Takva...
Allah'ın halife olarak yarattığı insandan istediği kulluk görevi, ''takva sıfatlarına sahip olmasıdır.'' Hz. Peygamber, bu gerçeği "Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanın " hadisiyle belirlemiştir. Olgunlaşma ve kemale erişin mutlak yolu, ilâhî ahlâklanma olan takva, yaşamından geçer. Allah'ü Te'âlâ'nın dostluğuna sahip olmakla erişilir.Takva yaşamı; ''nefsin kötü sıfatları olan yalancılık, şirk, kibir, alaycılık, cimrilik, kıskançlık, öfke v.s.den tamamiyle kurtulmak için; 1-İnfak ve Sevgi,
2-Namaz
3-Zekât
4-Af edici ve dileyici olma,
5-Sabır,
6-Oruç
7-Muhsin olma,
8-Ahde vefa,
9-Adalet ve dürüstlük,
10-İlim gibi ilahi sıfatlara bürünmekle elde edilir.
Böylece kul; ''takva özelliklerine kavuşma oranında, nefsin kötü sıfatlarını da disipline ederek onlardan kurtulmaya başlar.''Kötü nitelikler, Allah'ın istediği ilâhî özelliklere bürünmeden nefsi asla terketmez.Takva sıfatları kazanıldıkça, kötü sıfatlar kulu bir bir bırakmaya başlar.Kemal mertebesinde de tam arınıp yücelerek kurtuluşa ve mutluluğa erişilir.
1-İnfak ve sevgi:
3/134: Takva sahipleri, bollukta da darlıkta da infak ederler...
51/15, 19: Gerçekten takva sahipleri cennetlerde ve pınar başlarındadır...Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.
İnfak; sahip olduklarımızdan ihtiyaç sahipleri için pay ayırarak vermedir.Bu verme, insanlığa hatta tüm canlıların yararına yöneliktir. Zengin, yoksul ayrımı yapmadan bütün iman edenler için konulmuş eğitici ve erdirici en mükemmel ibadetlerdendir. İnfak; Allah'a olan sevginin, güvenin ve teslimiyetin bir ifadesidir. Paradan, maldan yapıldığı gibi güzel söz söylemek güler yüz göstermek de bir infaktır. Ayrıca dertli bir insanı teselli etmek, güçsüz yaşlı birine yardım etmek, hasta ziyaretleri ile moral vermekte bir infak şeklidir. Zekât, sadaka ve fitre miktarı tayin edilmiş sınırlı bir yardımdır. Oysa infak, sahip olunanlardan gönlün dilediği kadar ayırdığı sınırsız bir vermedir.
Âli İmrân, 3/92 de şöyle buyruluyor: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız..."Şu halde verilenler, nefsin sevdiği şeylerden olmalı, yani verirken bir fedakârlık yapılmış olmalıdır ki nefs arınabilirsin.
Takva ehli, Cenâbı Hakk'ın verdiği nimetleri, varlıkta da yoklukta da başkalarıyla paylaşırlar.Fakirlikte de zenginlikte de sevilenlerden verme ilâhî ahlâkın oluşmasına vesile olur. Haşr 59/9: " ... Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. " İnsanlardaki geçici dünya nimetleri olan mal ve parayı depolama hırsı, ancak cömertlikle kırılmaktadır. Kur'ân, infakın prensibini Bakara 2/219 da şöyle veriyor : "...Helâl kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin..."Bir de verileni başa kakmamak önemlidir. Bakara 2/264: " ...Sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın..." İnfak ibadetinde, yaratılışın negatif kuvvetinin temsilcisi şeytan, bizi fakir olacaksınız diye devamlı korkutarak cimriliğe sevk eder. Oysa Allah, infakın eksiltmeye değil ancak artışa sebep olacağını belirtmektedir. Sebe 34/39: "...Birşey infak ederseniz Allah, onun yerine başka birşey lütfeder..." Yine Kur'ânı dinleyelim. Bakara 2/268:
"Şeytan sizi fakirlikle korkutur. Sizi görünür görünmez çirkinliklere sürükler. Allah ise Kendinden bir bağışlama ve lütuf vaat eder..." İnfak kimlere verilmelidir? Bakara 2/215 bunun cevabını vermektedir : " ... İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizler ve yolda kalan için olmalıdır... " Şu halde öncelik, kendi akrabalarımızın yoksullarına olmalı ve daire gittikçe büyütülmelidir.
Salih amel sergilemek.
Hayır işi, Cenâbı Allah'ın çok sevdiği bir kulluk görevi olan salih ameli de içerir. Salih amel, insana hizmete ve barışa yönelik bütün düşünce ve faaliyetlerdir. Beyyine 98/7: "İman edip salih amel işleyenler, yaratıkların en hayırlılarıdır."
