18 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ölüm ve sonrası...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

 

Ölüm, bir sırdır

Var olmanın sırrı da; ölümdür… Mukadderat, mutlaka gerçekleşecek'tir…Ölümün üzerindeki esrar perdesi vahyin ışığı ile kaldırabiliyoruz…Görüyoruz ki; ''kimi için zeval olan ölüm, kimi için de zirvedir…Bazılarının felah ve ferahı olurken çoğununda helakı olabiliyor…''

Ölüm; ''hasret yurdundan, vuslat yurduna intikaldir…''Allah'ın çağrısına icabettir…Kefen, hayat sahnesinde inen son perdedir…

Ölüm; yeniden dirilmek için toprağa düşmektir…Ölüm bir geçiştir…Bir dönüştür…Yaşarken Allah ile beraberligi yakalayanlar için, ruhun ten kafesinden kurtuluşudur…

Önemli olan ise, Azrail'in kabzı, İsrafil'in Sur'u ile değil, Cebrail'in soluğu ile uyanmak'tır.

Ölümü düşünerek, kendini fark etmektir…İlahi adaletin tecellisi için ölüm gereklidir…Hırslarımızı yenmek, öfkelerimizi frenlemek, şehvetlerimizi dizginlemek, arzularımızı kontrol için ölüme müracaat edeceğiz, bir gün...

Ölüm; dünyanın kasvet ve gafletlerine direnen ruhlar için bir özgürlüktür...Yaşarken ölü, ölü iken yaşayanlar vardir…Yaşarken ölenler, kalbi mühürlenenler ve ruhlarini satanlardir…Ölü iken yaşayanlar ise, öldük'ten sonra ölümsüz eserler bırakanlardır…

DUA:

''Ey işiten ve işittiren! Ey bilen ve bildiren! Ey veren ve verdiren! Ey seven ve sevdiren! Ey merhamet eden ve merhamet ettiren! Ey affeden ve affettiren! Ey sözlerin, seslerin, kelimelerin, kulakların Hâliki! Ey kalplerin en gizli niyazını, özünü, sözünü, sesini, duâsını, dileğini işiten! Ey Semî-i Alîm! Bize hakki işitmeyi nasip et! Bize hakkı bilmeyi ve bildiğimizi yaşamayı müyesser kıl! Elimizden, dilimizden, ayağımızdan, gözümüzden, kulağımızdan ve sâir azalarımızdan sadır olan günahları bağışla! Bizi hakikati işiten kul eyle!''

ÖLENLER, OBİR TARAF'TAN SIR VERMİYOR:

''Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler, ne bir haber verirler

Üzerinde, türlü otlar bitenler

Ne söylerler, ne bir haber verirler

***

Kimisinin üstünde biter otlar

Kiminin başında sıra serviler

Kimi masum, kimi güzel yiğitler

Ne söylerler, ne bir haber verirler

***

Toprağa gark olmuş nazik tenleri

Söylemeden kalmış, tatlı dilleri

Gelin, duadan unutman bunları

Ne söylerler, ne bir haber verirler

***

Yunus der ki, gör takdirin işleri

Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları

Ne söylerler, ne bir haber verirler''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *