacak olana anlatır.

Arif, yalnız ALLAH'u Te'ala ile dostluk eder.

Abidin rızkı, su ve yiyeceklerdir…Arifin rızkı ise…Nur ve İrfandır…

Yüce kimseler demişlerdir ki…Bu dünyada öyle bir Cennet vardırki…onu ele geçiren bir kimsede, başka bir cennet isteği kalmaz…İşte bu Cennet…MARİFETULLAHTIR…

Hazreti Ali radıyallahu anh buyuruyor ki, bir kimsenin ahirette Cenneti bulmasının şaşılacak tarafı yoktur.

Asıl şaşılacak şey, bir kimsenin Cenneti bu dünyada iken bulmasıdır…

Bu dünyadaki Cennetin adı; ''MARİFETULLAHTIR…''

Mürid...

Tasavvufta ALLAH'ü Te'ala'nın rızasına kavuşmak için evliya bir zatın terbiyesi altına giren talebe.

Mürid, hocasının yanında cenaze yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalıdır. (İmam-ı Rabbani)

ALLAH'ü Te'ala'nın sevgisi ile ve O'nun sevgisine kavuşmak arzusu ile yanan mürid, bilmediği, anlıyamadığı bir aşk ile şaşkın haldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez.

Her işinde ALLAH'tan korkar, titrer. ALLAH'ü Te'ala'nın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır. Her işinde sabırlıdır ve affeder. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Her nefeste ALLAH'ını düşünür. Gaflet ile ALLAH'ü Te'ala'yı unutmuş olarak yaşamaz.Bir kalbi incitmekten korkar. Kalbleri, ALLAH'ü Te'ala'nın evi bilir.

Her insan, kulluk vazifelerini yapmak için yaratıldı. O'nun için herkes, ALLAH'ü Te'ala'yı yaratıcı, kendisini yaratılmış bilmelidir. Bir kimsenin, ALLAH'ü Te'ala'ya kul olması için, O'ndan başka şeylere kul olmaktan ve bağlanmaktan tam kurtulması lazımdır. Bunun için büyük alim ve veli İmam-ı Rabbani Ahmed Faruki Serhendi vilayet yani evliyalık mertebelerinin sonunun, en yükseğinin kulluk makamı olduğunu ifade etmiştir.

ALLAH'ü Te'ala'dan başkasının sevgisini kalbinden çıkaran, O'nu gönülle bilen ve O'nun rızasını kazanmış, ermiş, veli kimselere arif-i billah veya yalnız arif denir. Künuz-ul-Hakaik'da kaydedilen bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: "Her şeyin kaynağı vardır. Takvanın haramlardan sakınmanın kaynağı ariflerin kalpleridir." Süleyman bin Ceza, arif kimsenin alametini şöyle belirtiyor: "Susması; tefekkürü, ALLAH'ü Te'ala'nın büyüklüğünü düşünmesi, gördüklerinden ibret, ders alması ve ALLAH'ü Te'ala'nın razı olup beğendiği şeyleri istemesidir.

Bayezid-i Bistami ise;

"İrfan sahibi, arif odur ki:

Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini, alış veriş ettiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi yüce ALLAH'a bağlıdır. O'ndan başka hiç bir derdi yoktur."

Cüneyd-i Bağdadi de; "Resulullah efendimizin sünnetini terk edeni ve O'ndan gelen edebleri gözetmekte gevşeklik göstereni arif zannetme!" ikazını yapmaktadır.

Bu sebeptendir ki, her arif Veli değildir…Fakat bütün Veliler aynı zamanda ariftirler…

İmam-ı Rabbani Hazretleri; "Nefsin kötü arzularına yani şehvete aşk ve muhabbet adını takmamalıdır. Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gereek aşk, ALLAH'ü Te'ala'yı ve O'nun sevdiklerini sevmektir." buyurmuştur.

İbrahim HAKI Erzurumi Hazretleri de; "Aşk, nefsi terbiye eder, ahlakı güzelleştirir. Aşk, insanın kalbinde bir ateş olup, kalpte ALLAH sevgisinden başka bir şey bırakmaz. Hak aşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi, doğru ve saftır. Uyanık kalpli ve hatadan uzaktır." demiştir.

Berika'da geçen bir hadis-i şerifte; "ALLAH'ü Te'ala, bir kulunu severse, onu dünyada zahid, ahirette ragıb rağbet eden, isteyen yapar. Ayıplarını ona bildirir." buyrulmuştur.

İmam-ı Kuşeyri; "ALLAH'ü Te'ala, mü'minlere bir takım basiretler ve nurlar vermiştir. Onlar bu sayede firasette bulunurlar. Resulullah efendimizin sallallahu aleyhi ve sellemin ; "Mümin, ALLAH'ın nuru ile nazar eder." hadis-i şerifi bu manada anlaşılmalıdır" demiştir. Deylemi'nin zikrettiği bir hadis-i şerifte;

"Gözü ama, görmeyen kimse, kör değildir. Asıl ama, basireti kör olan kişidir." buyrulmuştur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *