Resulullah'ın süt kardeşi Şeyma'ya ikram-ı
O'nu ilk keşfedenler, aldigi mesajlar ve rüyalar ile annesi Amine, Hz.Şifa, süt annesi Halime ve arkadaşi Şeyma idi. Onu sirtina aldigi bir gün omzundan isirmasi ve bu izin daha sonraki dönemlerde kalmasi aralarindaki beraberligin ne kadar yakin oldugunu anlatir bize. Şeyma, Resulullah'ın etrafinda koruyucu bir gölge gibi dolaşirdi.
Yaşlar büyüyüp onlar birbirlerinden ayrıldıklarında, Hz. Muhammed (S.A.V) evlendiğinde dahi unutmadı çocukluk arkadaşını. Hz. Hatice ile evlendiğinde ticaret dolayısı ile kervanları alıp gittiği yerlerden ona ve Halime'ye hediyeler alır yollardı selamıyla beraber.
Hz. Şeyma'yı esirler arasında dolaşırken gördüklerinde bu yüzden onu oradan uzaklaştırmak istediler. Sen başimizin tacisin, başkasin. Allah aşkina birak onlari kendi haline, dediler. Hz. Şeyma "Bunu nasıl yaparım şu anda burada bulunanlar benim kavmim, akrabalarım, gidemem yanlarından.
Rasulullah ile konuşmam lazım, beni onunla görüştürün"dedi. Yaklaşik olarak yirmi yildir birbirlerini görmüyorlardi. O yirmi yil boyunca asla iletişimi kesmemişlerdi, ama yüz yüze ilk kez karşilaşacaklardi.
Çadirdan içeri girdi ve:
"Ya Resulullah ben senin süt kardeşin Şeyma'yım" dedi.
Hz.Peygamber:
''Delilin var mı?'' diye sordu
''Ben seni sırtımda taşırken sen benim omzumu ısırmıştın'' dedi.
Hz. Peygamber onu tanıdı ve Gözleri yaşardı. Hemen üzerindeki ridasını çıkarıp serdi. Süt kardeşini onun üzerine oturttu. Bu, karşıdaki kişiye sen çok özelsin demekti. İkram ve iltifatta bulundu. Ona şöyle dedi:
''İstersen benim yanımda kal. izzet, ikram ve sevgi gör. İstersen kavminin yanına dön, mal vereyim istediğin kadar"
Hz.Şeyma O'na
''Yanlarına dönebileceğim bir kavmim yok. Hepsi şu an burada esir. Kimsem kalmadı benim. Lütfen, söyleyin onlara iyi muamele yapılsın" dediğinde
Resul;
"Huneynde kaç esirimiz var?" diye İkrime'ye sordu.
"Altı bin civarında ya Resulullah!" cevabını aldığında şöyle söyledi:
"Esirlerin altı binini de diyetsiz serbest bırakın. Herkes dilediği yere gidebilir."
Ikrime şaşkin bakişlar içerisinde,
"Emredersiniz ya Resulullah" diyerek, hemen emri yerine getirmek üzere hiç muhalefetsiz dışarı çıktığında Hz. Şeyma'nın gözlerinden yaşlar boşandı. Efendimiz hüzünle sordu:
"Memnun değil misin Şeyma? Neden ağlıyorsun? İstediğin bu değil miydi?.."
Hz. Şeyma;
"Başlangiçta istedigim buydu. Ama şu an düşünüyorum ki, onlar aslinda nefislerinin esiri. Esirlikten kurtulacaklar da ne olacak? Üç beş gün sonra nefislerinin esaretinde ölüp gidecekler. Çünkü, onlar sana baş kaldiracak kadar pervasiz davrandilar" dediğinde Resulullah:
"Ne yapayım? Söyle."dedi.
Hz. Şeyma:
"Sen rahmet denizisin. Sen Allah'ın niyazını kıramayacağı bir insansın. Dua buyur, Allah bunları nefislerinin esaretinden kurtarsın"dedi.
Resulullah:
"Şeyma bu seni mutlumu edecek mi?"diye sordu. Cevap müspet olunca da:
"Ey Rabbim, onları nefislerinin esaretinden kurtar"diye dua etti.
Aynı anda iki metre ilerdeki altı bin esir "Allahuekber!" diye bağırdılar.
Çevrede olayı gören tüm Müslümanlar hayretler içerisinde olayı yorumlamak istediler, ama yorumlanacak bir tarafı yoktu.
Hz. Şeyma'nın gönlündeki Muhammed sevgisinin rüzgârı ne kadar güçlü!..Sadece bir kişi o duadan nasibini alamadı, o da Bigat... Kalbi mühürlü Bigat de altı ay sonra iman etti.
Bu olaydan sonra Hz. Şeyma Müslüman olmuş kabilesi ve akrabalarıyla beraber, kendisine sunulan birçok değerli hediye ile beraber memleketlerine döndüler.
