Hz.Osman Hakkında âyet nâzil olan ayet...
İslâmiyet yayılmaya başlanınca, her taraftan Müslümanlar çoğalıp Medîne'ye akın ediyordu. Peygamberimizin mescidi dar gelme'ye başlamıştı. Bunun üzerine Efendimiz buyurdu ki:
''Bizim mescidimizi bir zrâ genişle'ten Cennete gider.''
Hz. Osman dedi ki:
''Yâ Resûlallah, malım mülküm sana fedâ olsun! Mescidi genişletme işini üzerime alıyorum.''
Mescidi 40 zrâ ya'nî 20 metre genişletti ve bütün masraflarını karşıladı.Bunun üzerine, "Allah'ın mescidlerini ancak, Allaha, âhiret gününe inanan, namaz kılan, zekât veren ve yalnız Allah'tan korkan kimseler ta'mîr eder.İşte hidâyet üzere bulunanlar'dan oldukları umulanlar bunlar'dır, " (Tevbe, 18). âyeti nâzil oldu.
Hz. Osman, Peygamber efendimizin vahiy kâtiplerin'den idi.
Güzel yazar, güzel konuşurdu. Hitâbeti kuvvetli idi. Kur'ân-ı kerîmi çok okurdu. Ezberi çok ileri derecede idi. Namaz da, bir rek'atte bütün Kur'ân-ı kerîmi okuyan dört kişiden biri de Hz. Osman'dır.Çok okuduğu için elinde iki mushaf eskimiştir.
hilâfet makâmı12 yıl sürdü. Hz. Osman, çok cesûr idi. Hiçbir felâket karşısında sarsılmamıştı. Bunun için halîfeliği çok başarılı geçmiştir.Bilhassa halîfeliğinin ilk yılları, İslâm târihinin altın yılları olmuştur.Devrinde birçok yerler fethedilmiştir. Horasan, Hindistan, Mâverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve Kuzey Afrika'nın birçok yerleri, O'nun devrinde İslâm topraklarına katılmıştır.
Resûlullah efendimiz haber verdi:
Hz.Osman, herkese lâyık olduğu vazîfeyi verirdi.O'nun ta'yîn ettiği vâliler, askerlikte ve memleketleri fethetmekte, en seçme kimselerdi. İslâm memleketleri batıda; İspanya'ya, doğuda, Kâbil ve Belh'e kadar genişledi.
Birgün Ashâb-ı kirâma, meydana gelecek fitneleri zikrediyordu.O sırada kendini örtmüş bir kişi geçiyordu.
Server-i âlem buyurdu ki:
''O fitne günü bu şahıs, hidâyet üzere olacaktır.''
Kalkıp o şahsa baktılar.''Osman bin Affân idi.''
O şahsı Resûl-i ekreme göstererek dediler ki:
''Yâ Resûlallah. Bu mudur?''
Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
Evet.
Yine aynı husûsta Hz. Âişe-i Sıddîka'dan rivâyet edilen hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki:
''Yâ Osman! Allah'ü Te'âlâ sana hilâfet denen bir gömlek giydirecek. Eğer münâfıklar onu soymak isterlerse, bana kavuşunca'ya kadar sakın onu çıkarma!''
Bu hadîs-i şerîf sebebiyle Hz. Osman, muhâsara edildiği zaman halîfelikten çekilmemiştir.
Halîfeliği sırasında adâlet ile davranmaya çok dikkat ederdi. Birgün bir gencin kulağını çekti. Gencin kulağı acıyıp şöyle dedi:
''Efendim, herkesin birbirinden hakkını alacağı kıyâmet gününü düşününüz.''
Benim kulağımı çek:
Bu söz Hz. Osman'a çok te'sîr etti. Buyurdu ki:
Ey genç, sen de benim kulağımı çek, ödeşelim.
Genç, Hz.Osman'ın kulağını çekti. Hz. Osman;
Biraz daha çek, buyurunca, genç dedi ki:
''Siz Kıyâmet gününü düşünerek korktunuz.Ben de o günkü hesaptan korkuyorum.''
Hz. Osman buyurdu ki:
On şey çok zâyi olmuştur:
Suâl sorulmayan âlim,
amel edilmeyen ilim,
kabûl edilmeyen doğru görüş, kullanılmayan silâh,
içinde namaz kılınmayan mescid, okunmayan mushaf,
Allah yolunda dağıtılmayan mal, binilmeyen vâsıta, dünyayı isteyenin içindeki zühd ilmi,
içinde âhiret yolculuğu için azık edinilmeyen uzun ömür.''
***
İbni Sebe:
Yahûdîler ve diğer İslâm düşmanları, Müslümanları birbirine düşürmek için el birliği ederek, gece gündüz çalışıyordu.Bunların elebaşılığını da Yemenli bir Yahûdî olan, Abdullah bin Sebe yapıyordu.
Mısır'da fitneci kimseleri başına topladı. Kurduğu bir teşkilâtla, câhil ve başıboş Mısır kıptîlerini dünyalık şeylerle kandırarak, çapulcu alayı meydana getirdi.
Onüç bin kişilik bu çapulcu takımı, Medîne'ye kadar yürüyüp Halîfeyi indirmek istediler.Hz.Osman'ın evini kuşattılar. Hz.Hasan, Hz.Hüseyin, Hz.Talhâ, Hz.Osman'ın kapısında nöbet tutuyorlardı.
Hz.Osman, evini saran âsîlere seslenip dedi ki:
''Elebaşlarınızdan iki kişi benim yanıma gelsin!''
İstediği iki kişi gelince onlara sordu:
''Resûl-i ekrem efendimiz, Medîne'ye teşrîf ettiği vakit, Müslümanlar susuzluk'tan kırılıyordu.Efendimiz, Rûme kuyusunu satın alıp, Müslümanlara bedava su veren kimseye Cenneti va'detti. Bu va'd üzerine kuyuyu satın alıp, Müslümanlara vakfeden ben değil miyim?
Evet sen idin?
Darda kalan, İslâm ordusunun tamamını donatan, ben değil miyim?
Evet sendin?
Mescid dar geldiği vakit, Resûl-i ekrem efendimiz, "Cennette daha hayırlısını almak üzere, falancanın arsasını kim alıp mescide ilâve eder" buyurduğu vakit o'nu satın alıp, mescide katan ben değil miyim?
Evet sensin.
Resûl-i ekrem, Ebû Bekir ve Ömer ve ben, Sebir dağında otururken, dağ sallanmaya başladığında, "Ey Sebir dağı dur! Zîrâ senin üzerinde bir Peygamber, bir sıddîk ve iki şehîdden başka kimse yoktur!" buyurmadı mı?
Vallahi doğru söylüyorsun. Aynen öyle oldu.
Hz. Osman, "Allah'ü Ekber" diye tekbîr aldı.Sonra:
''Şâhid olun ki, ben şehîdim, buyurdu.''
Bu sırada, âsîler duvarı atlayarak, içeri girdiler.Hz.Osman Kur'ân-ı kerîm okurken, saldırıp şehîd ettiler.
Son nefesini verirken şöyle duâ etti:
''Yâ Rabbî, Ümmet-i Muhammedi, tefrikadan, fitneden koru!''
Bunu üç defa tekrarladı.
