Sevenlerinin dilinden GÜL MUHAMMAD (S.A.V).
Yâ Rasûlallah, eğer sen gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem'e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!..
* * *
"Hiç bir göz senden güzelini görmedi,
Hiç bir ana senden mükemmelini doğurmadı
Sen, her türlü kusurdan âzâde yaratıldın;
Sanki sen, kendin nasıl istedinse öyle yaratıldın."
(Hassân b.Sâbit)
* * *
Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.
Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen.
* * *
Dünya neye sahipse, onun vergisidirhep;
Medyun O'na cem'iyyeti, medyun Ona ferdi.
Medyun'dur, O ma'suma bütün bir beşeriyyet...
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret
M.Akif ERSOY
* * *
Gel Efendim, dostluğuna muhtacız; umutsuz ve caresiz bırakma caresizlerini. Gel yeter ki, hakkımızda verilecek her hükme razı olalım.
Gel ey, bitir bitmeyen hasretini içimizde!..
Gel ey, onsuz mutluluk bulamadığımız!..
Gel ey, kendisine lâyık olamadığımız!..
Gel benim Efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun…
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yureğim!..
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor. Uyandır, zindanlara sevdalarımızı efendim! Uyandır, bahtını uftadelerinin!..
"Esselatu vesselamu aleyke Ya ResulAllah "
* * *
Abdullah'ın mahzun dulu Âmine,
Erdi gayelerin gaye demine.
Diyor ki: Çekmedim tek lâhza sancı;
Birden bir sesleniş duydum, yakıcı:
Âmine, ne güzel hal oldu sana!
Gebesin, Varlığın Nuru insana!
Arkamı sığadı bir beyaz kanat;
Ve şerbet sundular; cennetten bir tad.
Silindi içimden korku ve tasa...
Sanki doldurmuşlar göğü bir tasa,
Döküyorlar, güneş güneş tepemden.
Geceler kalktı mı yoksa âlemden?
Nur yağmuru... Artık uzaklar yakın...
Önümde, haşmetli yurtları Şarkın;
Sütun sütun İran, kubbe kubbe Rum.
İşte parmağımı değdiriyorum.
Etrafımda kızlar, âhenkten ince;
Hiç şekil görmedim şekillerince.
Esrarlı ellerde ibrik ve leğen;
Bir soluk, bir soluk yelpazeleyen;
Ve o ses, hep dağ taş eriten sedâ:
İnsanlar, ediniz yokluğa veda!
Var olmaya sebep, âleme rahmet
Son Peygamber doğdu, ismi Muhammed!...
Doğmuştu öksüzüm, haber doğruydu:
Şahadet parmağı göğe doğruydu.
N. F. KISAKÜREK
