GEÇEN hafta yazdığım ‘YÖK kaldırılıyor mu?’ yazımla ilgili olumlu ve olumsuz çok sayıda tepki aldım. ‘Kaldırılmalıdır’ diyenler, YÖK’ün mevcut yapı içinde sorunları çözemediğinden dolayı değişip dönüşmesi gerektiğini ifade ediyorlar. ‘Kaldırılmamalı’ diyenler YÖK’ün önemli görevler ifa ettiği ve kalktığında büyük boşluğun olacağını söylediler. Halen görevde olan YÖK üyelerinden biri, ‘YÖK’ün kapanmasından söz etmek, öncelikle bu kurumun neler yaptığını bilmeyi gerektirir, aksi halde kaosa davetiye çıkartmaktır.

Bundan söz edenlerin alternatif önermesi gerekir. Anayasal bir kurum, yasa değişmeden kapatılamaz’ dedi. Sayın üyeye, YÖK Başkanı ve üyelerden birinin açıklaması yapması durumunda köşemde neşredeceğimi söyledim. Ancak bir cevap gelmedi. Yazımda YÖK’ün yasal ve anayasal bir kurum olduğunu belirttim. YÖK başkanı ve üyelerine karşı olumsuz görüşüm olmadığı gibi aksine önemli görev ifa ettikleri kanaatindeyim.

YÖK ve benzeri kurum niversite ve üniversite rektörlerinin akademisyenlere karşı keyfi uygulamalarında paratonerdir. Üniversite üzerinde hakemlik yapan bir kurum olmadığında rektörlerin ortaçağ derebeyi gibi hareket edip ‘astığı astık, kestiği kestik’ kararlar alabilecek ve üniversiteyi hür düşünceden yoksun bırakacakları endişesindeyim. Bu durumlarda YÖK gibi bir kurumun olması kaçınılmazdır.

Eleştirmek gelenektir

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi içinde birçok kurum değişim ve dönüşüm geçirirken YÖK’ün de bundan nasibini alacağı aşikar. YÖK ile ilgili başkan ve üyelerden bir cevap alamayınca 2008 ile 2016 arasında YÖK yürütme kurulu üyeliği yapan Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay ile konuştum.

YÖK’ün şeytan gibi taşlandığını ifade eden Günay, ‘YÖK adeta üniversiteler için onların hatalarının üzerine yıkıldığı bir paratonerdir. YÖK’ü eleştirmek bir gelenektir. ‘Sorunların kaynağı YÖK’tür’ denir ancak çözüm önerisine pek rastlayamazsınız. Herkes kendi zaviyesinden sorunun bir cephesine bakmaktadır, bütününe değil. Sorunlar çözmekle tükenmez. Hayat sorun çözme sürecidir. Sorunsuz bir yükseköğretim sistemi yoktur. Gelişmenin dinamiği olan sorunların tükeneceği yanılsamadır. Bir sorun çıktığında hemen yasal düzenleme talebi öne sürülür. Sistem ve onu uygulayacak insan kaynağı birlikte sonuç verebilir. Hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın insan kaynağınız yeterli değilse, sonuç alınamaz. Sorunları yasa maddeleri çözmez, insan çözer.”

YÖK kaldırılamaz

Profesör Günay, ‘YÖK kaldırılamaz diyor’ ve devem ediyor: ‘YÖK’ün yaptığı çok iş vardır. Bunları bir kurumun yapması zorunludur. Milli Eğitim Bakanlığı’nı veya Maliye Bakanlığı’nı kaldırabiliyorsanız, YÖK’ü de kaldırabilirsiniz. Adını mesela YEK yaparsınız ama YÖK’ün fonksiyonunu yapacak bir kuruma ihtiyaç kaçınılmazdır. YÖK, her yıl bir bakanlıktan daha çok evrak işlemektedir. O nedenle YÖK kaldırılamaz. Herkes kendi zaviyesinden sorunun bir cephesine bakmaktadır, bütününe değil. Kendi ilgi alanı olan parçayı bütünün kendisi sanıyor. Vardığı yargıları bütüne teşmil etmektedir. Mevlana’nın körlerin fil tasvirinde olduğu gibi.’ YÖK’ün kuruluşundan bugüne değerlendirme yapan Günay, ‘YÖK, kurulduğunda, yükseköğretimde brüt okullaşma oranı yüzde 6 idi. Şimdi, yüzde 100’e yaklaştı. Her ile üniversite kuruldu. Bu siyasi irade ve YÖK sayesinde oldu. Zaman okunu geri çevirip, YÖK’ün olmadığı durumu da karşılaştırabilseydik daha isabetli olurdu. Sosyal olaylar tekrarlanamıyor. Olan durum ile başlangıcı karşılaştırabiliyoruz. 1933’de 2003’e kadar, 70 yılda 76 üniversite; 2003’den 2017’ye kadar 106 üniversite kuruldu.’ İki haftadır YÖK’ün kaldırılıp kaldırılamayacağı üzerinde tartışıyoruz. Bu tartışma daha uzun süreceğe benziyor. YÖK gibi yasal ve anayasal kurum ancak yeni çıkacak bir yasa ile kapanır ve düzenlenebilir. Bizim buradaki maksadım bir kurumu veya kişi ve kişileri hedef almak değildir. Kurumların daha işlevsel çalışması ve etkin görev yapmasıdır.