Kâbe ve Rükünleri...
KABE, yaklaşık olarak dörtgen şeklindedir.Sert mavi taştan yapılmıştır.Yüksekliği on altı metredir. Peygamberimiz (S.A.V.) zamanında yüksekliğinin bundan daha az olduğunu Fetih günü Peygamberimiz (S.A.V.) Ali'yi omuzlarına çıkarıp Ali'nin de Kâbe'nin üzerindeki putları aşağı indirip kırdığına dair rivayet edilen hadisten anlıyoruz.
İçinde su oluğu bulunan ve tam karşısında yer alan kenarın uzunluğu on metre ve on cm.'dir. Kapının yer aldığı ve karşısında bulunan kenarın uzunluğu ise, on iki metredir. Kapı yerden iki metre yüksekliktedir. İçeriye giren için kapının solunda yer alan rükünde Hacer-ül Esved yer alır. Onun tavaf yerinden yüksekliği bir buçuk metredir. Hacer-ül Esved ağır, düzgün olmayan yumurta şeklinde bir taştır. Rengi kırmızıya çalan siyahtır. Üzerinde kızıl noktalar, sarı kıvrımlar yer alır. Bunlar taşta meydana gelen çatlamaların sonradan kaynaması sonucu oluşmuşlardır. Çapı yaklaşık olarak otuz santimetredir.
Kâbe köşeleri, eski zamanlardan beri "rükün" olarak, adlandırılır. Örneğin kuzey köşesine "Rükn-ül Irakı", batı köşesine "Rükn-üş Şamı", güney köşesine "Rükn-ül Yemanı", Hacer-ül Esved'in bulunduğu doğu köşesine de "Rükn-ül Esved" denir. Kapı ile Rükn-ül Esved arasındaki mesafeye "mültezem" denir. Bu adı almasının nedeni tavaf eden kimsenin devamlı burada dua ve dilekte bulunmasından'dır. Kuzey taraftaki duvarın üzerideki su oluğuna Mizab-ur Rahmet, rahmet oluğu denir. Bu oluğu, Haccac b. Yusuf yapmıştır. 954 tarihinde Sultan Süleyman gümüş bir olukla değiştirmiş, H.1021 tarihinde sultan Ahmet mavi çini nakışlı ve altın yaldızlı bir gümüş olukla değiştirmiştir. Sonra Osmanoğullarından sultan Abdülmecid H.1273 tarihinde altın bir oluk göndermiştir.
Oluğun tam karşısında yay şeklinde "Hatim" adı verilen bir duvar yer alır. Bu yay şeklinde bir yapıdır. İki ucu Kâbe'nin kuzey ve batı köşelerine bakar. Onlardan uzaklıkları 203 cm. kadardır. Bu yapının yüksekliği bir metredir. Kalınlığı bir buçuk metredir. İç tarafından nakışlı mermer kullanılmıştır. İçeriden bu yay şeklindeki duvarın ortasında Kâbe'nin bir tarafının ortasına kadarki mesafe 844 cm.'dir.
Bu "Hatim" adlı duvarla Kâbe'nin duvarının arasındaki boşluğa; Hicr-i İsmail denir. İbrahim'in ilk kez inşa ettiği zamanlarda bunun yaklaşık olarak üç metrelik kısmı Kâbe'nin içindeydi. Geri kalan kısmı ise, Hacer ve oğlunun koyunlarının barınağıydı.Denilir ki, Hacer ve İsmail burada gömülüdürler.
Kâbe'nin içinde yapılan değişiklikler, onarımlar, Kâbe'ye ilişkin kurallar ve protokoller bizi pek ilgilendirmemektedir.Dolayısıyla bunların detayına girme gereğini duymuyoruz.
***
Kâbe'nin Örtüsü:
İlk kez Kâbe'ye örtü giydiren kişi; ''Yemen Tubbalarından Ebu Bekir Es'ad'dır.'' Bu zat, Kâbe'yi gümüş sırmalı bir perdeyle örtmüştü. Ondan sonra yönetime gelenler onun bu uygulamasını sürdürdüler. Daha sonra insanlar değişik kumaşlardan üretilmiş perdelerle örtmeye devam ettiler.Böylece üzeri kat kat perdelerle örtülür oldu.Bu perdelerden biri çürüdüğün'de hemen üzerine yenisi konulurdu.Bu durum Kusay zamanına kadar sürdü. Kusay, Kâbe'nin örtüsü için Araplardan yılda bir kez olmak üzere yardım topladı. Bu gelenek onun oğulları tarafından da sürdürüldü. Ebu Rebia b. Muğire bir yıl, diğer Kureyş kabileleri de bir yıl örtüyü değiştirirlerdi.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Kâbe'yi Yemen kumaşıyla örtmüştü. Abbasi Halifelerinden el-Mehdi'nin zamanına kadar bu şekilde kaldı. Halife Hac için Mekke'ye geldiğinde, Kâbe bakıcıları perdelerin Kâbe'nin yüzünde birikmiş olmasından şikayet ettiler. Bunların ağırlık yapıp Kâbe'yi yıkmasından korktuklarını belirttiler. Bunun üzerine Halife bu örtülerin kaldırılmasını, yerine her yıl bir tek örtü serilmesini emretti. Bu gelenek günümüze kadar devam etti. Kâbe'nin bir de iç örtüsü vardır. İlk kez Kâbe'ye içeriden perde örten kişi; Abbas b. Abdulmuttalib'in annesidir. Oğlu Abbas ile ilgili olarak bir adakta bulunduğu için bu perdeyi Kâbe'nin iç duvarlarına örtmüştü.
